English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ R ] / Right back at you

Right back at you traduction Turc

525 traduction parallèle
Thanks, Lucky, right back at you.
Sag ol, Lucky, aynen.
Right back at you.
Bence de öyle.
- Right back at you, Miss Frost.
- Size katılıyorum, Bayan Frost.
- Right back at you.
- Tam arkandayım
You do that, Nick, and I'll come right back at you.
Bunu yaparsan, seni tepelerim Nick.
So here it comes right back at you.
İşte şimdi bu cinayetler sana geri dönüyor.
Right back at you.
Soru sana döndü.
Right back at you.
Aynen iade.
Right back at you.
Kötü söz sahibinindir.
Right back at you, babe.
Seni sonra görürüm, bebek.
Here's one right back at you.
Bir tane de sana.
Right back at you.
Yakandayım.
Well, right back at you.
Peki, sana göre öyle.
- Right back at you, Son.
- Biz de seni, evlat.
Right back at you!
Senin için geri döndüm!
RIGHT BACK AT YOU, ROBERTA.
Sana döneceğim Roberta.
Right back at you.
Aynen iade ederim.
Then take any turnings to the right that'll bring you... out at the back of Northumberland Streetpost office.
Siz sağa döneceksiniz, postanenin arkasına.
Mark, right after you left me at the station I wanted to go straight back to New York.
Mark, beni istasyonda bıraktıktan hemen sonra dosdoğru New York'a geri dönmek istedim.
You're tossing it right back into the ocean after him!
Onun ardından okyanusa fırlatıp atıyorsun!
You're right. We'll go out the back door one at a time, so they won't have a bunch to shoot at.
Arka kapıdan çıkalım birer birer böylece hepimize birden ateş edemezler.
Back in Paris a year ago, if you'd gone... around the right corner at the right time... you and Isabelle might have bumped into each other accidentally.
Bir yıl önce Paris'te... doğru zamanda doğru yerde olsaydın... Isabelle'e rastlayabilirdin.
- And when they... brought his body back to our barge... Ma comes up and looks at him, and she looks - she looks - she looks at me, and you know what she says, looking right at me?
Cesedini kayığa geri getirdiklerinde... annem geldi ve ona baktı... sonra bana baktı ve ne dedi biliyor musun?
The things I said to you back at the chateau, I had no right to say them.
Şatoda sana söylediklerimde haksızdım.
You're right, she's looking at me. Two Germans at the back.
Haklısın, bana bakıyor.
I mean, making that telephone call right after you told the girl back at the house you didn't have time to talk to anybody.
Kimseyle konuşmak için zamanınız olmadığını söyledikten sonra telefon etmenize şaşırdım.
All right, the launch will be back to pick you up at 8 : 20 sharp.
Tamam, tekne tam 8 : 20'de sizi almaya gelecek. Herkes hazır olsun.
You'll feel right at home there, eh, but you can come back and visit Madame Rosa from time to time.
Orada kendini evinde gibi hissedeceksin, ama ara sıra gelip Madam Rosa'yı ziyaret edebilirsin.
Young man, you sit right back at this table and eat your dinner, or I'm gonna have to have a real serious talk with you.
Bana bak delikanlı, masana oturuyorsun ve yemeğini yiyorsun yoksa seninle ciddi bir konuşma yapmak zorunda kalacağım.
What you've got to do is cut the hamstring on the back of his leg right at the bottom.
Bütün yapman gereken, bacağının arkasındaki kası kesmek... tam kökünden.
If we had known that you planned to move the boat on railway tracks I could have told you to leave the tracks right there back at your Amazon station.
Gemiyi raylar üzerinde sürmeyi planladığını bilseydim rayları oracıkta, Amazon'daki istasyonunda bırakıp bu işten vazgeçmeni söylerdim.
Why don't you look at a menu and I'll be right back?
Menü kartına bakın. Tekrar geleceğim.
Don't look at me, lay back. I gotta talk to you, all right?
Seninle konuşmalıyım.
Right back at you.
Aynen geri iade ediyorum.
Then you must go right back to bed for at least two days.
En azından iki gün y.atağından çıkmamalısın. lnga!
All right. I'll pick you up at five, we'll ride back together.
Tamam, seni saat beşte alırım beraber döneriz.
Okay, uh, let's see, the plan is that I meet you back here at closing time, right?
Pekala. Seninle kapanış saatinde burada buluşuyoruz, değil mi?
Serber needs you back at the lab right now.
- Serber'in sana laboratuarda ihtiyacı var.
My people, I let them go at this thing on their own, your brother, he'd be in so many fuckin'pieces right now, you couldn't put him back together again even if you had directions.
Benim adamlarım... Ben bu işte onlara güvendim. Senin kardeşin ne yaptı?
The chair was delivered to your room at the Bird of Paradise Motel 40 minutes before you arrived by Bay City Linen, right out of the back of one of Mickey's trucks.
Sandalye Cennet Kuşu Moteli'nde senin odana teslim edildi, sen Bay City Çamaşırcılık'la gelmeden 40 dakika önce, Mickey'in kamyonetlerinden birinin arkasında.
I'm not in right now to take your call at the moment, but if you'll leave your name, number and the time you called, I'll get back to you just as soon as I can.
Şu anda telefonunuzu yanıtlayamıyorum isim ve numaranızı ve aradığınız saati söylerseniz en kısa zamanda sizi geri aramaya çalışırım.
From one of the botched to all of you bungled cats out there, I love ya and right back at ya.
Ben başarısız kediden, siz ezik kedilere sevgiler görüşmek üzere.
When you come right down to it, what's the point of comin'back here at all?
İşin özüne baktığında, buraya geri gelmenin ne anlamı var ki?
You stare at him and he just stares right back.
Sen ona bakınca o da sana bakar.
You pick it up, pull, and throw it right back at him! All right!
Tutup, pimi çekip geriye atarım!
Yes, well, just get it right... or you'll all be back doing Come Blow Your Horn at the Westport Dinner Theater.
O zaman doğru düzgün oynayın ya da Westport Restonranındaki "Boynuzunla Uçur Beni" şovuna geri dönersiniz.
I mean, at least you made it back alive, right?
Yani,... en azından hayatta kalmayı başardın, değil mi?
Right back at you.
Sen de öyle.
You came at the right time, I just got back from a trip.
Tam zamanında geldiniz, ben de yolculuktan şimdi döndüm.
All right, well, I'll just take these IOUs and the pink slip, and you can cash me out and I'll see you back at the base.
Pekala, ben sadece şu IOUsları alacağım ve pembe slipleri, ve siz bana dışarıda nakit ödeyebilirsiniz ve ben sizi üs de tekrar görürüm.
All right, you wanna lie back so I can look at that?
Pekala, uzanın ki yaranızı muayene edebileyim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]