And at the end traduction Turc
3,057 traduction parallèle
And at the end of the day, we all want colleagues who have our backs.
Ve günün sonunda tek istediğimiz şey meslektaşlarımızın yanımızda olması.
And I certainly know nothing about that little crispy bit at the end that's just begging to be eaten.
Şu arkada yenilmek için bekleyen küçük kıtırlara dair kesinlikle hiç bir şey bilmiyorum..
At the end of the day all we can do is search for the truth, learn from it and most importantly, defend it.
Eninde sonunda tek yapabileceğimiz gerçeği aramak, ondan ders almak ve en önemlisi de onu savunmak.
And it's not your typical horror... you don't have a horror film except for this one section at the end, right where Wendy walks in and the lobby is blue and you've got the cobwebs all around.
Karşınızda tipik bir korku filmi yok. Sondaki bir bölüm dışında karşınızda bir korku filmi bulunmuyor. Tam orada Wendy içeri giriyor, lobinin rengi mavi ve her tarafta örümcek ağları görüyorsunuz.
And finally Wendy, when, at the very end of the movie, she starts seeing ghosts.
Ve nihayet Wendy, filmin en sonunda o hayaletleri görmeye başlıyor.
And what I'd like at the end of my life is that for the man that he will become to respect me for pushing back on the veil of darkness.
Ve hayatımın sonunda yapmak istediğim şey karanlığın peçesini kaldırdığım için bana saygı duyması.
They're releasing Baby at the end of the week and I'm gonna bring her home.
Haftasonu Baby'i bırakıyorlar ve onu eve getireceğim.
I will resign at the end of January and you ask Masson to review his decision. They can't refuse for six months.
Ben Ocak sonu istifa ediyorum sen de Masson'dan 6 ay daha çalışmayı istiyorsun.
Sweetie, I know this is incredibly flattering and we can revisit this at the end of the year.
Hayatım, bunun çok gurur verici olduğunu biliyorum.
At the end there is my room, this will be your room and also the guest's bathroom.
En sonda benim odam var, burası senin odan ve misafir banyosu.
I picked them up on a community watch video at the end of the block and an ATM camera a mile west from there. And the last footage I found is from a red light camera when the car pulled into the Deerbrook Acres subdivision.
onları yolun sonunda mobeselerden ve ordan bir mil batıdaki bir atm kamerasından tespit ettim son kamera görüntüsü kırmızı ışıkta
Now you keep talking like that, sweetheart, and we'll be having cigars at the end of this dinner.
Konuşmaya devam et tatlım, yemeğin sonunda beraber puro tüttürüyor olacağız.
And we are stranded in a bar at the end of the world.
Ayrıca, "dünyanın sonundaki" bir barda sıkıştık.
And the point is that by the end of the week, the very face we were looking for was us looking back at ourselves in the mirror.
Haftanın sonuna yaklaşırken amacımız, aramakta olduğumuz yüz aynadaki kendi yansımamızdı.
Well, if you watch... If you watch his speeches, he would do his... And then at the end, people would be applauding, and he would go...
Konuşmalarını izlersen şöyle yapıyor.
And then of the convictions where they actually get jail time, when you work your way all the way through the numbers, what you're looking at is that out 3,223 perpetrators, only 175 end up doing any jail time whatsoever.
Ve gerçekten hapis cezası aldıkları mahkumiyetlere gelince baktığınız rakamlar arasında sonuna kadar gittiğinizde 3,223 saldırgandan sadece 175'nin herhangi bir hapis cezası aldığını görürsünüz.
I mean, she was pretty and she was kind of fun, but at the end of the day she lied to me.
Tamam güzel kızdı ve eğlenceli de sayılırdı ama ne olursa olsun bana yalan söyledi.
And then at the end I said to her,
Sonra nihayet diyebildim ki...
Because, for me, this was sort of the end of the search and I just wanted to speak to this man.
Çünkü bu benim için arayışlarımın sonu manasına geliyordu. Ve onunla konuşmak için can atıyordum.
With the war at an end, our Butters is able to have his hapa noa ceremony and with any help from the gods, become his old cheery self again.
Savaşın son bulması ile, Butters'ımız Hapa Noa Töreni'ni tamamlayabildi. Tanrılar'ın yardımı ile de, eski neşeli haline döndü.
