And fortunately traduction Turc
318 traduction parallèle
And fortunately, your life didn't end then... you were able to find a way to continue on with your life the way you're meant to.
Şükürler olsun ki o zaman ölmedin ve hayatta kalmanın bir yolunu buldun.
Our guest are here and fortunately still alive.
Misafirlerimiz geldiler ve şansımıza hâlâ yaşıyorlar.
These are violent times, and fortunately, God has been watching over us, and our classes haven't been disturbed.
İçinde bulunduğumuz çetin günlerde,.. ... neyse ki Tanrı yüzümüze baktı da,.. ... sınıflarımız dağılmadı.
And fortunately, among these taped telephone communications, I still have the tape from which we can hear precisely...
Ve maalesef ki bu kayıt altına alınmış telefon konuşmaları arasında hepimizin açık bir şekilde duyabileceği bir kaydı hala saklıyorum.
I can't name any of'em and fortunately they never come up in conversation.
Ben hiçbirini bilmiyorum. İyiki konuşmalarda bunların adı pek geçmiyor.
- And fortunately, there's a lot of money in being able to tell people what's going to happen - business trends analysis - and the wonderful thing is you can make an awful lot even if you're wrong.
- Neyse ki, çok param var, iş endeksli analizle insanlara ne olduğunu söyleyebiliyorum, ve en güzeli ise yanılmış olsan bile çok berbat şeyler yapabiliyor olmandır.
And fortunately, we do have a promising theory.
Ama neyse ki, umut verici bir teorimiz var.
His heart stopped for a moment during the operation but fortunately, his vitals are back to normal and we've been able to continue on with the operation.
Operasyon sırasında kalbi bir süreliğine durdu. Şükür ki normale döndü de ameliyata devam edebildik.
Fortunately, both her husband and I are peaceful men.
Şansa bakın ki, kocası da ben de oldukça barışçıl insanlarız.
Madame Colet, if I were your father... which, fortunately, I am not... and you made any attempt to handle your own business affairs, I would give you a good spanking, in a business way, of course.
Madam Colet, babanız olsaydım... ki şükürler olsun ki değilim... ve işlerinizi kendiniz yürütmek için girişimde bulunsaydınız... popunuza güzel bir şaplak atardım... mesleki deyiş icabı tabi ki.
Fortunately, Uncle Randolph, French always being one of my favorite subjects... I was able to understand the incredible conversation between Henry and Mademoiselle.
Şansa bak ki Randolph amca, Fransızca en sevdiğim derslerden biri olduğundan Henry ile matmazel arasındaki o harika konuşmayı anlama şansına sahiptim.
Well, I'm sure Rupert, fortunately, has the intelligence and imagination -
Eminim Rupert, iyi ki, yeteri kadar zeka ve hayal gücüne sahip...
Fortunately, an epidemic of diphtheria restored the status quo almost immediately and even brought me a bonus in the shape of the Duchess.
Neyseki bir difteri salgını mevcut durumu neredeyse hemen düzeltti. Ve hatta düşesin ölümüyle, ikramiye bile verdi.
This was my first and only sight... of the cool, hard, professional soldier... whose scrupulous regard for the rules of warfare had been exercised... in this instance, so fortunately for myself.
Bu benim onu ilk ve son görüşümdü. Savaş sanatının kurallarını yeniden yazan ve objektif olunduğu takdirde övgüyü hakeden bu soğukkanlı, sıkı ve profesyonel askeri görmek... benim için büyük bir şanstı.
Fortunately, in times of emergency men arise with a brand of courage and fortitude that go far beyond the call of duty, and you are one of these.
Çok şükür, tehlikeli anlarda cesaret ve metanetleriyle nerede olursa olsun verilen görevi yapmak için bazı adamlar ortaya çıkar sen de onlardan birisin.
Fortunately, I'm still in one piece and no one's crying over me.
Şükür, her yerim tam, arkamdan ağlayanım da yok.
And fortunately, science has its way of doing the same thing.
- Ben tavada makarna istiyorum. - Oh, oh! tatlı ve acılı karides.
