Yapacak çok şey var traducir portugués
128 traducción paralela
Yapacak çok şey var.
Tem muito que fazer.
Daha yapacak çok şey var
Grandes coisas
Geceleri yapacak çok şey var burada
Muito que fazer à noite aqui
Yapacak çok şey var.
Há muito para fazer.
Zaman çok dar ve yapacak çok şey var.
O tempo é escasso e há muito a fazer.
Gitmeliyim, yapacak çok şey var.
Devo ir. Tenho muito oque fazer.
Yapacak çok şey var.
Há tanta coisa para fazer.
Yapacak çok şey var. Hadi gidelim.
Temos muito que fazer, vamos.
Yapacak çok şey var.
Entra! Não.
İzninizi istiyorum. Yapacak çok şey var.
Sim desculpa-me, por certo que tem muitas coisas que fazer.
Üzgünüm geciktim ama Oscar'ın ölümü sonrası Oglethorpe Girişimcilik'te yapacak çok şey var.
Peço imensa desculpa pelo atraso, mas há muito a fazer ao gerir as Empresas Oglethorpe agora que o caro Oscar se finou.
Yapacak çok şey var.
Ainda tenho muita coisa para ver.
Siz burada olmasanız bile yapacak çok şey var.
Mesmo quando não está aqui, tenho muito o que fazer.
Onun için yapacak çok şey var.
Ela tem muito que fazer.
Değil. İşe biraz uzak. Ama yolda yapacak çok şey var.
Fica longe do emprego, mas poderei fazer tanta coisa nos transportes.
Burada yapacak çok şey var. Izgaraları meşhurdur.
Há aqui muito que se possa fazer e os grelhados são excelentes.
Önemli olan şey görüşmeyi yapamamamız. Beklerken yapacak çok şey var ama gelirken yok.
Enquanto se espera, pode-se fazer muita coisa, mas a guiar, não.
Yapacak çok şey var. İmkansız.
Há tanto a fazer!
Daha yapacak çok şey var.
Há tanto para fazer!
hala yapacak çok şey var ve ben korkup kaçtım.
Porém há muito por fazer e tenho medo e fugirei.
yapacak çok şey var
E porém, há muito a fazer.
Neden Cambridge'e gidiyorsun? Burada da yapacak çok şey var.
Porquê ir para Cambridge quando há cá tanto que fazer?
Yapacak çok şey var.
Seja como for, tenho muito que fazer.
Her zaman güzel. Dans dışında, burada yapacak çok şey var.
Sempre é bom, mas além do baile não há muito que fazer por aquí.
Yapacak çok şey var.
É muita coisa para fazer.
Yapacak çok şey var daha.
Não está pronta.
Rick.. Utah'ta yapacak çok şey var ve arabayla sadece bir gün mesafede ulaşılabilecek çok güzel yerler var.
Rick, tem muita coisa para fazer em Utah, a maioria das coisas fica a 1 dia de viagem daqui.
Yapacak çok şey var.
- Há tanto para fazer...
Yapacak çok şey var. Bilgi otobanı.
Há muito para fazer, muito para fazer, informação a toda a velocidade.
Daha yapacak çok şey var.
Ainda há muito o que fazer.
- Görecek ve yapacak öyle çok şey var ki.
Há tanto para ver e fazer!
Yapacak çok şey, gidilecek çok yer var, hala özgürken.
- Não penso nisso. Há tanto o que fazer, tantos lugares para ir... enquanto ainda estou livre, sabe, descomprometida.
Yapacak daha çok şey var!
Ainda tenho muito chão!
Kafamda bir sürü şey var, yapacak çok işimiz var.
Tenho muita coisa na cabeça. E temos muito que fazer.
Olmaz, burada yapacak çok fazla şey var.
Não posso, tenho muito que fazer aqui.
Yapacak çok şey var.
Tantas coisas em aberto :
Yapacak ve görecek çok şey var.
Há muitas coisas para fazer. - Muitas coisas para ver.
Bu şehirde yemekten başka yapacak ne var? Bir çok şey.
Há alguma coisa que se faça nesta cidade para além de comer?
Şey yapacak çok işimiz var.
Bem temos muito trabalho a fazer.
Hiçbir şeyin olmadığında daha kolaydır dağıtmak Yapacak daha çok şey var
Quando o que se tem é nada Há muito para dar
Bir günde yapacak o kadar çok şey var ki.
Eu sei. Mas há tanto para fazer num só dia.
Yapacak çok şey var.
Temos muito que fazer.
Sadece görecek ve yapacak çok fazla şey var efendim.
Não, é que há tanto para ver e fazer.
Yapacak çok şey var.
- Muitas coisas.
Çok zaman var, yapacak ise az şey.
Tão pouco para fazer e tanto tempo nas mãos...
Yapacak daha çok şey var. Yapacak bir sürü kılıç.
Ainda tens tanto para fazer, tantas espadas para fazer.
Yapacak yetişmeye çok şey var.
Tens muito para pôr em dia.
Her zaman eğlenceli olmasa da yapacak bir çok eğlenceli şey var.
Bem, não é sempre divertido, mas... há muitas coisas divertidas para fazer.
Ben de daha çok okumak isterdim, ama yapacak o kadar çok şey var ki...
Eu gostava de ler mais, mas há sempre outras coisas para fazer.
Bakın, yapacak bir şey yok, Bayan Reeves, burada çok basit bir sistemimiz var.
Ouça Sr. Reeves, seja como for nós temos um sistema simples aqui.
Yapacak çok iş var, kabul ediyorum ama, daha kaybettiğimiz bir şey yok.
Admito que há muito trabalho para fazer, mas não está acabado até acabar.