I was going to, you know, kick it up the other end and just put one... right in their fucking goal hole, but... no dice.
Üzgünüm çocuklar, bilirsiniz, tam diğer tarafa atıyordum ki yani gol deliğine koyuyordum ki, maalesef olmadı. - Dikkat, dikkat. - Gönder bana, pas ver.
Just go back to London, find out what Nancy's up to, watch some pornos, have a couple of gay flings and then, at the end of... two weeks, if you stil feel the same, then maybe you can say something.
Londra'ya dön, Nancy ile ilgili şeyleri öğren biraz porno izle, birkaç gay ilişki yaşa ve sonra, iki haftanın sonunda, eğer hala aynı şeyleri hissediyorsan belki o zaman ona söyleyebilirsin.
And if at the end of the night your parents still don't like me...
Yani bu bizim ilk kavgamız mı? - Galiba öyle.
If you let me run the con from the beginning, you would have found out that the Madsens melt down their daily intake of gold and ship it out to their brokers at the end of every day.
- Eğer en başta izin verseydin. Maddens'in günlük aldığı altınları eritip günün sonunda onları gemiyle simsarlarına yolladığını öğrenecektin.
Girls like me, we just flip through magazines. We play at being the femme fatale and end up being maids.
Benim gibi kızlar sadece dergi karıştırır...,... baştan çıkarıcı kadını oynar ve sonunda hizmetçi olur.
As a rule we always have a couple whose - link is threatened and who somehow through - this ordeal at the end happily gets together.
Kural olarak, aralarındaki bağ daima tehdit altında olan çiftimiz bu çetin sınav aracılığıyla en sonunda mutlu mesut bir araya gelir.
It's the end of the summer, and things are heating up for me at the office so I'm gonna be going back and forth to the city more and more.
Yazın sonu geliyor ve ofiste işler kızışmaya başladı o yüzden sürekli şehre gidip geleceğim.
- Bonnie and Clyde... Minus all the bullets at the end.
- Bonnie ve Clyde sonundaki mermiler hariç.
Then you are out of the game, and you have let down your dorm-mates, who will then never graduate and end up on reality shows about hoarding!
Oyundan atılırsınız, ve hiç mezun olamayıp reality show'ları dolduracak olan yurt arkadaşlarınızı yarı yolda bırakırsınız!
Dick, at the end of two years, your company will be as shiny and pink as the gums of a newborn - reborn, profitable, stable.
Dick, iki yılın sonunda şirketin yeni doğmuş bir sakız gibi parlak ve pembe olacak yeni doğmuş, kârlı, sarsılmaz.
Edward Campion should have the sort of job which brings a hero's welcome and a peerage at the end of it.
Edward Campion'un öyle bir işi olmalı ki döndüğünde bir kahraman gibi karşılanmalı.
At the end of this show, it might be my last and final show.
Kesin ilk ve son defilem olacak!
Honey, there's a Kentucky State Police and a US Marshal sitting in their car at the end of this driveway.
- Hayatım, evin yolunun sonunda bir Kentucky eyalet polisi ve bir de federal şerif arabalarında bekliyor.
Christ our Lord, bless the union of these thy servants like you blessed the union at Cana of Galilee bless their beginning and their end, multiply the gifts of their life crown them with garlands in thy kingdom for they are good and pure and honor thy commandments unto ages of ages.
Yüce Tanrım, bu kullarının evliliğini kutsa. Celile'deki Cana'nın evliliğini kutsadığın gibi... Onların başlangıcını ve sonunu kutsadığın gibi ömürlerini ikiye katladığın gibi.
So I put you in the car and I was going to take you home, at least to the end of your street, but you freaked out when I stopped at the light and jumped out of the
Onu arabaya koydum ve eve götürdüm, sokağın sonunda durduğumda, birden kalktı ve kendini arabadan dışarı attı
But I'm at a dead end, and at this point the only person who might be able to help me is you.
Ama çıkmaz yoldayım, bu noktada bana yardım edebilecek tek insan sensin.
I'd love to, but word of warning, my dance moves start at "the running man" and end at the "Roger rabbit."
İsterim, ama uyarıyorum dans hareketlerim'koşan adamla'başlıyor'tamam tavşan'ile bitiyor.
At the end of the day, we knew the circuit and we knew our cars.
Günün bitiminde, hem arabalarımızı hem de pisti biliyorduk.
