English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / All my love

All my love traduction Turc

1,436 traduction parallèle
All my love.
Tüm kalbimle, Daniel.
I'd better grab some shuteye as I am on dawn patrol. All my love always,
Şimdi işime dönmem gerekiyor, hepinizi seviyorum.
With all my love I suffer with you, my children.
Tüm sevgimle sizinle birlikte acı çekiyorum çocuklarım.
My partner feels my heart beat, and all my love.
Partnerim kalbimin atışını ve bütün sevgimi hisseder.
My God, Who are all good and deserving of all my love. I firmly intend to confess my sins, to do penance, and to amend my life.
Ey Tanrım, suçlarımızı bağışla ve tövbemizi kabul eyle.
FANTASTIC! THEY SING : # Drinking all my love away
# Aşkımı tüketiyorsun...
"All my love, Daniel."
Tüm sevgimle, Daniel. "
I love all my children equally.
Bütün çocuklarımı eşit seviyorum.
I promise to love you, trust you and honour you with all my heart, Jessica, forever.
Seni sonsuza dek tüm kalbimle seveceğime, sana güveneceğime ve seni onurlandıracağıma söz veriyorum, Jessica.
Listen, I'd love to stay and chat, but all things considered, I need to speed up my plan.
Oturup seninle sohbet etmeye bayılıyorum. Fakat her şeyi düşünmem gerekiyor. Planımı hızlandırmalıyım.
I mean, in all my life, I will never love a woman the way this officer loved that lip ferret
Hayatım boyunca o subayın dudak kürkünü sevdiği kadar bir kadın sevmemişimdir.
I mean, in all my life, I will never love a woman... the way this officer loved that lip ferret.
Hayatım boyunca o subayın dudak kürkünü sevdiği kadar bir kadın sevmemişimdir.
I mean, I called you for help because I'm in love with a girl who's in love with someone else, and you responded by showing up here, drinking all my Bailey's Irish Cream, and whining about
Bir kereliğine senden yardım istedim. Başkasına âşık olan bir kıza âşık olduğum için ve sen buraya gelip, tüm Bailey's stoğumu erittin ve annemin yeni erkek arkadaşından dert yanıyorsun.
I love you with all my heart and I'll do anything to work through this because I don't wanna lose you.
Seni tüm kalbimle seviyorum. Bu ilişkiyi yürütmek için yapmam gereken her şeyi yaparım. Çünkü seni kaybetmek istemiyorum.
I love my money so much, I wanna keep it all.
Paramı o kadar çok seviyorum ki hepsini saklamak istiyorum.
If I've learned anything from losing my Burtie Bear... it's that all that really matters... is making sure that the people we love know we love them.
Burtie'yi kaybetmemden öğrendiğim bir şey varsa o da en önemli şeyin insanlara, onları ne kadar sevdiğimizi göstermemiz olduğudur.
Look, Miss Sigurdson, I love Eric with all my heart.
Bakın Bayan Sigurdson, Eric'i tüm kalbimle seviyorum.
"The remainder of my estate which includeses the entirety of my financial holdings all real estate and its contents will go to the true love of my life... the woman I was meant to be with..."
"Geriye kalan mülkümü, bütün finansal varlığımı, bütün arazilerim ve içindekileri hayatımın tek gerçek aşkına bırakıyorum... benim için yaratılmış olan kadına..."
- It took us too long. - You know I love you, but if your ass... don't get to finishing counting all my motherfucking money....
- Seni sevdiğimi bilirsin, ama paramı... saymayı bitirmeyecek olursan...
It's as if I could pass on my past, my love for Carlos... through this milk... which is the opposite of all the Blood shed in the world. "
"Sanki geçmişimi, Carlos'a olan aşkımı, bu süt sayesinde..." "... ona aktarıyor gibiyim. " " Dünyadaki bütün kan dökmelerin karşısında olmayı. "
Carlos... darling... my love... must I renounce forever... all the good things you gave me?
"Carlos..." "... sevgilim... " "... aşkım... "
It's true and the other thing is, my sister had a baby and I took it over because she passed away and then the baby lost its legs and its arms and now it's nothing but a stump but I still take care of it with my wife and it's growing and it's fairly happy, but it's difficult'cause I've been working a second shift at the factory to put food on the table, but all the love I see in that little guy's face makes it worth it in the end.
Kardeşimin bir bebeği oldu ve ona ben bakıyorum çünkü kardeşim öldü... ve sonra bebek bacaklarını ve kollarını kaybetti... artık sadece gövdesi kaldı ama yine de karımla ona bakıyoruz... ve gittikçe büyüyor, oldukça da mutlu... ama işim kolay değil, karnımızı doyurmak için ikinci bir işte çalışıyorum ama o bebeğin yüzünde gördüğüm mutluluk bizim için her şeye değiyor.
Surely I shall never marry like my sisters to love my father all.
Kız kardeşlerim gibi babamın isteğiyle evlenmeyeceğim.
I love Hank deeply and forever with all my heart, and I would never do anything to hurt him.
Hank'i tüm kalbimle seviyorum, sonsuza kadar da seveceğim. Ve asla onu incitecek bir şey yapmam.
