English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / And so have you

And so have you traduction Turc

8,040 traduction parallèle
That's why you have to laugh, so that when you die and go to wherever and God says, " How'd you like that cancer I gave you, sinner?
İşte bu yüzden gülmelisiniz,... böylece öldüğünüzde, her nereye giderseniz artık Tanrı, "Kanser olmak hoşuna gitti mi, günahkâr?"...
So you and me, whatever feelings we have, um... for each other, it's, uh it's destabilizing.
Yani sen ve ben birbirimize karşı hislerimiz ne olursa olsun denge bozucu etkisi var. Anlatabildim mi?
Two of last year's leavers have kindly agreed to come back and tell you all a little bit about what life's like out there, so please welcome Katie Springer and Daniel Smith.
Geçen yılın mezunlarından iki tanesi teklifimizi kabul etti ve dışarıdaki hayat hakkında sizinle konuşmaya geldi. Lütfen Katie Springer ve Daniel Smith'e hoşgeldin deyin.
So what I want to say to those of you who have an offer, or are just daunted by what's out there, beyond those gates..... is be strong..... and go for it.
Aranızdan teklif alanlara ve dışarıda. kapıların ardında olanlardan korkanlara....... söylemek istediğim şey..... güçlü olun..... ve yapın.
Well, you'll have more time to yell at me that way, and I won't get kicked out so quickly.
Kapatırsan bana bağırmak için daha çok vaktin olur ben de hemen kapı dışarı edilmem.
And you won't have to wait long, so he lies upstairs in the shadow of death, and does what you tell him.
Çok beklemenize de gerek yok o da ölümün gölgesinde yukarıda yatıp, söylediklerinizi yapıyor.
So, if all that mean stuff was for real and you didn't have a good relationship with your sister, that'd be a deal breaker for me. Duh.
Yani bu yaptıkların gerçekse ve kardeşinle iyi geçinemiyorsan ilişkimiz sona erer.
A lot of our users aren't even gamers and it requires very little manpower, so I have to be honest with you,
Kullanıcılarımızın çoğu oyuncu bile değil. Ayrıca çok az personel gerektiriyor. Sana karşı dürüst olacağım.
All right, fine, you can have my badge and gun, but we're doing it in your office so I can slam them down on your desk and yell out, "The system stinks!"
Rozetimi ve silahımı verebilirim ama bunu senin ofisinde yapacağız böylece onları masaya fırlatıp sistem çok yozlaşmış diye bağırabileyim.
Pam Hodges was murdered, and so was Daniel Santos, and the only person that they have in common is you.
Pam Hodges ve Daniel Santos öldürüldü ve onların tek ortak noktası sizsiniz.
Look, you clearly have a significant bug up your ass about this, Walt, but I can't let you disturb a citizen based on this thin evidence, particularly since you've played so fast and loose with protocol.
Bak, belli ki bu konuda ciddi şekilde titizleniyorsun, Walt, ama böyle bir delile dayanarak bir vatandaşı rahatsız etmene izin vermemem. özellike de kuralları acele ve gevşek işlettiğin için.
No, but Beard McBoggeyes over there will and he'll install a nitrous tank, so you don't have to drive around town like a giant pussy.
Hayır ama şuradaki böcek gözlü sakallı tamir eder. Bir de nitro ekler böylece şehirde koca bir kedi gibi dolanmazsın.
and I realize now that I should have invited you to the family reunion, so I'm sorry.
Ve şimdi fark ediyorum ki seni aile buluşmasına davet etmeliydim bu yüzden üzgünüm.
I just figured if you wanted it brought up, you'd bring it up, and now you have, so...
Konunun acılmasını istesen senin acacagını dusundum ve simdi actın, yani...
I told you I'd never let anything happen to you, and I wont ever, so you don't ever have to feel scared like that again.
Sana asla bir sey olmasına izin vermeyecegimi soyledim. hicbir zaman da vermeyecegim, yani bir daha o sekilde korkmana gerek yok.
You and Gary have been so good to us.
Gary ve Sen bana karşı hep iyiydiniz.
If we get caught, so I killed two and you have not done anything.
