English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ Y ] / Yüzbaşım

Yüzbaşım traducir portugués

1,988 traducción paralela
Hayır yüzbaşım.
Não, tenente.
Evet komutanım. Yüzbaşım!
Sim, senhor, camarada tenente!
Yüzbaşım! Komutanım!
Camarada tenente!
Yüzbaşım.
Senhor...
Merkeze dönmemiz emredildi yüzbaşım.
Senhor, ordenaram-nos que voltássemos à base.
Yüzbaşım, bu yaptıklarım için çok pişmanım.
Camarada tenente, lamento pelo que fiz.
Ben taksici olmalıymışım yüzbaşım.
Motorista de táxi. Eis meu emprego, camarada tenente.
Olur mu yüzbaşım?
Pode ser, camarada Neagu?
Yüzbaşım çıkıp biraz hava alalım mı? Bunlar daha bekletecek gibi.
Camarada tenente, podemos descer para tomar um pouco de ar enquanto resolvem isso?
Yüzbaşımızın evinde 16 kişinin profili vardı.
A Nossa tenente tem cerca de 16 perfis de pessoas no seu apartamento.
Neyse ki psikolojik otopsi için cesede gerek olmuyor. Ben de kayıp yüzbaşımızın psikolojik otopsisini çıkarıyorum.
Ainda bem que não se precisa de um corpo... pra se fazer uma "autópsia psicológica", como a que estou a fazer...
Yüzbaşımızın kafasında uzun bir gece geçirdim.
- Gastei uma noite a estudar a nossa tenente.
- Merhaba, yüzbaşım.
- Capitão.
Yüzbaşım, öldü!
- Está morto, Capitão!
Anlaştık mı yüzbaşı?
Aqui está o acordo, camarada.
Anlat bakalım genç adam. Yüzbaşı Neagu kim?
Diga-nos, jovem, quem é tenente Neagu?
Ne düşünüyorsun? Yüzbaşı haklı mıydı?
O médico legista tem razão?
Bugün buraya İç Savaşı kazanmama yardım etmek için geldin. Ve savaş planımıza göre beşinci top patladığında hastane çadırından çıkıp Yüzbaşı Quantrill'i atının üstünde vuruyorsun.
Está aqui para me ajudar a vencer a Guerra Civil, e segundo o plano de batalha, quando o 5º. canhão disparar, você sai da tenda médica e dispara contra o Capitão Quantrill.
Sally. Tatlı Sally. Eğer silahını Yüzbaşı Quantrill'e doğrultmazsan ve belirtilen anda ateşlemezsen izleyenler yaptığımızdan hiçbir şey anlamazlar.
Minha doce Sally, se não apontar a arma ao Capitão Quantrill e disparar no momento certo, o público não vai perceber pevas do que estamos a fazer, e vai parecer que o pérfido Capitão Quantrill, interpretado pelo terrivelmente exagerado Nelson Poe
Yüzbaşı Mahoney. Yeni askerlere ihtiyacım var demiştin.
Capitão Mahoney, precisava de recrutas.
Yüzbaşı Quantrill, kölelik karşıtı kasabayı yerle bir eden adam mıydı?
O Capitão Quantrill... Não foi o tipo que arrasou a cidade dos abolicionistas?
Silahı alayım Yüzbaşı.
Dê-me a sua arma, Capitão.
Oh, adamım, yüzbaşının onu becerişini izlemek için orada olmayı ne çok isterdim.
Gostava de ter estado lá quando o capitão lhe deu na cabeça.
Geçen hafta Yüzbaşı'ya bunun için ağlamadın mı?
Não foi por isso que choramingaste com o Capitão a semana passada? Sim, quer dizer...
Ama Yüzbaşı'yla yakınım.
Ela odeia-me. Mas sou chegada ao Capitão.
- Yüzbaşı Matthews izinleri aldığımız an eyalet çapında bir insan avı başlatmak için... -... temaslara başladı.