If you got that much love for me, tell Janelle to give me my rent before I turn off the power in here and have all you ladies running'out screaming.
Beni o kadar seviyorsan, elektriği kesip siz bütün bayanları çığlık çığlığa..... sokağa dökmeden önce, Janelle'ye kiramı ödemesini söyle.
No, not at all. Oh, my God. I love this kitchen.
Tanrım, bu mutfağa bayıldım.
Cole, by all means- - Before it's too late, my love
Cole, lütfen kendine dikkat et.
And I am gonna meet my true love and I'm gonna dance all night.
Ve gerçek aşkımla tanışıp, gece boyunca dans edeceğim.
I love him with all my heart.
- Anne, onu seviyorum. - Onu bütün kalbille seviyorum.
All's changed, my love since my eyes courted thine I have lost presence of my mind, gone is my treasured selfhood
Seni gördüğümden beri gözümde her şey değişti, kendimden geçtim, aklım gitti.
If I didn't love my wife so much, I'd just run away from all of this.
Eğer karımı çok sevmeseydim, tüm bunlardan kaçardım.
To you, Antonio, I owe the most in money and in love, and from your love I have a warranty to unburden all my plots and purposes how to get clear of all the debts I owe.
En çok da sana borçluyum Antonio ve seni seviyorum. İşte bu sevgiden dolayı artık sorumluluklarımı üstlenmeye karar verdim Antonio. Bütün borçlarımı ödemek istiyorum.
Gentle lady, when I did first impart my love to you, I freely told you all the wealth I had ran in my veins -
Sevgili bayan size aşkımı ilk açıkladığımda tek zenginliğim damarlarımda akan kanım demiştim...
And I'm not prepared to give all of that up plus Amar up for someone who doesn't even know they're gonna love my brother next week.
Bütün bunlardan ve Amar'dan vazgeçmeye hazır değilim. Hele kardeşimi gelecek hafta sevip sevmeyeceğini bilmeyen biri için.
I don't love her the way she needs to be loved and I don't even see a future for us, but then I look at my little boy sitting across from me, and I think I'd suffer any torture to be with him for all the minutes of his life.
Onu, onun ihtiyaç duyduğu şekilde sevmiyorum.. .. bizim için bir gelecek bile görmüyorum, ama sonra karşımda oturan.. .. oğluma bakıyorum, ve onunla hayatının her anında birlikte olmak için..
My love for you was all I had to keep me going.
Sana olan aşkım devam edebilmemi sağladı.
"My little toy cries all day out of love".
Küçük oyuncağım tüm gün âşk diye ağladı durdu.
I love all of my children.
Bütün çocuklarımı seviyorum.
I love Daria with all my heart.
Daria'yı tüm kalbimle seviyorum.
So why all the restrictions in my love?
Peki nedir benim aşkımdaki bu kısıtlamalar?
Did you love my brother at all?
Ağabeyimi sevdin mi?
A man to love me all my life
- Bir erkeğin beni hep sevmesi.
I especially love the feel of a man, all that muscle and sinew pressed against my body.
Özellikle bir erkeği hissetmeyi seviyorum. Vücuduma bastıran bütün o kas ve adaleleri.
I love you with all my heart!
Seni bütün kalbimle seviyorum!
Haley, I know that you and Nathan are in love... and you know that I was also in love in high school. But, sometimes, love fades... and I just hope with all my heart that it doesn't fade for you.
Haley, sen ve Nathan'ın büyük bir âşk yaşadığınızın farkındayım ve benim de lisede böyle bir âşk yaşadığımı biliyorsun ama kimi zaman âşk solar ve bunu tüm kalbimle istiyorum ki, dilerim senin âşkın solmaz.
... That, um, in spite of our little falling out, not... not that it was so little, it nearly put me in the ground beside you... that I love you... with all my heart.
Şu küçük kavgamızın üzüntüsü aslında pek de küçük sayılmaz ya, beni neredeyse toprağa, senin yanına sokacaktı. Seni seviyorum. Hem de tüm kalbimle...
I love it when you're all "my woman this, my woman that."
"Kadınım şöyle, kadınım böyle" diye konuşmana bayılıyorum.
Look, maybe Danni's not the love of my life, all right? But she's... she's beautiful, and she quirky, and she's very... sweet.
Bak, belki Danni hayatımın aşkı değil ama çok güzel... çok tatlı...
All his talk of peace and love is really honking off my red chinese masters.
Barış ve sevgi hakkındaki konuşmaları Çinli kızıl üstatlarımı çileden çıkarıyor.
And all I really want to say is that my brother is not the only one fortunate enough to find himself in love's warm embrace.
ve söylemek istediğim benim abim kendini aşkın ateşli kucağında bulan tek kişi değil.
I suggest the best thing you can do, my love, my dove, my sexy Kate, is just put on a really big smile and just act like all this was deliberate and planned, knew what was happening.
Bence yapabileceğin en iyi şey, aşkım, kumrum, seksi Kate'im, kocaman gülümsemek ve bütün bunlar kasıtlı ve planlanmış, senin de olanlardan haberin varmış gibi davranmak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]