And so do we traduction Turc
2,365 traduction parallèle
So, as the only rational and emotionless person here, I'm gonna tell you guys what we need to do.
Buradaki tek mantıklı ve duygusuz kişi olarak size ne yapmamız gerektiğini söylüyorum.
That's 42 miles, so we're gonna be 10 miles short, and you all aren't gonna do any better.
Toplam 60 km gider, yani 15 km eksiğim kalır siz de daha iyisini yapamazsınız.
And so once more, we pause and we pray, and we will continue to do so as each anniversary passes.
Ve bir kez daha, burada duruyor dua ediyoruz, ve her yıldönümü geldiğinde yapmaya devam edeceğiz.
Yep. Listen, Mum, I'm actually at work and, I'm about to go into a meeting, so could we do this later? Yep.
Evet, evet.
So, in addition to Halloween night and making everything look inviting, which I get, do you guys have any other suggestions for what we might do to the house to make it sell faster?
Cadılar Bayramı gecesi ve her şeyi cezbedici yapmak haricinde evi daha çabuk satmamızı sağlayacak tavsiyeleriniz var mı?
All right, you obviously have no self-control, so we've got to go back and do this again.
Şimdi geri dönüp aynı tantanayı baştan yaşayacağız.
Do we both pee in a fountain or touch a magic skull and then swap lives, so now you get the nice house and the hot wife and I gotta sleep on an air mattress and iron my clothes with a toaster?
İkimiz de bir çeşmeye mi işedik ya da sihirli bir kafa tasına mı değdik de hayatlarımızı değiştirdik ve sen güzel evi, seksi eşi alırken ben de bir hava yatağında yatıp kıyafetlerimi tost makinesiyle ütülüyorum?
And we're gonna get all this stuff done, get a sound check in, so you can get some rest before you got to do your thing tomorrow.
Ve biz bütün bu işleri halledicez, bir ses denemesi alalım, ve sen eve gidip yarınki şeye kadar biraz dinlen.
I do not know why we're messing around so much, me and all this tribes.
Kabilelerle falan neden bu kadar vakit kaybediyoruz anlamıyorum.
He's got a burst fracture of C-6 so we need to do discectomies above and below.
C-6'da patlama kırığı meydana gelmiş. O yüzden alttan ve üstten disektomi yapmamız gerek.
So I know we're gonna fix this and all, but do you think they're gonna bring Ellie in for questioning?
Her şeyi düzelteceğimizi biliyorum ama sence sorgulamak için Ellie'yi alırlar mı?
I stole your phone and came to your office on the chance that you might come looking for it uh, so we could... Do it on your desk.
Telefonunu ben çaldım ve onu aramaya belki ofise gelirsin ve biz de masada seks yaparız diye plan yaptım.
Identifying the middleman is the only way we're gonna be able to find Tanya and Connor, so what do we know?
Tanya ve Connor'a ulaşmamız için tek yol o aracı adamı bulmak. - Ne biliyoruz?
What we need to do is a get a science team on this right away so that we can observe these animals and draw up an interaction protocol so people know how to behave around them.
Derhal bir bilim ekibi oluşturmamız gerekiyor, böylece bu hayvanları gözlemleyip etkileşim protokolü yaratabiliriz. Bu sayede de insanlar onlar etraftayken nasıl hareket edeceğini bilir.
So we want the surgery and we want you to do it.
Kızım ameliyat olmak istiyor ve bunu sizin yapmanızı istiyoruz.
So, instead, what we do is, we come to work, we put on a happy face, and we sue the big guys for just enough money for some cake before the unfiltered rays of the sun fry us like chalupas,
Biz de bunun yerine işe gelip mutlu numarası yapıyoruz. Pasta parası için kodaman şirketlere dava açıyoruz. Ta ki güneşin filtrelenmemiş ışınları bizi tavuk gibi pişirmeden ciğerlerimiz tuzlu suyla dolmadan ve hepimiz gebermeden!
And, uh, just so we get off on the right foot, I want you to know that I am gonna do my share.
Bu yüzden iyi bir başlangıç olarak üzerime düşeni yapacağımı bilmenizi isterim.
So Kamala, where do we keep all our tanks and planes and stuff?
Kamala, tanklarınız, uçaklarınız falan nerede?
- We do a lot of hospital and corporate stuff, so... - Oh.
Bir sürü hastane ve kurumsal iş yapıyoruz o yüzden...
It's, uh, it's something that we need to get in my car and go to, so let's do that.
Arabama atlayıp, gidip görmemiz gereken bir şey, hadi gidelim. - Pekâlâ.
