Kızıl ordu traducir portugués
128 traducción paralela
Anna, Kızıl Ordu geliyormuş, öyle mi?
Anna, o exército vermelho está vindo, certo?
Görürsünüz, Kızıl Ordu zamanında gelecek.
Você verá, o exército vermelho chegará em tempo.
Kızıl Ordu geldi.
O exército vermelho vem.
Almanlar, Stalingrad'da kaybetti Kızıl Ordu Dinyeper'de.
Os alemães perderam Estalingrado,... e o exército vermelho está em Dnieper.
- Ve Kızıl Ordu buraya gelecek.
- E os russos chegarão aqui. - O quê?
- Ne? ... - Kızıl Ordu buraya gelecek.
- Os russos estarão aqui.
Kızıl Ordu tüzüğünü çiğnedin!
violou os estatutos do Exército Vermelho!
Pekala, Kızıl Ordu yoldaşları, tamam mıyız?
Entäo, camaradas soldados do Exército Vermelho, tudo bem?
Şimdi yoldaşlar, büyük bir günün en büyük anı bu anda, tekrar hoş geldin diyoruz Rusya'nın büyük bir kahramanı, Kızıl Ordu'nun kurucusu Lenin'in en iyi dostu Lev Davidovich Troçki!
E agora, camaradas, o grande momento de um grande dia, o momento em que vos peço para acolherem o regresso de um dos grandes heróis da Rússia, criador do Exército Vermelho, o melhor amigo de Lenine, Lev Davidovich Trotsky!
Kızıl Ordu'nun gücü hakkındaki şüpheler Rus kamuoyunda da artmaya başlamıştı.
As dúvidas quanto à força do Exército Vermelho aumentavam dentro da própria Rússia.
Rus diplomatlar Kızıl Ordu hazırlıklarını tamamlayıncaya dek Hitler'i yatıştırmaya ve saldırıyı geciktirmeye çabalıyordu.
A diplomacia russa tentava ainda apaziguar Hitler, esperando com isso adiar qualquer ataque, até que as reformas do Exército Vermelho estivessem completas.
Kızıl Ordu'nun kendi toprakları üzerinde değil düşman topraklarında savaşacağı ve ilk kurşunu orada atacağı söylenmişti.
Disseram que o Exército Vermelho nunca lutaria no seu território. Que o primeiro tiro seria dado em território inimigo.
Ofis dışında, Beaverbrook kendisini ikinci cephe kampanyalarına verdi. Britanya'nın gizemli denebilecek Kızıl Ordu hayranlığı üzerine.
Já fora do governo, Beaverbrook empenhou-se nessa campanha, com base na admiração quase mística pelo Exército Vermelho.
Kızıl Ordu, Oder nehrinin üzerinde takviye alıyor ve köprübaşlarından ileri atılıyordu.
O Exército Vermelho cruzara o Oder, reforçando as suas testas-de-ponte.
Kızıl Ordu kendisini öç alan olarak değil, özgürleştiren olarak gördü.
O Exército Vermelho via-se como libertador, não como vingador.
Kızıl Ordu her yerde ilerleyişini sürdürüyordu.
Aí, o Exército Vermelho avançava em toda a linha.
Kızıl Ordu Haziran 1944'te, Hitler-Stalin Paktı uyarınca....... Ağustos 1939'da kendilerine bırakılan doğu Polonya'yı işgâl etmişti.
Em Julho de 44, o Exército Vermelho ocupou a metade oriental da Polónia, a metade que o Pacto Nazi-Soviético de Agosto de 1939 lhe atribuíra.
Kızıl Ordu Varşova'ya yaklaşırken Alman garnizonu şehri terk etmeye hazır görünüyordu.
Com o Exército Vermelho a aproximar-se de Varsóvia, a guarnição alemã parecia pronta para partir.
Batılı diplomatların Dışişleri Bakanı Molotov'a Kızıl Ordu'nun kahramanlıklarını takdir etmelerine rağmen ikinci bir cephenin henüz işe yaramayacağını söyledi.
Molotov, o Ministro dos Negócios Estrangeiros, ouviu dos diplomatas ocidentais o quanto admiravam o heroísmo do Exército Vermelho, mas uma segunda frente ainda não era praticável.
Kızıl Ordu ilerledikçe panzerler kanatları yardılar.
Quando o Exército Vermelho avançou, os panzers rodearam os flancos.
Sonra da savaştaki en büyük kara ordusu Kızıl Ordu saldırı gerçekleştirecekti.
Então, o Exército Vermelho, agora a maior força vista em guerra, iria contra-atacar.
Kızıl Ordu saldırıya geçti.
O Exército Vermelho contra-atacou.
Alman mevzilerini yarma mücadelesi zor ve ağır bir işti ama dokuz gün sonra Kızıl Ordu son Alman saldırısında kaybedilen yerleri tekrar ele geçirdi.