Yakalanırsak, ben iki kişinin ölümünden sorumluyken sen birşey yapmamış sayılırsın.
And so even though I'll always have a special place for you
Kalbimde senin için her zaman özel bir yer olacak olsa bile...
Well, I have this inscription now, and so if we find him, I'll let you know.
Yazılı ifade tamam bulursak haber veririm.
- Okay, Felix, I think you're overreacting, and I don't have my instruments, so...
- Peki, Felix, bence biraz abartıyorsun ve muayene için aletlerim yanımda değil, yani...
And henry didn't have that kind of cash, So you made a different agreement For suyin's release.
Henry'nin de böyle bir parası olmadığı için Suyin'in özgürlüğü için daha farklı bir anlaşma yaptınız.
Okay, I am on a 10-minute break, and I can't let anyone see me, so I just wanted to let you know that I appreciate the offer and it is very kind, but I have to stay loyal to Spudsy's.
Pekala, 10 dakikalığına ara verdim ve kimsenin beni görmemesi lazım. Bilmenizi istiyorum ki teklifiniz için teşekkür ederim çok naziksiniz ama Spudsy'e sadık kalmak zorundayım.
Well, I have a budget meeting, a heart transplant, and a high-security flying in from Kingston any minute, so yes, you could say that.
Bütçe toplantısına ve kalp nakline katılacağım. Kingston yüksek güvenlik vakası yolluyor. Yani evet, yoğun bir gün diyebiliriz.
Like, we live together, so you don't have to call me, and once you're off at brainy school, surrounded by a bunch of brainy brains...
Birlikte yaşadığımız için beni aramana gerek yoktu sonuçta. Ama o zekiler okuluna gidince ve etrafını süper zekâlar sarınca arkadaş kalacak mıyız?
And so you work your whole life for something, for a cause, and in the end what do you have to show for it?
Hayatın boyunca bir amaç uğruna çalışıyorsun ve sonunda eline ne geçiyor?
Well, you have Spears'username and password, so you should be able to sign in using any networked computer.
Spears'ın kullanıcı adını ve şifresini biliyorsun. Şirket ağına bağlı olan her bilgisayarda çalışması gerekir.
Over 12 hours, have another resident sub in to replace you so you can recharge, rest, and return.
12 saati geçince yerine başka bir asistan geçecek. Böylece dinlenip geri gelebilirsin.
We just have to provide HPD with an alibi, so, were you with anybody last night between the hours of 8 : 00 and 10 : 00 p.m.?
Polise tanık göstermeliyiz, bu nedenle... Dün gece akşam 8 ila 10 arası yanında biri var mıydı?
Anyway, Maude and I thought you'd like to hang out with adults and have some mature conversatiaroonies, so we'd like to take you to brunch.
Her neyse, Maude'la düşündük ki yetişkinlerle takılmak ve bazı konularda muhabbet etmek sizin için de güzel olacaktır. O yüzden sizi kahvaltıya davet etmek istiyoruz.
And I get that you never wanted to take any authentic interest in me or my needs, but I have worked so hard over the past few years to get you to notice how much I despise you.
Beni ya da özel ihtiyaçlarımı hiçbir zaman anlamadığını da biliyorum ama senden ne kadar nefret ettiğimi fark etmen için birkaç yıldır çaba gösterdim.
And when I get back, I'll have so much money, I'll never have to leave you ever again.
Geri döndüğümde ise o kadar fazla param olacak ki seni bir daha asla terk etmek zorunda kalmayacağım.
Yes, but then, one day, the phone goes quiet, and all you have left is the work that you worked so hard on.
Öyleydi ama bir gün telefonlar kesiliverdi. Artık işi yürütmek için çok çaba harcamak zorundayım.
So, I, you know, I mean, really at that point, it's just another little piece that you have to kind of plug in the back and, um, and go forward.
Yani bu, o aşamada zihninizin arkasına atıp... devam edeceğiniz küçük bir detaydı sadece.
You must have called him and told him to perform so we wouldn't have to.
Onu arayıp sahneye çıkmasını söylemiş olmalısın ki bizim çıkmamıza gerek kalmasın.
