English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ M ] / More than likely

More than likely traduction Turc

558 traduction parallèle
♪ ♪ Allison's mother loves her daughter, and that translates into her daughter's safety. And the idea that she's going out with somebody who, more than likely, would kill her, I think, is what drives her to break them up.
Allison'ın annesi kızını çok seviyor ve onu öldürmeye herkesten çok meyilli olabilecek biriyle çıkması fikri onun kızının güvenliğinden endişe duymasına ve onları ayırmaya çalışmasına yol açıyor.
I'll more than likely own this whole shebang before the night's over.
Gecenin sonunda bütün herşeyin sahibi olacağım gibi görünüyor.
- Maybe? More than likely.
Kesin ordadır!
They was more than likely right.
Aslında haklıydılar da.
If you told the truth, it would be more than likely that he owed you.
Gerçeği söylemiş olsaydınız, onun size borcu olması çok daha olası olurdu.
Leo, when we get you out of here... I'll be goin'to New York, more than likely.
Leo, seni buradan çıkardığımızda büyük ihtimalle New York'a gidiyor olacağım.
By this time he'll more than likely work himself to death for somebody else and then have to take up a collection to bury him.
Ama, bu sefer farklı bir şekilde ölmek için çalışıyor. Ama cenaze masraflarını ödemek için para toplamak gerekir.
He knew, of course, that this rather unique system of betting... Would more than likely result in a loss, but he didn't care.
Bu alışılmadık bahis yönteminin kesinlikle zarar edeceğinin farkındaydı, ama bu umurunda değildi.
Over at the hotel, more than likely.
Büyük ihtimalle otelde olmasi lazim.
An opium den, more than likely.
Bir çeşit çalışma odası galiba.
More than likely he's got a wife and six kids waiting for him.
Bana kalırsa onu bekleyen bir karısı ve altı çocuğu vardır.
It's more than likely that this man is stealing your money.
Büyük bir olasılıkla, bu adam senin paranı çalıyor.
More than likely that's Johnny Cobb and the flea that rides with him.
Büyük ihtimalle bu Jonny Cobb ve onunla birlikte at süren pireleri.
More than likely.
Büyük olasılıkla.
But more than likely, you hit with your open hand.
Ama daha fazla bir ihtimalle, ona açık elinizle tokat atarsınız.
More than likely you will, too.
Muhtemelen sen de beni gömersin.
More than likely.
Büyük ihtimalle.
Depends, I suppose, but more than likely.
Duruma bağlı ama büyük ihtimalle olur.
A grave, more than likely, if you come along with us.
Bizimle gelirseniz, muhtemelen mezara girersiniz.
Lane, they'll more than likely try and run the horses off tonight.
Lane, bu gece atlarımızı korkutup kaçırmaya kalkacaklardır.
More than likely will notify Federal police dim El Passo and this will mean the end our company.
Büyük olasılıkla, El Paso'da Federal polise çok şey anlatmışlardır. Ve bu, şirketimizin sonu demektir.
- More than likely to hold a soft hoof.
- Belli ki atın toynağı aşınmış.
More than likely...
Sanirim onlar...
African mumbo jumbo is what it is, more than likely.
Afrikaca bir mırıltı bence.
More than likely.
Mümkündür.
- It's more than likely. It's been my experience that men are least attracted to women who treat them well.
Erkekler, kendilerine iyi davranan kadınları çekici bulmazlar.
More than likely.
Her zamankinden fazla.
More than likely pay it off real soon though.
En kısa zamanda fazlası ile almayı umuyorum.
More than likely.
Muhtemelen.
More than likely, the swamps will eat off us.
Belkiden fazlası, bataklıklar bizimle karnını doyuracaklar.
General Ludlam and his daughter are more than likely to be found there.
General Ludlam ve kızı büyük ihtimalle orada.
- More than likely?
Büyük ihtimalle mi?
I'm afraid it's more than likely Garthe is suspicious of you.
Korkarım, Garthe muhtemelen, en çok senden şüpheleniyordur.
The counters on those machines are more than likely checked.
O makinelerde sayaç var. Büyük bir olasılıkla düzenli olarak kontrol ediliyorlar.
No more likely than you are to see them soldiers in their fancy pants from the fort.
Kalede asker görme ihtimali kadar az.
Or transported or hung, which is more likely than either, isn't it?
Veya başka yere giderdi. Veya asılırdı. Herhâlde öyle olurdu.
- You're likely to hear more than that.
- Daha fazlasini duyacaksin.
Well, I'm more scared than any of you, because it's me, my wife or my boy that's most likely to get shot.
Pekala, Ben hepinizden daha fazla korkuyorum, Çünkü bu benim, karım ve çocuğumun daha fazla vurulma ihitmali var.
Well, Bushrod Gentry this arm's gonna need more tending to than it's likely to get here in these woods.
Evet, Bushrod Gentry bu kolun hemen burada ağaçların arasında yapılacak tedaviden daha fazlasına ihtiyacı var.
On the 21st of July, Mrs. Ballister, in the year 1947, more likely in the morning, rather than in the afternoon, I should say, your husband will come out of the ice at the foot of the glacier.
1947 yılında, Temmuz ayının 21'inde Bayan Ballister, bence öğleden sonra olmaktan ziyade muhtemelen sabahleyin, kocanız buzul tabakasının altında buzdan dışarı çıkacaktır.
More than likely, I should say.
Niçin olmasın, öneririm.
I'm not at all sure B is more likely to be true than A.
Ancak B'nin A'dan daha doğru olduğuna da pek emin değilim.
You're more likely to succeed in pushing an oxen off its feet than to overcome my steadfastness.
Beni kandırman, koca bir öküzü ayaklarından asmandan bile daha zor artık.
I'm more likely to get him than Degreffe.
Bu vakada Degreffe'ten daha fazla başarı şansım olduğuna inanıyorum.
You're more likely to die of red tape in the Guards than a bullet.
Korumalarda bürokrasiden ölme ihtimalin bir kurşundan muhtemelen daha fazladır.
Mr. Harpagon, you must be aware that the choice of a young girl is more likely to fall upon the son than upon the father.
Senyör Harpagon, siz de kabul edersiniz ki genç bir kız babası yerine oğluna varmayı elbette tercih edecektir.
It's more than possible, Miss Carter. It's damn likely.
Bu kesinlikle olur Bayan Carter, kesinlikle.
He's more likely to get her than the other guy.
Diğerindense bu adamın kuzenini elde etmesi daha büyük olasılık.
We're more likely to believe an important local businessman than a foul-mouthed jerk.
Ağzı bozuk bir serseri yerine önemli bir yerel işadamına inanmayı tercih ederiz.
- You're more likely to know that than I.
- Sen, benden daha iyi biliyor gibisin.
More likely chewed on than shot.
Daha doğrusu vurulacak diye endişelenmeye demeliydin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]