Kazanmak traducir portugués
6,377 traducción paralela
Kaybolan kalsiyumu deli gibi geri kazanmak istiyorlar.
Estão a tentar desesperadamente substituir o cálcio perdido.
Kazanmak için her şeyi yapardın, değil mi?
Farias qualquer coisa para ganhar, certo?
Olimpiyatları kazanmak istiyorum. " dedi.
Vou vencer os Jogos Olímpicos. "
Çocuk cennete gidecekti ve Muhammed Ali'nin arkadaşı olduğunu söyleyecekti. Daha iyi bir yer kazanmak için.
O miúdo ia para o Céu e ia contar que era amigo do Muhammad Ali para conseguir um lugar melhor.
Hayatımı değiştirdi, çünkü profesyonel hayatımda hiç maç kaybetmemiştim. Ve kariyerimin en kolay maçını kazanmak istiyordum.
Mudou a minha vida porque eu nunca tinha sido derrotado e tencionava vencer a luta mais fácil da minha carreira.
Yapmayın para kazanmak için çalışıyorum.
Professora? Eu trabalho para viver.
Onun için başarı tonla para kazanmak demekti.
E para ele, o sucesso significava fazer uma fortuna.
Normal insanların para kazanmak için yaptıkları şey.
O que as pessoas normais fazem para ganhar dinheiro.
Neden değersiz bir müşterinin davasını kazanmak yerine gelecekte avucunda bir meclis üyesini tercih etmesindi?
Porquê ganhar um caso para um cliente, quando ele tinha uma congressista, no seu bolso em vez disso?
Bir cinayeti gizlemeye yardım ettin ve sonra, gecenin bir yarısı ahlaki sıkıntın olduğu için,... ahlakı geri kazanmak için yüksek mertebelerde beni mi kullandın?
Ajudaste a encobrir um assassínio, e porque tiveste uma dúvida moral, usaste-me para conseguir alguma supremacia moral?
- Sahi mi? Bilmiyorum, sadece kazanmak istedim galiba.
Não sei, acho que queria ganhar.
- Seçimi kazanmak istedin.
- Eu? Querias ganhar as eleições.
Para kazanmak için.
Para ganhar dinheiro.
Ya da lotoyu kazanmak.
Ou ganhar na lotaria.
Kardeşine karşı gıyaben hüküm kazanmak mı zafer?
Ganhar um julgamento à revelia contra a sua irmã?
- Evleri kiraya vererek para kazanmak için mi?
- Para alugar? - Para restaurar.
Sadece oyunu kazanmak istiyordun.
- Só queria ganhar o jogo.
Basit. Üçümüz yarınki zorlu görevi kazanmak zorundayız.
Nós três vamos ganhar o desafio de amanhã.
Zehirlendikten sonra, idaremi kazanmak için, her şeyi yapacak durumdaydım.
Depois de ter sido envenenada, teria feito qualquer coisa para me sentir no controlo.
- RKT onun kandırmaca olduğunu düşünüyor... Stone kartlarını zaman kazanmak için oynuyor, daha akıllıca hareket etmek için.
A Equipa de Resgate acha que o pedido de libertação da Erin Wilson é um estratagema, o Stone está a jogar este cartão ganhar tempo, para pensar em algo melhor.
Bombalı yelek, istekleri bunların hepsi virüsü insanlara yaymak için yeterli zamanı kazanmak içinmiş.
O colete suicida, as exigências... só para expor as pessoas tempo suficiente para infectá-las,
Bak, Victoria'nın elektrik direği ile olan dansı sana babanı kazanmak için ikinci bir şans tanıdı. Ama bu sefer sakince halletmelisin ve o kadının siyah kalbi kendi ritminde atmaya başlamadan önce yapmalısın.
O incidente da Victoria deu-te uma segunda oportunidade de reconquistares o teu pai, mas desta vez, tens de agir calmamente, e tens de agir em breve.
para kazanmak için.
Era... para fazer dinheiro.
O rezil Ronnie, süslemelerinden korkarım diye endişelenmiş çünkü "sokağın en korkutucu evi" yarışmasını kazanmak istiyormuş.
Aquele nojento do Ronnie estava preocupado que eu não aguentasse as decorações dele, porque quer ganhar o concurso da "casa mais assustadora da rua".
Bir araya geldik, mükemmel oylamamı uyguladık ve hindistancevizini kazanmak için yeterli para kazanndıkk..
Nós conseguimos! Nós juntámo-nos, mantivémos a minha avaliação perfeita, e fizémos dinheiro suficiente para salvar o nosso côco - Esp-e-e-e-ra um segundo.
