And he's right traduction Turc
3,673 traduction parallèle
He's desperate right now, and a supplier needs product.
Şu anda çaresiz durumda ve satıcının ürüne ihtiyacı var.
Now, that's something I know about, and he's right.
İşte bu konuda bilgim var ve haklı.
And we think he's swapping in cheaper materials, Paying off the right people, and skimming millions.
Doğru insanlara ödeme yaparak o malzemeleri daha ucuz malzemelerle değiştirip milyonlar kazandığını düşünüyoruz.
So he pulls me into his office and I think he's gonna chew me out for that thing I said about his hair, right?
- Beni ofisine soktu, beni saçlarıyla ilgili söylediklerim yüzünden fırçalayacak sandım, tamam mı?
See, Raylan there, he's got the badge and the drawl and the whole squinty, sexy thing, and there was a time I would have run right to him, done the whole merry-go-round.
- Raylan'nın rozeti ve güneyli şivesi ve seksi yan bakışları var ve bir zamanlar koşarak kollarına atlar, atlıkarınca usulü götürürdüm.
Jerry said Africa is the next place American soldiers are gonna go to die and he's right.
Jerry dedi ki Afrika Amerikan askerlerinin bundan sonra ölmeye başlayacağı yer olacakmış
Well, you know, he's a good kid and, you know, he was right.
Biliyorsun, o iyi bir çocuk ve yine biliyorsun o haklıydı.
And right now, he's in very capable hands.
Hem şu anda gayet emin ellerde.
Initially, indications were that he jumped from a bridge, but since he suffered a prior heart attack, and given that he landed on his back, the injuries to his right supraorbital margin -
Başlangıçta, işaretler onun köprüden atlağını gösteriyordu ama öncesinde kalp krizi geçirdiği ve sırtına doğru indiği, yaraların sağ süpraorbital kenar...
All right, at least we have him for 2 counts of attempted murder on Lindsay and Lovato, so he's not going anywhere.
En azından iki cinayet girişiminde bulundu. Lindsay ve Lovato. Yani hiçbir yere gitmiyor.
- It's fascinating. - He said he can't help but tear up when he looks at it, and it's right next to his desk.
- Ona her baktığında gözlerinin dolduğunu söyledi ve masasının hemen yanında duruyor.
Hey, he likes oatmeal and the toilet's right next to the bed.
Yulaf ezmesine ve tuvaletin yatağının yanında olmasına bayılır.
If he's right, and it does pass, your place becomes a very valuable piece of property to us.
Ben haklıysa ve tasarı geçerse mekanın bizim için çok değerli bir hâle gelir.
He went from rookie detective to lieutenant basically overnight, and in the last four years, his solve rate's been right at about 100 %.
Çaylaklıktan dedektifliğe neredeyse bir gecede yükselmiş. Son dört yılda ise dava çözme oranı % 100.
He wanted to make sure that I was all right after you confronted him, and I told him that everything was fine, that we were very happy together, end of story.
Karşısına çıkmışsın. Her şey yolunda mı diye merak etmiş. Her şeyin yolunda olduğunu ve çok mutlu olduğumuzu söyledim.
He was devoid of empathy, had a complete lack of fear, of the sense of right and wrong.
Hiçbir şekilde korkmaz ve doğruyu yanlışı ayıramazdı. Psikopattı.
He said, "I'm too big for a nap," and then he went right to sleep.
"Öğle uykusu için çok büyüğüm" dediği anda sızdı.
And he's right between you and the exit.
Seninle çıkış kapısının arasında duruyor tam.
Now he's sitting on the fence, and I'm here to push him in the right direction.
Şu anda kararsız ama onu doğru yöne itmek için buradayım.
Joe Geddes says he and Brendan McCann aren't friends. That's right.
Joe Geddes, Brendan McCann ile arkadaş olmadıklarını söylüyor.
Wonderful. My son's Ethan, and he's right over there playing with Courtney's son Ethan.
Oğlum Ethan, şurada Courtney'in oğlu Ethan'la oynuyor.
You know I totally support you and Ezra together, but maybe he's right.
Biliyorsun birlikte olmanızı kesinlikle destekliyorum ama belki haklıdır.
Well, Three-D got his own ideas about right and wrong, like he Robin Hood or something.
- D'nin doğru yanlış hakkında inandığı şeyler vardır. Sanki Robin Hood'muş gibi.
And we had to put the paddles on him and... [clicks mouth] he pops right back up, like, no big deal, you know?
Şok pedlerini yapıştırdık anında havaya zıpladı. Sanki bir şey olmamış gibi anladınız mı?
When the time is right, we'll tell him, and he'll understand.
Zamanı geldiğinde ona anlatacağız ve anlayış gösterecek.
Andy found it, and he's gonna tell you about it right now.
Andy buldu bunu ve hemen şimdi anlatacak.
But he has money and that's what you need right now.
Ama onun parası var ve şu anda senin ihtiyacın olan şeyde bu!
Joe and I go a ways back, but I'm not sure second in command is how he'd describe me right now.
Joe ve ben uzun zamandır tanışırız ama sağ kolu olduğumdan emin değilim..... şu anda beni böyle tanımlamıyor.