Fortunately, the next city administration was a thoroughly dishonest one, and it granted him his request.
İyi ki, bir sonraki kent yönetimi tam anlamıyla namussuz bir yönetimdi, ve onun talebini kabul etti.
Men like Green, Emerson... and a few officers like you. Fortunately, a very few like you.
Emerson, Green ve senin gibi az sayıda subay.
I enjoy reality as much as the next man, but in my case, fortunately... reality includes a good, stiff belt every now and then.
Gerçekleri severim. Ama benim için gerçeklere bir kadeh içki de dahil.
Then, of course, a few weeks unlearning Greek, which involved a considerable amount of vodka and an unpremeditated trip to Madrid for the bullfights, which fortunately, since I can't bear the sight of blood,
Bir iki hafta Yunanca'yı unutmakla geçti ve tabii çok miktarda vodka ve Madrid'e boğa güreşlerine gitmek gerekti. Neyse ki, güreşler Sevil'e taşınmış, kan görmeye dayanamam.
And missing, fortunately, because I can't stand the sight of blood.
Neyse ki ıska geçtim, kan görmeye dayanamam.
And then I'd forget... fortunately!
Ve sonra tabii ki unuturdum!
Fortunately, the robot did not detect my presence and deactivate my phaser.
Neyse ki robot varlığımı fark edip fazerimi etkisizleştirmedi.
Fortunately, small boys are extremely springy and elastic.
Neyse ki, ufak çocuklar olağanüstü derecede esnek ve elastik oluyorlar.
But fortunately, I have a nephew... who knows an official in the license bureau... and if he can get him to open the office right after mass...
Neyse ki, ofiste çalışan memuru tanıyan bir yeğenim var. Ayinden sonra ofisi açtırabilirse...!
He is the worst lawyer in Naples... but fortunately, he and the judge... they have the same mistress.
Hemen onu arayacağım. Aslında Napoli'nin en kötü avukatıdır. Neyse ki, hakimin metresi onun da metresi oluyor.
In the Burmese jungle, fortunately, there are many bamboo growths, and in Japan we all eat bamboo shoots, so there was a lot of natural food in the form of bamboo shoots all over the place.
Burma Ormanı'nda şükür ki çok sayıda bambu yetişiyordu ve Japonya'da herkes bambu filizleri yer. Bu sebeple her yerde bizim doğal yemeğimiz vardı.
Fortunately, Wingate was able to obtain assistance from the United States and we were given some remarkable aircraff, which was a very short take-off / landing aircraff and could get into any little valley or bit of paddy field and so on,
Neyse ki Wingate, Birleşik Devletler'den yardım koparmayı başarabilmişti ve bize birkaç kayda değer uçak verildi. Bu uçaklar çok çabuk kalkıp inebilen ve küçük vadilerle çeltik tarlalarına girebilen yaralılarımızı tahliye edebilen uçaklardı.
Fortunately, not on the trail of your favorite kidnapper and mine.
Şansımıza en sevdiğimiz adam kaçırma ustalarımızın izini sürmüyorlar.
Fortunately, there are guards everywhere and I don't even have a key to the executive washroom anymore.
Allahtan, her yerde güvenlikçiler var... ve bende müdür lavabosunun bile anahtarı yok artık.
Teacher, don't worry Fortunately someone helped me and saved my life
Usta, endişe etmeyin ne şans ki biri yardım edip.... hayatımı kurtardı
Fortunately my conscience forbade me to do such thing and I only promised to keep silent on this
Neyseki vicdanım böyle birşeyi kaldıramadı ve sadece sessiz kalamaya söz verdim
Fortunately for me, the Navy outfielder's throw was also wild, over the third baseman's head, and with those two wild throws, I was able to dash around the bases into home... with what turned out to be the winning run.
Şanslıymışım ki Naval dış sahacısı da üçüncü meydancının kellesini istiyor ve sonradan kazanma koşusu olan bu iki vahşi atışla bunları evlerine gönderebildim.
