Kuzeye traducir portugués
2,338 traducción paralela
Noel Baba'yı bulana kadar Kuzeye gitmeye devam edeceğim.
Vou continuar indo para o Norte até eu achar o Noel.
"Artık Hindistan'ın ruhani tarafını görmek için kuzeye geçme zamanı."
"Está na altura de moveres o teu cú para norte para um pouco de exposição ao lado espiritual da Índia."
Zaten kuzeye gideceklerdi. Geçerken bizi de nehrin orada bildiğim mükemmel bir piknik yerine bırakacaklar.
Iam para o norte, e vão deixar-nos num óptimo local para o piquenique.
Şimdi oraya git, Lily'i kuzeye doğrult ve bana bir erkek torun ver!
Agora vai, aponta a Lily directamente para norte e faz-me um neto!
Dur... Hayatım... Neden beni kuzeye çevirmeye çalışıyorsun?
Espera... hey, querido, porque é que me estás a virar para norte?
Kuzeye dönme mevzusunu nereden biliyorsun sen?
Como é que sabes da coisa do norte?
Kuzeye gitmiş en az 3 Troll'ün izleri var.
Há pegadas de pelo menos 3 trolls aqui e avançam para o norte.
Buraya geliyor.... Sonra kuzeye çıkıyor ve buradan tekrar aşağı iniyor.
Começa aqui e continua para o norte em círculo, e assim por diante.
Kuzeye giden otoyol çıkışına yönelmişti.
Ele saiu pela rampa no sentido norte.
Görgü tanığı, kuzeye gittiklerini söylemişti.
Disseram que foi para norte.
Yanıltmak için. Bize yanlış plaka vererek güney yerine kuzeye gönderdi.
Para nos confundir, deu-nos a matrícula errada, fomos para norte, em vez do sul.
Şimdi birkaç santimetre kuzeye...
E agora uns centímetros para o norte.
Burada kuzeye doğru olan yolu izlemeliyiz.
Daqui, temos de tomar o caminho para norte.
Hermon dağı, 33 üncü kuzey paralelinde yer almaktadır, ekvator kuşağından kuzeye 33 üncü enlemde.
Monte Hermom está localizado no paralelo 33 norte, que está na latitude 33 graus ao norte do equador terrestre.
Yine de ana hatta kuzeye doğru giden her treni uyarmalıyız.
Mas enquanto isso devemos alertar os comboios em direcção a norte.
Fuller'dan çıkmış, kuzeye giden makinistsiz bir tren var.
Um comboio não-tripulado saiu de Fuller e está na linha norte.
1. ana hatta kuzeye doğru 52. mil işaretinden geçiyoruz.
A passar no PM-52, direcção norte, pela principal.
Daha da kuzeye gitmeliyiz.
Eles têm ido cada vez mais para Norte.
Kuzeye doğru yolculuk ettiği onaylandı.
Foi confirmado que ele está a viajar para Norte.
Metro istasyonundan kuzeye gidiyor.
Vai para norte, em direcção à estação de metro.
Birinci yoldan kuzeye gidiyor.
Estrada no 1, para norte.
Hedefler kuzeye doğru ilerliyor.
Deslocam-se agora para norte.
Kuzeye.
Para norte.
Bana izin verin, atlı bir bölükle kuzeye gideyim.
Dai-me permissão, Majestade, para ir ao norte com uma companhia de cavalaria.
Birlikte kuzeye gidip onları karşılayalım.
Juntos, iremos para norte, ao seu encontro.
Kuzeye doğru yol aldı.
Foi para norte.
5 ay sonra Kara Yelkovan Kuşu kuzeye doğru uçarak Hawaii'ye olan göçüne başlar yeniden.
Cinco meses depois a pardela-preta começa a sua migração novamente, voando para norte para o Havai.
Kuzeye kaçıp lüks bir hayat süreye çalışmak eğlenceli olmuş olabilir ama aynı zamanda bir çeşit beklenmedik sorunu da...
Ir para o norte, tentar viver a grande vida talvez fosse divertido, mas também ocasionou
Nehir kuzeye doğru akıyor.
O rio corre para norte.
Şu anda 34. blokta, 6. Cadde'den kuzeye gidiyor.
Ela está na 34th Street, indo para norte na Sixth.
Broadway kuzeye gidiyor.
A Broadway fica a noroeste.
Evet, onlar... Henry Hudson'da kuzeye gidiyorlar, ve çok hızlı sürüyor.
Sim, eles... eles dirigem-se para norte na Henry Hudson, e seguem muito depressa.
Kuzeye, San Fernando'ya doğru gidiyor.
Sou eu. Ele dirige-se para norte em San Fernando.
Sizin minnetlerinize ayıracak vaktim yok. Görevim gereği kuzeye gitmeliyim.
Não tenho tempo para amabilidades, a minha missão continua para o norte.
Birini buraya işaretledim, diğerini de kuzeye.
Vi um aqui e outro mais ao norte.
Senden kurtulmak için batıya kaçmanın yetmediğini denize geldikten sonra kuzeye devam ettğimizi biliyor musun?
E que tu estavas nos fuzileiros. Foi tudo o que me disse.
Kuzeye, Pınar'a doğru!
Para norte, para a Fonte.
Size ulaştıklarında onları kuzeye sürün.
- Quando chegarem a vocês, empurre-os para o norte.
Bu kadar kuzeye geliyorsa tek bir şeyin peşinde demektir.
Se ele está a vir tão para norte, só há uma coisa que ele pode querer.
Kuzeye ilk kez mi geliyorsunuz majesteleri?
Esta é a sua primeira vez no norte, Sua Graça?
- Biz de kuzeye gidiyoruz.
- Estamos a ir para norte.
Onu kuzeye götürmek istemiyorum, onun iyiliği için.
Eu não quero ir para norte. Para o nosso próprio bem.
Beni kuzeye götürme olayı için teşekkür etmek istiyorum.
Ouça, eu só queria agradecer por me levar para norte.
Ağaç ister güneye ister kuzeye devrilsin,
" Caindo a árvore para o sul, ou para o norte,
İsyanlar kuzeye doğru yönelmeye başladı. O halde, ordularımızı güneye çekmeli ve Cahir Kalesi'ni almalıyız.
Se os rebeldes despojaram as fronteiras do norte, então temos que marchar para sul e tomar o Castelo de Cahir.
Şu anda zanlı kuzeye doğru hızla devam etmekte.
Alvo continua para norte.
Bi kadın bulur, evlenirsin sonra kuzeye gidersin.
Encontras uma noiva, casas, e segues para norte.
Aslında ben biraz kuzeye gitmeyi düşünüyordum.
Na verdade, estava a pensar ir para norte.
Tamam, kuzeye doğru yol alıyorsunuz.
- Vão para norte.
Kuzeye.
Norte.
Onları kuzeye sürün!
Para o norte!
kuzeye gidiyoruz 19
kuzey 131
kuzey kore 18
kuzey amerika 39
kuzey atlantik 17
kuzey kutbu 56
kuzey afrika 45
kuzeyden 18
kuzeydoğu 29
kuzey carolina 21
kuzey 131
kuzey kore 18
kuzey amerika 39
kuzey atlantik 17
kuzey kutbu 56
kuzey afrika 45
kuzeyden 18
kuzeydoğu 29
kuzey carolina 21