Oh, you mean the part where I go up to a random guy and hit on him, and then he looks at me like I have six heads, so I go back to the stool to wait for you, but you're already gone because you took a stranger home for " shot and score :
Yabancının birine gidip ona asılınca altı kafam varmış gibi bana bakmasını, sonra sandalyede seni beklediğimi ama yabancı birini eve attığın için gelmeyip "Evde shot at ve sarkıntılık yap" oynadığından mı bahsediyorsun?
So, look, I know what you have to do, and I will just make it easy on you.
Ne yapman gerektiğini biliyorum bu yüzden sana fazla zorluk çıkarmayacağım.
How have you fucking lived with this for so long, and not said anything?
Hiçbir şey söylemeden bu kadar zaman bununla nasıl yaşadınız?
So, I'll tell you what, if I want to take something to get remotely rid of all this shit I have got on my back, then just be a mate and let me do it cos that's what I'd do for you cos I know what you're doing.
Bak sana ne diyeceğim, tüm bu pislikten kurtulmak için bir şeyler almak istersem arkam sağlam, yani dostum olun ve bana izin verin çünkü ben sizin için bunu yapardım çünkü ne yaptığını biliyorum.
All right, so you still have your standard throttle, yaw and elevator function.
Tamam, standart gaz, sapma ve yükselme fonksiyonları var.
So, uh did you and Samateur hour really think I wouldn't have a backup plan?
Sen ve Salak Sam bir planım olmadığını mı düşündünüz?
So, yeah, you have the accent and the suit and the snark... but at the end of it, you are a monster.
Evet aksanın, elbisen, çekiciliğin var ama sonunda sen bir yaratıksın.
I'm the one who told you to go and never come back so for me to be responsible for your return you must know I don't have a comparable option.
Sana git ve bir daha gelme diyen bendim ve geri dönüşünün sorumlusu olanın da ben olduğumu düşünürsek başka şansımın olmadığını bilmelisin.
You know those very happy, cheerful people who have everything and when the fact that they have everything comes up, they act very humble, and they say, "I'm just so blessed."
Mutlu, neşeli, her şeye sahip olan insanlar vardır ya? İstedikleri her şeye sahip olduklarından bahsedildiği zaman alçakgönüllü bir şekilde "Tanrı'nın sevgili kuluyum galiba" derler.
You have the audacity to walk in here and ask me to give him my child's body, my child's blood, so he can live?
Buraya gelmeye ve yaşaması için ona oğlumun vücudunu, kanını vermemi söylemeye nasıl cüret edersiniz?
I have one solution to this, and it's you, so you're gonna walk over to that bar, and you're gonna give the performance of your lifetime, or you can kiss your desiccated vampire family good-bye.
... benimle o bara geleceksin hayatının performansını sergileyeceksin yoksa kurumuş vampir ailene elveda dersin.
I understand you have reached agreement. Your Majesty, I would like to inform the king that the government going back at full strength and wants to continue. So.
- Bir karara varabildiniz mi?
You'll have none, so long as you give Olympus's favorite son and his companion a lift.
Sokmam. Tabi Olimpos'un en sevdiği oğlu ve dostunu aşağı taşırsan.
And so, you have absolutely no idea how the body got there?
Cesedin oraya nasıl girdiğine dair hiçbir fikriniz yok yani.
No, it's so you can have her here and see and feel her belly grow.
Hayır, bu sayede onu görebiliyor ve karnının büyümesini izleyebiliyorsun.
A-and your dad and I have been so impressed how you've been holding it together.
Baban ve ben bunu kaldırabildiğin için çok etkileniyorduk.
My mom was talking to your mom, and she said you didn't have a date, so I rescheduled a test and bailed on the intramural flag football championship and drove straight down here from Notre Dame'cause I was not about to let Sue Heck
Annem annenle konuşmuş ve partnerin olmadığını öğrenmiş ben de bir sınavımı erteledim okul futbol turnuvasına katılmadım ve Notre Dame'dan buraya geldim. Çünkü Sue Heck'in son sınıf balosuna gitmemesine izin vermem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]