And might I suggest you watch your tone, or I might get lost on the way to your hockey game and end up at the Toronto Star?
Ayrıca ses tonuna dikkat et. Yoksa oraya gelirken yolumu şaşırıp Toronto Star'a gidebilirim.
Then at the end of the last ice age, ice at the poles melted and sea levels rose all around the world, flooding this low-lying coast.
Son Buz Devri'nin bitiminde Kutuplardaki buzlar eridi. Deniz seviyesi bütün dünyada yükselerek bu alçak kıyıları sular altında bıraktı.
It sucks in sand at one end, extracts anything edible and passes waste out of the other.
Kumu bir taraftan içine çeker ve yenebilir olan her şeyi süzer geri kalanı diğer taraftan çıkartır.
That's what a solid front end feels like, but you didn't make one, so when Frank Randall's car hit the divider at 50 times the force that you just felt, it crumpled and split him in half.
Sağlam bir kaporta işte böyledir ama siz bunu yapmadınız böylece Frank Randall yol ayırıcıya senden 50 kat kuvvetli çarptı. ... oda kırışıp onu ikiye ayırdı.
Look, I realize how hard this is for you, and we're not insensitive to what you're going there, but at the end of the day, this is Emma's decision.
Bakın, bunun sizin için ne kadar zor olduğunun farkındayım ve yaşadıklarınıza karşı da duyarsız değiliz ama sonuç olarak bu Emma'nın kararı.
But why don't you give me a call at the end of the week and we'll see.
Hafta sonu beni ara, bir düşüneyim.
And you'll be able to play in your cell at the end of each day.
Her gün sonunda hücrende çalabileceksin.
And how did he end up at the end of a rope meant for Gillies?
Ve ipin ucunda olmak Gillies için nasıl bir şeydi?
As Lynette looked at a wedding photo of Susan and Mike, she thought about the tragic end of their marriage, and that started her thinking about the beginning of her own.
Lynette, Susan ve Mike'ın düğün resimlerine bakarken, onların evliliklerinin trajik sonunu düşündü. ve sonra kendi evliliğinin başlangıcını düşünmeye başladı. Oh, ben hallederim.
Whew! It's definitely not a fun feeling competing against Charlie, but it is a competition at the end of the day. And I nt to be on Glee more than anything.
Charlie'yle karşı karşıya olmak hiç hoş değil ama sonuçta bu bir yarışma ve Glee'de oynamayı her şeyden çok istiyorum.
At the end of the day, if you're like, "if I just remember what this song is about and what I want people to feel," that's what it's all about.
Günün sonunda, duygularını yansıtabildiğine inanıyorsan sorun yok demektir.
The broke kids are gonna be having fun, having a good time, so one by one, the rich kids go and hang out with the broke kids, and then, finally, at the end, there'll be one rich, mean kid left.
Fakirlerin beş parası yok, ama eğlenmeyi biliyorlar. Zengin çocuklarsa, birer birer fakirlerin üstüne gidiyor. Sonuçtaysa sadece bir zengin çocuk kalıyor.
At the end of the day, it's about the animals, and nobody knows animals like George Coleman.
Sonuçta ; önemli olan hayvanlar. Ve hayvanları kimse George Coleman kadar iyi bilemez.
and at the end of the day 45
and at the time 25
and at the same time 75
and at night 55
and at that point 38
and at first 41
and at some point 42
and at one point 16
and at this point 43
and at the moment 21
and at the time 25
and at the same time 75
and at night 55
and at that point 38
and at first 41
and at some point 42
and at one point 16
and at this point 43
and at the moment 21
and at 97
and at that time 20
and at that moment 25
and at last 16
at the end of the day 343
at the end 233
at the end of the world 18
at the end of the month 17
at the end of the night 25
at the end of the 17
and at that time 20
and at that moment 25
and at last 16
at the end of the day 343
at the end 233
at the end of the world 18
at the end of the month 17
at the end of the night 25
at the end of the 17
the end 682
the end is near 23
the end justifies the means 17
the ending 24
the end of the world 62
and a half 160
and as far as i'm concerned 49
and apparently 261
and again 457
and also 645
the end is near 23
the end justifies the means 17
the ending 24
the end of the world 62
and a half 160
and as far as i'm concerned 49
and apparently 261
and again 457
and also 645