Fortunately, Champollion had available a kind of second Rosetta Stone an obelisk which had been excavated at the temple of Philae and which had inscribed upon it cartouches representing the hieroglyphic equivalent of another Greek name :
Şans eseri, Champollion ikinci bir çeşit Rosetta Taşı benzeri bir dikili taşla Philae Tapınağı denen bir yerde karşılaşmıştı ve bunda Yunanca yazılı bir kalıbın hiyeroglif yazısındaki karşılığını saptamış bulunuyordu :
Fortunately there's a much simpler and more concise way to write a googolplex.
Neyse ki googolplex sayısını yazmanın çok daha kolay ve kısa yolu var.
And, fortunately, one of our spies...
- Ya deneyerek ya da işkenceyle. - Suyla işkence mi?
Fortunately, our capital outlay has been handsomely offset by the resultant sales of armaments and missiles.
Orta doğu ve Orta Amerika'daki isyan ve devrimleri ilerletmek adına geniş ölçüde yatırım yaptık. Neyse ki sermaye masrafımız, teçhizat ve füze satışlarının toplamı ile cömertçe dengelendi.
It was decided something must be done. Fortunately, nobody did anything except for the one good thing : The forest was placed under government protection and charcoal burning was prohibited.
Bir şeyler yapılması gerektiğine karar verildi neyse ki güzel tek bir şey dışında kimse hiçbir şey yapmadı orman devlet himayesine alındı, kömürcülük yasak edildi.
And, fortunately for you, I'm a compassionate one.
Ve şansına, merhametli biriyim.
Fortunately, I discovered that taste and style are commodities that people desire.
Neyse ki yetenek ve zevklerin insanların arzuları için sadece bir araç olduğunu keşfettim.
And, fortunately, one of our spies...
Ve, ne mutlu ki, casuslarımızdan...
Fortunately, I have Al as my chaperone... to help me figure out what time I'm in and when it's time to go.
Allahtan, Al, bir refakatçi gibi bana hangi zamanda olduğumu ve ne zaman gideceğimi anlamamda yardımcı oluyor.
♪ And I fortunately know a little magic
Şans eseri, büyü bilgim var
Fortunately this time he was able to put the study door between himself and the altered animal, was he not?
Neyse ki bu kez tavırları değişen köpek ile aralarına çalışma odasının kapısını koyabilmişti, değil mi?
Fortunately the fights between Tita and Rosaura... didn't last long.
Ne yazık ki Tita ve Rosaura... arasındaki savaş fazla uzun sürmedi.
I have business at Howards End... and my business is now, fortunately, my margaret's.
Howards Malikânesi'nde biraz işim var ve şu andaki işim de yalnızca sevgili Margaret'im.
fortunately, I got the Ieading role back and we had the opening night.
Çok şükür, başrole döndüm ve açıIış gecesindeyiz..
Fortunately the potion I brewed the night we were hanged... will keep us alive and young forever.
Ne var ki, asıldığımız gece yaptığım iksir... bizi sonsuza kadar genç ve canlı tutacak.
uh... fortunately, kris alerted r and d to their mistake.
Allah'tan Kris Ar-Ge'dekileri zamanında uyardı.
Fortunately, White Supremacy World was cancelled and the trades worked.
Şansımıza, Beyaz Egemenlik Dünyası iptal edildi ve değişim oldu.
fortunately 946
fortunately for you 43
fortunately for us 24
fortunately for me 17
and forever 16
and for us 23
and forgive us our trespasses 37
and for now 27
and fyi 64
and fuck you 55
fortunately for you 43
fortunately for us 24
fortunately for me 17
and forever 16
and for us 23
and forgive us our trespasses 37
and for now 27
and fyi 64
and fuck you 55
and friends 41
and for all i know 16
and fourth 18
and for once 56
and father 32
and for some reason 87
and finally 517
and for good reason 43
and for whatever reason 27
and forsaking all others 18
and for all i know 16
and fourth 18
and for once 56
and father 32
and for some reason 87
and finally 517
and for good reason 43
and for whatever reason 27
and forsaking all others 18