O Capitão Matthews está a coordenar juntamente com o Departamento da Flórida uma perseguição estatal, assim que obtivermos autorização.
Yüzbaşınızla konuşmalıyım.
Preciso de falar com o seu Capitão.
Umarım Yüzbaşı'ya söylemiştir.
Espero que ela tenha contado ao capitão.
Ama beni Yüzbaşı'nın da iyi tanımıyor olması, Memur Morgan için büyük şans.
E para sorte da oficial Morgan, o capitão também não.
Yüzbaşı Matthews'la konuşacağım. Bu gece hastanedeki odanın kapısında polis beklesin. - Lanet olası hastanede kalmam.
Vou falar com o Capitão para colocar policias em frente ao teu quarto do hospital...
Bu bebeği Yüzbaşı Brass'in kendi ellerinden aldım!
Ganhei isto ao Capitão Brass sozinho.
Adım, Yüzbaşı Louanne Katraine, anladın mı?
Sou a Capitão Louanne Katraine, entendido?
Kavga mı istiyorsun, Yüzbaşı?
queres lutar, capitão?
Eh, ben hep aldığım ilk içki olduğunu düşünüyorum, Yüzbaşı Kara Thrace.
Bem, acho que este é a primeira vez que bebemos juntos, Capitão Kara Thrace.
- Yüzbaşı, ben... yakıtım giderek azalıyor. - Yakıta ihtiyacın olmayacak.
Comandante, estou a ficar com pouco combustível.
Elimden geleni yaptım ama Yüzbaşı Tate oldukça kararlıydı.
Eu tentei o melhor que pude, mas a Capitã Tate foi peremptória :
Eğer oğlunun yaptığını yapan Savunma Bakanının oğlu dahi olsaydı, Yüzbaşı onu bile azarlardım.
Eu processava o maldito Secretário da Defesa se o filho dele fizesse o que o seu fez, Capitão.
Yüzbaşı, sigortam için o polis raporunun bir kopyasına ihtiyacım olacak.
Capitão, vou precisar de uma cópia do relatório da polícia para a minha seguradora.
Yüzbaşı, tüm bunlar o olayla mı ilgili?
Capitão, está tudo?
Bu beni beni incitmek isteyen bir adama mı benziyor Yüzbaşı Brass?
Parece-lhe um homem que me quer fazer mal, Capitão Brass?
Dedikodulara kulak asmayacağım, yüzbaşı.
Não dou valor a rumores, capitão. A Pascal está óptima.
Adrian, Yüzbaşı'yı aramalı mıyız?
Adrian, chamamos o Capitão?
Yüzbaşıyı arayayım.
Vou ligar ao legista.
Yüzbaşı, sizin görevinize müdahele etmek için burada değiliz, tamam mı?
Capitão, não estamos aqui para interferir na vossa missão, está bem?
Merhaba yüzbaşı, bir haber var mı?
Alguma notícia?
Hava kuvvetlerinde yeni bir göreve başlamak üzere olan bir yüzbaşıyım.
Sou Capitã da Força Aérea que está prestes a começar uma nova missão.
Bekle. Seninle Yüzbaşı Rich hakkında konuşmalıyım.
Preciso de falar consigo sobre o Capitão Rich.
Eğer bir Yüzbaşı Rich tanıyor olsaydım, onun bana Özel Harekat'tan olduğunu söyleyeceğine şüpheliyim.
Aqueles tipos não falam sobre o que faziam por lá.
Fakat sopa taşıması için Yüzbaşı Brown'a ihtiyacımız var!
Mas precisamos do Capitão Brown para que leve um pau!
Peki ya sen, Yüzbaşı? Böyle harika günlerin var mıydı?
Teve um dia perfeito, Sargento?
- Eşim hatta mı? - Evet, Yüzbaşı.
- A minha mulher está em linha?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]