Right now I'm just trying to keep him focused and calm so that he can run the country.
Ülkeyi yönetebilmesi için işine odaklanmasını ve sakinleşmesini sağlamaya çalışıyorum.
Alec is my fantasy, and he's the only one I want right now.
Alec benim hayalim ve şu an istediğim tek kişi.
Yeah, she's right about that, and look, he needs rest, and so do you.
Evet, bu konuda haklı ve Carl'ın dinlenmeye ihtiyacı var senin de öyle.
And he's right about one thing.
Bir konuda haklıydı.
That he was the wrong guy. And what if it was the right guy?
Yanlış adam olduğunu görürdüm.
I loves all animals, but Ivor's probably my favourite because he's always keen and he likes that ball, right, and he brings it back.
Hayvanlara bayılıyorum ama muhtemelen en sevdiğim Ivor. Çünkü hep atik ve topu seviyor, değil mi? Geri getiriyor.
I mean, he was with the wrong person, and now he found the right person.
Yani yanlış kişiyle birlikteymiş ama şimdi doğru insanı bulmuş.
I just feel like he's so into his work right now, and...
Ve... Bilmiyorum.
That's right, and now Blake's got cash in his pocket, and more importantly, he's got a future, and a bright one, at that.
Blake'in cebi para görüyor. Daha da önemlisi önünde parlak bir gelecek var.
If he was gonna rent a car, he'd need a credit card and a license, right? So that's out.
- Araba kiralamak için kredi kartı ve ehliyet göstermesi gerek, değil mi?
Believe it or not, he's got 150 of these and they go right around the top of his picture frame, and they're all different and they're all dirty names.
Bilmiyorum inanır mısın ama herifte bunlardan yüz elli tane var ve fotoğraf çerçevesinin etrafını dolanıyor. Hepsi ayrı marka ve terbiyesiz isimleri var.
[Laughter] This was made clear the other day when I watched a young candidate's bold actions save a life, and he's sitting right there.
Bu hissettiklerim geçen gün bir köprünün üzerinde hayat kurtaran genç bir itfaiyeci adayını gördüğümde arşa yükseldi.
And he's got a criminal record. Right.
- Ayrıca adamın bir suç kaydı var.
Right after he left, local P.D. picked him up for public intoxication and they're holding him, but it's just until he sobers up.
Oradan ayrıldıktan hemen sonra huzursuzluk çıkarmaktan yerel polis onu içeri almış ve ayılana kadar da bırakmamışlar.
And stand up for what's right, like he did.
Ve onun yaptığı gibi doğru olanlar için ayakta durmalı.
I understand that it's his mother and all, but... and he's gonna miss her, but you got to cut the apron strings at some point, right?
Annesini ve tüm olayları anlıyorum ama annesini özleyecek ama bir noktada önünü açman gerekiyor değil mi?
All right, Kens, thanks. So, whoever killed Varlamov, he cut off one of his fingers and scratched that into his forehead.
Varlamov'u kim öldürdüyse, bir parmağını kesmiş ve alnına bunu kazımış.
He went "No, you're all right, bruv" and that's the way he talks.
O da "Hayır, sağ ol, adamım" dedi, bu şekilde konuşuyor çünkü.
I mean, he's just feeling abandoned by everyone in his life right now, and the fact that I'm dating a guy and not available to go to Joe's bar every night is just... He's feeling hurt and lonely.
Şu an kendisini hayatındaki herkes onu terk etmiş gibi hissediyor ve biriyle çıkıp her gece onunla Joe'nun barına gitmeye müsait olmadığım için de kırgın ve kendisini yalnız hissediyor.
He may not look that smart or be that smart, and he may smell like wet potatoes, but if my criminology instinct's right,
Akıllı görünmüyor olabilir ya da akıllı da olmayabilir. Yaş patates gibi de koktuğu oluyor.
He's a little scared of messing it up, and she's a little scared he's right, so I've been, I don't know, a buffer?
Marvin biraz işleri batırabileceğinden korkuyordu Wendy'de onun haklı olabileceğinden... Yani ben de... Bilemiyorum...
Look, if the reason I'm here is because Reddick's been feeding you a bunch of BS, then call Lieutenant Skinner and he'll set you straight, all right?
Burada olmamın sebebi Reddick'in aklınızı saçmalıklarla doldurmasıysa Teğmen Skinner'ı arayın size her şeyi anlatsın, tamam mı?
♪ and when he writes "the end" ♪ ♪ to find he has the right regrets ♪
* Ve "son" yazdığında, doğru pişmanlıklar bulur karşısında *
and he's like 99
and he's 185
and he's not 37
and he's dead 61
and he's gone 47
and he's back 17
and he's good 16
and he's off 32
and he's here 18
he's right 2452
and he's 185
and he's not 37
and he's dead 61
and he's gone 47
and he's back 17
and he's good 16
and he's off 32
and he's here 18
he's right 2452
he's right behind me 20
he's right outside 22
he's right over there 72
he's right about that 26
he's right there 145
he's right behind you 25
he's right here 197
right 138679
right now 7642
rights 33
he's right outside 22
he's right over there 72
he's right about that 26
he's right there 145
he's right behind you 25
he's right here 197
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239