You... you're so articulating something we all, and I mean everyone in this hall, something we all agree on. Even though we may not comprehend all of it. I think I'm right in saying we do feel it.
Sen bizim, yani bu salonda bulunan herkesin üzerinde anlaştığı bir şeyi o kadar iyi ifade ettin ki tamamını kavrayamamış olsak bile sanırım "Anlıyoruz" deme hakkını kendimde görüyorum.
The point of the dinosaurs is, no matter what we do, an asteroid's gonna wipe us out, so we should party hard and wreck the place!
Dinozorların meselesi, ne yaparsak yapalım, bir göktaşı dünyaya çarparak bizi silip süpürecek, yani sıkı bir parti yapıp ortalığı dağıtalım!
And I want to apologize, Mrs. Burke, for asking you and your son to come down here so soon after a tragedy like this, but we do have some formal questions for you.
Bayan Burke, böyle bir faciadan hemen sonra, sizden ve oğlunuzdan buraya gelmenizi istediğim için özür dilemek istiyorum. Ama size bir kaç resmi sorumuz olacak.
So what we need to be able to do is get better understanding of our Solar System, and keep an eye on the sky, because it may be crucial for our survival.
Yapabileceğimiz şey Güneş Sistemimizi daha iyi anlamak ve gökyüzünü sürekli incelemektir. Çünkü hayatta kalabilmek için bu çok önemli olabilir.
So, all you have to do is find one of your loyal fans whose house we can trash and friends you can exploit.
Yani, tek yapman gereken evini kullanabileceğimiz ve ev sahibinin arkadaşlarından faydalanabileceğin sadık bir hayranını bulman.
I don't want to do the play without you, so tomorrow we're marching down there and demanding that they find a place for you, too.
Bu oyunda sensiz yer almak istemiyorum, Bu yüzden yarın oraya gidiyoruz.. ve sana da bir yer bulmalarını talep ediyoruz.
You know the avatar that we're going to get to do all of our work for us, so I can go sailing, and-and Dee can tell her stupid jokes, and Dennis can pour more acid on his face.
Biliyorsun, avatar. Bizim yerimize geçip işlerimizi yapacak olanlar. Böylelikle ben denize açılabilirim, Dee aptal şakalarını yapabilir, ve Dennis suratına daha fazla asit dökebilir.
Okay, so the museum says to expect crowds and, you know, delays in lines, so what we should do is We should get there early.
Tamam, müzenin çok kalabalık olacağı söyleniyor ve, bilirsin, kuyrukta gecikmeler falan, bu yüzden yapmamız gereken, erken orada olmalıyız.
But I can't promise I'll be patient, and should we find Joe White before you do, we may not be so polite.
Sabırlı olacağıma söz veremiyorum. Sizden önce Joe White'ı bulursak pek kibar davranmayabiliriz.
We certainly hope so, and we're gonna do everything we can to find out.
Öyle umuyoruz onu bulmak için her şeyi yapacağız.
It's wonderful to have a young man in my life at this stage, that likes to go places and do things, so we dance together every Thursday and we had this wonderful trip to Spokane, and the Tetons and Yellowstone.
Bu zamanlarda hayatımda bir yerlere gitmeyi ve bir şeyler yapmayı seven genç bir adamın olması muhteşem. Her perşembe birlikte dans ediyoruz. Spokane, Tetons ve Yellowstone'a mükemmel bir seyahat yaptık.
I brought it up with my sergeant, and he agreed with me that we still don't have enough to charge this guy, so there's not a lot more we can do at this point.
Komiserimle birlikte buraya getirdik ve o da benimle hemfikir. Adamı suçlamak için hala yeterince kanıtımız yok yani bu noktada yapabileceğimiz pek bir şey yok.
So... we do the dive, we're swimming back out, and suddenly there's a vehicle blocking the entrance.
Sonra daldık ve geri çıktık. Bir baktık girişi kapatan bir araç var.
So take your medication, and if you do fine, we'll reduce them.
İyiye gidersen dozu azaltırız.
But the doctor told us that we shouldn't do anything, that we should just let him stay on the concert tour, that he was so strong and powerful, that one day he was gonna walk out on stage and he was gonna fall dead.
Doktor bize yapılacak bir şey olmadığını söyledi. Konserlerine devam etmesine izin vermeliydik. Hala gücü vardı ama bir gün sahneye çıkıp devrilecekti.
We're here talking about a serious infection and all we're trying to do is determine how far it's spread so that we know how much we have to cut to save the patient.