Güzel şarkılar yazmaya çalışıyoruz. İnsanları etkileyen, fanlarımızın iyi vakit geçireceği şeyler. Fan kazanmak istiyoruz.
Simplesmente tentamos compor grandes músicas, tentamos tocar as pessoas, tentamos proporcionar aos nossos fãs o melhor e angariar mais fãs.
Para kazanmak için sürekli single çıkarmanız gerekiyordu.
Para fazer dinheiro, tinhas de estar sempre a lançar singles.
Bilardocular oyunun ortasında avantaj kazanmak için toplarını değiştirirler.
Alguns jogadores trocam as bolas brancas no meio do jogo para obter uma vantagem.
Kazanmak için gerçekten insan sarrafı olman lazım.
Tu tens realmente que saber ler uma pessoa para ganhar.
Bu nefreti kazanmak için ne yaptım acaba?
Que fiz eu para merecer a vossa ira?
- Kazanmak istiyorum.
- Eu quero ganhar.
- Stacy bu şeyi kazanmak istiyor yani.
Então, a Stacy é a favorita à vitória.
Ariadne'in kalbini kazanmak için buradayım.
Estou aqui para ganhar o coração de Ariadne.
Yunanistan'ın en iyi savaşçıları gelecek, onlar kazanmak için her şeyi yaparlar.
Eles atraem os melhores guerreiros de toda a Grécia. Eles farão tudo para vencer.
Uzak diyarlarda bir yarışma kazanmak için mi?
Ganhando um concurso numa terra distante?
Ariadne'nin kalbini kazanmak için buradayım.
Estou aqui para conquistar o coração de Ariadne. - Eu sei...
Yarışmayı kazanmak için gelmedi.
Ele não está aqui pela competição.
Ariadne ile evliliği kazanmak için geldi.
A intenção dele é ganhar a mão de Ariadne.
- Hepimizin olduğu gibi sadece kazanmak istiyor.
Apenas quer vencer, como todos nós. Não.
Ariadne'nin kalbini kazanmak için buradayım.
Vim aqui para conquistar Ariadne.
Azıcık güveninizi kazanmak için ne gerekiyor Bayan Bradshaw?
O que é preciso para ganhar um pouco de confiança contigo, Sra. Bradshaw?
Para kazanmak için diyorum.
Eu apostei nos seguros, indemnizações e merdas dessas.
Güzel, her zaman bu oyunu kazanmak istemişimdir.
Ainda bem. Sempre quis ganhar este jogo.
- Gerçek para kazanmak ister misin?
- Sim? - Queres ganhar dinheiro a sério?
Ancak tuhaftır ki, çoğu zaman zararımıza kazanmak için bizi şeytanî yaratıklar doğru ama değersiz bilgilerle haber verirler gerçekleri. Sonra en önemli yerde ihanet ederler bize.
Mas é estranho, muitas das vezes, para atrair-nos para a nossa perdição, os agentes das trevas dizem-nos as verdades, ganham a nossa confiança com trivialidades para nos traírem em consequência.
" para kazanmak istiyorsanız, bildiğiniz ve sevdiğiniz işten şaşmayın.
Se queres fazer dinheiro, fica-te pelo que gostas e sabes.
Dinle beni, hayatını geri kazanmak zorundasın.
Tens de recuperar a tua vida.
Kazanmak istiyorsanız riske girmek zorundayız.
Se o senhor quiser ganhar, teremos de correr riscos.
"Ama bir ulusun kalbini kazanmak çok daha iyidir."
"É muito melhor ganhar o coração de uma nação."
AMA BİR ULUSUN KALBİNİ KAZANMAK ÇOK DAHA İYİDİR. "
"mas é muito melhor dominá-lo com o coração."
Kazanmak istiyor.
Eles só querem vencer.
kazan 69
kazanacağız 59
kazanacağım 25
kazandım 241
kazandın 147
kazanan 93
kazandık 165
kazandı 52
kazanacak 20
kazandınız 29
kazanacağız 59
kazanacağım 25
kazandım 241
kazandın 147
kazanan 93
kazandık 165
kazandı 52
kazanacak 20
kazandınız 29
kazandın mı 31
kazanırsan 21
kazanıyorum 16
kazanacaksın 22
kazanamazsın 48
kazanırsam 20
kazandık mı 21
kazandım mı 18
kazanırsan 21
kazanıyorum 16
kazanacaksın 22
kazanamazsın 48
kazanırsam 20
kazandık mı 21
kazandım mı 18