Ao início, a luta para capturar as posições alemãs foi dura e lenta. Mas, após nove dias, o Exército Vermelho recapturou o terreno perdido na última ofensiva alemã.
Almanlar ne kadar uzağa ilerlerse ilerlesinler Kızıl Ordu her zaman ellerinden kurtuldu.
Por mais que os alemães avançassem, o Exército Vermelho furtava-se-lhes.
Sonunda Kızıl Ordu ihtiyacı olan şeyi almaya başlamıştı.
Agora, por fim, o Exército Vermelho recebia tudo quanto necessitava.
Kızıl Ordu'ya kadeh kaldırmayı bile teklif etti.
Até propôs um brinde ao Exército Vermelho.
Ruslar gelmemişti ama herkes onların, Kızıl Ordu üzerindeki baskıyı azaltmak için bir şeyler yapmaları gerektiğini biliyordu.
Os russos não estavam presentes, mas todos sabiam que tinham de fazer alguma coisa para libertar o Exército Vermelho da pressão a que estava sujeito.
Hitler'in daha büyük bir tehdit olduğu konusunda hemfikirlerdi. Hitler ezilmeliydi ve onun ezilmesi, mutlak surette Kızıl Ordu'ya bağlıydı.
Eles tinham a certeza de que Hitler havia sido a grande ameaça, de que Hitler tinha de ser esmagado e de que para isso o Exército Vermelho fora fundamental.
Kızıl Ordu'nun Avrupa'da 300 tümeni vardı.
O Exército Vermelho tinha 300 divisões na Europa.
Kızıl Ordu hangi komşu bölgede olursa olsun Soyvet sistemini kuracaktı. Buna şüphe yoktu.
Onde quer que o Exército Vermelho estivesse, no território contíguo, instalavam um sistema soviético e não havia discussão.
Kızıl Ordu bu gece orada.
- A gloriosa Armada Vermelha está lá. - Sim...
Yırtık aşil tendonlar, gözler oyulmuş, kulaklar kesilmiş... "Kızıl Ordu Grubu."
Tendões de aquiles cortados, olhos tirados, orelhas cortado fora facção do exercito vermelho.
Kızıl Ordu'da Teğmen oldum, Nazi işbirlikçilerini avlayarak tatmin oluyordum.
Era Tenente na NKVD do Exército Vermelho, encarregado de descobrir as pistas de colaboradores Nazis.
- MAYIS 1945 " Biz kızıl ordu askerleri...
" Nós soldados do Exército Vermelho...
Kızıl Ordu bana... Berlin'i almıştı,
O Exército Vermelho tinha-me levado... a Berlim,
Kızıl Ordu anında burada olacaktır.
O Exército Vermelho não tardará a chegar.
Kızıl Ordu gibi şehirde dolaşmayın.
E não quero que ande por esta cidade como se fosse o Exército Vermelho!
Onlar Kızıl Ordu Manhattan'ı ele geçirsin diye, köprülerde bomba mı patlatacağımı sanıyorlar?
Acham que explodirei as pontes se o Exército Vermelho invadir Manhattan?
Kızıl Ordu bu gece orada.
O Exército Vermelho já lá está.
Hayatları pahasına Sovyetler Birliği ve... kızıl Ordu'ya savaş ilan ettiler.
todos judeus! Que deviam agradecer as suas vidas á União Soviética e o Exército Vermelho.
Bomba gerçek bile değildi. Biz de Kızıl Ordu değildik!
Não era uma bomba a sério, Não éramos da RAF!
Kızıl Lider'den Ordu 27805'e.
Exército 27805 de Líder Vermelho.
Kızıl Lider Ordu 27805'i arıyor.
Chamando Exército 27805 de Líder Vermelho.
Kızıl Lider'den Ordu 27805'i arıyorum.
Chamando Exército 27805 de Líder Vermelho.
Kızıl Lider'den Ordu 27805'e.
Volto a Exército 27805 de Líder Vermelho.
Kızıl Lider'den Ordu 27805'e.
Líder Vermelho para Exército 27805.
Ordu 27805'ten Kızıl Lider'e.
Aqui Exército 27805 para Líder Vermelho.
Kızıl Ordu'nun askerisin!
Caluda!
Tüm aşağılık serserileri vuracağız... ve ordu bile onları kurtaramayacak!
Vamos acabar com todos esses filhos da puta! Nem o exército os vai salvar!
Kızıl Ordu tankları ilerliyor.
TANQUES DO EXÉRCITO VERMELHO AVANÇAM
Kızıl Ordu.
- Exército Vermelho.
ordu 114
ordu mu 16
orduda 21
kızıl 90
kızılderili 47
kızıl saçlı 27
kızılderililer 89
kızıl haç 24
kızıl farekulağı 20
ordu mu 16
orduda 21
kızıl 90
kızılderili 47
kızıl saçlı 27
kızılderililer 89
kızıl haç 24
kızıl farekulağı 20