Biz burada ciddi bir enfeksiyonu konuşuyoruz ve tek yapmaya çalıştığımız şey ne kadar yayıldığını tespit etmek böylece hastayı kurtarmak için ne kadarını keseceğimizi bileceğiz.
Well, look, we're going to be here all week, and we have a lot of work to do, so we need to get in there tonight and get things started, okay?
Dinle, hafta boyunca buradayız ve yapacak çok işimiz var, o yüzden içeri girip işimize başlamalıyız, tamam mı?
And we were very concerned about him getting out there with a whole pack of money and creating a giant heat-score with these bags of coke and hookers, so there was a concern about giving him anything, giving him something, giving him a million bucks, what do we do?
Ve ona tüm parasını verip kokainleri ve orospularıyla birlikte atmayı düşünüyorduk. Ona gitmesi için ne verebilirdik? Bir milyon dolar veya başka bir şey.
So when do we get the jet packs and aquatic cobras?
Sırt jetini ve su kobralarını ne zaman göreceğiz?
And what would Charlie do now that we're so close to answering the most meaningful questions ever asked by mankind?
İnsanoğlu tarafından bugüne kadar sorulmuş en anlamlı soruların cevabına bu kadar yaklaşmışken Charlie olsa ne yapardı?
And why should we do anything Ivan? So put Cisserus us in work.
Niye Ivan'a zarar veriyoruz ki
So, if I actually find her and she is alive, how do we get off the ship?
Onu gerçekten bulursam ve o da hayatta olursa oradan nasıl çıkacağız?
So what we're going to do... is have you sign a request for protective custody... and put you in the segregated wing.
O yüzden bu koruma maksatlı gözaltına alınma talebine yönelik formu imzalayıp kendini özel kısma aldıracaksın.
Okay, so then what we can do is, I can pick you up from City Hall And then take you to the thrift store to get your stuff back.
Tamam, o zaman yapacağımız şey ; ben seni belediyeden alırım rehineciye bırakırım, ve eşyalarını geri alırsın.
SO I'M GONNA COME OVER THERE THIS AFTERNOON AND I'M NOT LEAVING UNTIL WE DO. SEE YOU SOON.
Bu akşamüstü sana geleceğim ve konuşana kadar da ayrılmayacağım.
I MEAN, WHY DO SOME OF US HAVE TO WORK SO HARD FOR THINGS WE BELIEVE IN AND OTHERS DON'T?
Neden bazılarımız inandıkları şeyler için çok çalışmak zorunda ama diğerleri değil?
Do the names and the order again, so we know how we're coming out. Sure, it'll be Ryan Gaul... Nope, nope, nope.
Evet, aslında, bilmiyorum.
For you guys to do what you did for me, my family, families like mine... You gave us a voice, and we're just so thankful for that
Benim için, ailem için, benimki gibi aileler için yaptığınız şey düşüncelerimize ses vermeniz oldu ve bunun için minnettarız.
You know, figuring out how to tell us and what to do. So, are we just supposed to act like we don't know?
Belki bize bişey diyemiyorlar
I've never asked you for owt before, but you asked me if we needed an in and, well, we do now, so, I don't know, just come and see me at the stall
Daha önce senden bir şey istememiştim, ama'ihtiyacın olursa gel'dedin ve şimdi ihtiyacım var. Şey, ne bileyim, gel beni bul. Dükkandayım ben.
We don't pass it to our children in the bloodstream, we have to fight for it and protect it, and then hand it to them so that they shall do the same.
Çocuklarımıza biz kan bağıyla geçiriyoruz bunun için savaşıp korumalıyız sonrasında onlar da aynını yapacak
and so it begins 55
and so 1582
and soul 16
and so are you 214
and so on and so forth 34
and something else 47
and so are we 42
and so have you 26
and somehow 99
and so do you 187
and so 1582
and soul 16
and so are you 214
and so on and so forth 34
and something else 47
and so are we 42
and so have you 26
and somehow 99
and so do you 187
and so on and so on 22
and so was i 23
and so will i 38
and so were you 23
and so it was 18
and so should you 49
and so i 33
and so far 102
and so on 257
and sometimes 297
and so was i 23
and so will i 38
and so were you 23
and so it was 18
and so should you 49
and so i 33
and so far 102
and so on 257
and sometimes 297
and so do i 174
and so did i 52
and soon 235
and so am i 177
and so did you 29
and so it is 20
and so is she 17
and sooner or later 54
and so what 55
and so i did 24
and so did i 52
and soon 235
and so am i 177
and so did you 29
and so it is 20
and so is she 17
and sooner or later 54
and so what 55
and so i did 24