English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / Any more

Any more traduction Turc

25,975 traduction parallèle
I couldn't foresee what happened to that poor girl any more than you.
O zavallı kıza ne olacağını senden daha iyi öngöremezdim.
It doesn't matter what they get me, I'm... I-I can't make any more progress.
Bana ne getirirlerse getirsinler artık daha ileri götüremem.
That's when he started popping off on how I raped him, after I didn't want to give him any more.
Artık onunla bir şey yapmak istemeyince o zaman ona nasıl tecavüz ettiğimi haykırmaya başladı.
We don't have any more money.
Daha fazla paramız kalmadı.
Bet that recording hasn't changed any more than your clothes have.
İddiaya girerim, ses kaydı elbiselerin gibi değişmemiştir.
I'm not answering any more questions without a lawyer.
Bir avukat olmadan başka soruya cevap vermeyeceğim.
Look, I don't like working with her any more than you do.
Bak, ben de en az senin kadar onunla çalışmak istemiyorum artık.
I don't like working with her any more than you do.
Ben de onunla çalışmayı sevmiyorum.
You think I want to be here any more than you want it?
Burada olmaya can mı attığımı sanıyorsun?
Not any more than before, though.
Ama eskisinden daha çok değil.
I don't talk like that any more.
Artık böyle konuşmuyorum.
No one says blud any more cuz, like...
Artık kimse birader kelimesini kullanmıyor...
So Marshall won't be joining us any more.
Marshall artık uğramaz buralara.
Friends or not, you will not be getting any more chances from me, do you understand?
Arkadaşın bile olsam başka tölerans yok. Anladın mı
I'm not answering any more questions until somebody tells me where I am.
Daha fazla cevap vermeyeceğim. Nerede olduğumu biri bana anlatmadan olmaz.
MCC has given us all this stuff, it's not as if we deserve it any more than anybody else out there.
Yönetimin bize bunları vermesi dışarıdaki herhangi birinden daha çok hak ediyoruz demek değil ki.
Have you given any more thought to what we discussed? - Yes.
- Konuştuklarımızı düşündün mü?
She didn't... two weeks in, Ronnie pulls a 180, says he's guilty and refused any more help.
Bırakmamış. 2 hafta sonra Ronnie fikrini değiştirmiş suçlu olduğunu söyleyip daha fazla yardım istememiş.
And did she say anything about any more of the Ahmadis coming to the States?
Ahmadilerin buraya gelişiyle ilgili bir şey söyledi mi?
Please, don't break any more windows.
- Lütfen başka penceremi kırmayın.
Alex Parrish isn't any more a terrorist than you or me.
Alex Parrish, senden benden daha fazla terörist değil.
This case cannot afford to have you pour any more doubt into people's ears.
Bu dava daha fazla senden gelen şüpheyi kaldıramaz.
Well, there are scraps. There'll always be scraps but... no. The game's not worth the candle any more.
Ufak parçalar var ki hep olacak ama hayır artık zaman ayırdığımıza değmez.
Yes, well, it turns out that some of the dig crews are refusing to work for an Englishman any more.
Anlaşıldığı üzere kazı ekiplerinden bazıları artık İngilizler için çalışmayı reddediyor.
I just... ever since I got here, nobody seems that friendly any more.
Buraya geldiğimden beri artık kimse dost gibi görünmüyor.
He's not living in his tomb any more.
Artık mezarında yaşamıyor.
It's not safe here any more.
Bu ülke artık güvenli değil.
It can't be done any more.
Artık kazı yapılamaz.
- Any more police or anything like that?
Başka polis geldi mi? Neden bahsediyorsun?
Before we do any more fighting, I think there's a certain bridge that needs our attention.
Daha fazla kavga olayına girmeden önce, ilgilenmemiz gereken bir köprü var.
You don't want to exacerbate the separation any more.
Ayrılmanın daha da şiddetlenmesine yol açman iyi olmaz.
Come on, man, just... don't make this any more humiliating than it has to be, all right?
Hadi, adamım. Şu utanç verici anı daha fazla uzatma.
Don't make me say any more.
Daha fazlasını söyletme bana.
It's gonna hurt like hell, but we can't spare any more analgesic.
Çok fena acıyacak ama daha fazla ağrı kesici harcayamayız.
I don't know any more about this place than you do.
Ben de burayla ilgili senin bildiğinden fazla bir şey bilmiyorum.
Don't send Nick on any more errands.
- Bir daha Nick'i ayak işlerine gönderme.
He doesn't want to be here any more than we do.
O da bizim gibi burada kalmak istemiyor.
And so, Gavin doesn't want to see any more negative mentions of Nucleus on Hooli-Search.
Gavin, Nucleus'tan kötü bahseden hiçbir şeyi artık Hooli-Arama'da görmek istemiyor.
I don't like it any more than you do.
- Ben de eğlenmiyorum.
Go away! Hey! Just checking to see if you needed any more refreshments for the conference room.
Konferans salonunuz için ekstra içecek ihtiyacınız var mı diye bakayım dedim.
I'm not gonna spill any more beans.
- Başka laf alamazsınız. - Peki.
We all know what everyone was thinking, we don't need to ask any more questions or do any wondering about mysteries.
Herkesin ne düşündüğünü bildiğimize göre soru sormaya veya sır aramaya gerek yok.
So then we don't need any more funding?
Daha fazla bağışa ihtiyacımız yok mu yani?
And with this new innovation, we won't have to wait any more.
Yeni gelişmeler sonucunda beklemek zorunda kalmayacağız.
If I drink any more coffee, I will jump out of my skin.
Biraz daha kahve içersem derimden fırlayacağım.
This could not get any more uncomfortable.
Bu daha rahatsız edici olamaz...
- Any more survivors?
- Başka kurtulan var mı?
In the meantime, we're gonna run some more tests, see if there's any other trauma from the accident.
Biz de bu arada kazadan dolayı başka travman var mı diye birkaç test yapacağız.
And I don't have any metrics to back it up, but I honestly believe that the platform that Richard wants to build will be far more lucrative in the long term than any box.
Destek çıkmak için hiçbir sebebim yok ama Richard'ın kurmak istediği platformun uzun vadede bütün kutulardan daha kârlı olacağına inanıyorum.
And the fact that it probably won't make any difference makes it all the more meaningful.
Muhtemelen bir halta yaramayacak olması da durumu daha da manidar yapıyor.
Any more bad word of mouth and we will be royally fucked.
İki CEO kovduk, merkezimize bir kutuyu aldık ve onu bırakıp geri döndük. Hakkımızda daha fazla söylenti olursa tam anlamıyla boku yeriz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]