As i do traduction Turc
14,243 traduction parallèle
Last spring, I knelt, as I do now, and altered both of our lives forever.
Suan yaptigim gibi geçen baharda da diz çökmüstüm ve ikimizin hayati tamamen degismisti.
I don't see why Charlotte shouldn't have the same chance to get caught in the rain as I do.
Neden Charlotte'ın da yağmura yakalanma şansı aynı olmasın ki?
You know as well as I do there's no way to escape.
Sen de en az benim kadar iyi biliyorsun. Buradan kaçış yok.
You know as well as I do that he wasn't gonna let you die.
Ölmene müsaade etmeyeceğini ikimiz de biliyorduk.
You know as well as I do, there's no such thing as good and evil, black and white.
Sen de biliyorsun, iyilikle kötülük, siyahla beyaz yok.
You know as well as I do, when you're scared, you go back to what you know.
Tecrübelerime göre insan korktuğunda bildiği limanlara sığınır.
Get in there. Do as I say.
Geç içeri, dediklerimi yap.
You're gonna do as I say and grab the fucking bombs and put them in the trunk. - All right. - And do as I fucking say, you understand?
Şimdi bombaları bagaja koyup gidecegiz anladın mı?
I said, "No matter what you do, you've got to get out of this as soon as you possibly can."
" Ne yap ne et, bundan bir an önce ayrıl.
But I was so intrigued with that gesture, and I suggested that we do that as Vulcans.
Ama o hareket o kadar ilgimi çekmişti ki Vulkanlar olarak onu yapmamızı önerdim.
I've been blown away going to now these conventions for a number of years, seeing what people are able, and willing, and, you know, what they commit to dress up as and do, and it's unbelievable.
Yıllardır bu festivallere gittiğimde insanların neler yapabildiğini, ne kadar istekli olduklarını, kılık değiştirip o kişi olmaya ne kadar kendilerini adadıklarını gördüğümde aklım başımdan gidiyor. Gerçekten inanılmaz.
I am so into this girl, and we're... we're... We're perfect for each other, but as long as her stupid boring boyfriend is in the picture, there... there's nothing I can do about it.
Kıza karşı çok ilgiliyim ve birbirimize mükemmel uyuyoruz ama şu aptal sıkıcı erkek arkadaşı işin içinde olduğu sürece yapacak hiçbir şeyim kalmıyor.
What do you mean by "as if in hell"? I am the hell
ne demek cehennemdeymiş gibi ben cehennemim zaten
your pain will vanish Since I can do it myself I'm sure you can do it as well
acın kayıplara karışacaktır bunu ben yapıyorsam, eminim sende yapabilirsin
As long as you don't kill the innocent I won't use it anymore Why do you refuse to believe they are monsters?
masumları öldürmediğin müddetçe artık yapmayacağım niye onların canavar olduğuna inanmayı reddettin?
And from my standpoint... as a black American, as far as I'm concerned, it's a hi-tech lynching... for uppity blacks who in any way deign to think for themselves... do for themselves... to have different ideas.
ve benim açımdan... siyahi bir Amerikalı olarak, bunu teknolojik linç olarak kabul ediyorum... farklı fikirleri olan, bir şekilde kendileri için düşünmeye tenezzül etmiş kendileri için birşeyler yapmış... Siyahi halkın mağrurluğuna karşı
I'm gonna be living nearby and we're gonna do everything that we've always done together as a family.
Yakın bir yerde yaşıyor olacağım. Ve her zaman yaptığımız şeyleri yapmaya devam edeceğiz. Aile olarak.
Just do as I say.
Sadece dediğimi yap.
- Do as I say.
- Dediğimi yap.
I owe him my career, but then the other part of me thinks that he's always going to view me as a former assistant, you know, no matter what I do.
Kariyerimi ona borçluyum ama içimden bir ses de beni her zaman eski yardımcı olarak göreceğini söylüyor bilirsin işte ne yaparsam yapayım.
I appreciate your intentions, I really do, and I am going to ensure that your book is a mammoth success, but try as you may, you can never know what it is like to be a woman.
Niyetinizi anlıyorum gerçekten anlıyorum ve kitabınızın muazzam bir başarıya ulaşacağını biliyorum ama deneyebildiğiniz kadar deneyin kadın olmak nasıl bir şey asla anlayamazsınız.
So, uh, do as I say.
Söyledigim gibi yap.
I'm sorry, it's fine, i don't really care. I probably care about this job as much as you do so.
Muhtemelen senin kadar bu işi önemsiyorumdur.
I'm falling in love with you, and I don't know what to do.
Sana aşık oluyorum ve ne yapacağımı bilmiyorum.
If I had to do it all again, I'd fuck you both over just as hard.
Yine yapmak zorunda kalsaydım ikinize de aynı derecede sert muamele ederdim.
- You bet I do! - Well, you might as well put them to use.
- Onları da kullanmak isteyebilirsin.
Do I strike you as a worrier, Quarry?
Meraklı biri gibi mi duruyorum, Quarry?
Yeah, well, I don't normally, like... do this, like, wake and bake or whatever.
Normalde bunu yapmam. Sabahın köründe dumana asılmam.
It's just a question if I do before she kills them.
Asıl sorun, rahibe onları öldürmeden bulur muyum.
Okay, so your dad had to go outta town on a business trip, so I'm gonna try to do everything myself today, which should be fine, as long as everybody does what they are supposed to do.
Pekala, babanız iş gezisi için şehir dışına gitmek zorunda kaldı bu yüzden her şeyi kendi başıma yapmaya çalışacağım. Herkes yapması gerekenleri yaptığı sürece sorun olmayacaktır.
First of all, I just wanna say this, that I think that we, as moms, do way too much stuff.
İlk olarak şunu söylemek istiyorum ki bir anne olarak, hepimizin yapacak çok fazla şeyi var.
Well, as a therapist, I'm not allowed to tell you what to do, but as a human being with two fuckin'eyes in my head, yeah, I think you should get divorced as soon as possible.
Bir terapist olarak size ne yapmanız gerektiğini söyleme iznim yok ama kafamdaki iki gözle birlikte bir insan olarak bence en kısa sürede boşanmanız gerekiyor.
Well, you know, I figured he's just as likely to do anything worth a shit as the other two, so...
Evet, düşündüm de diğer bokta ikiliden daha kayda değer şeyler yapabilecek düzeyde...
And I hope as his next in line to do the same.
Umarım ondan sonra gelecek kişi de aynı şeyi yapar.
I suggested we do his party as soon as possible.
Partiyi en kısa sürede yapmamızı önerdim.
When you're in this room, you do as I say.
Bu odaya geldiğinde, dediklerimi harfiyen yapacaksın.
And when you do interview my brother, I will need to be there... as his counsel.
Ayrıca kardeşimle görüşme yapacağınız zaman, hukuk danışmanı olarak orada olmam gerekecek.
I know we have to do something at the house, so let's make it as soon as possible and get it over with, okay?
Evde bir şey yapmamız gerektiğini biliyorum, bu yüzden onu en kısa zamanda yapalım ve artık bunları aşalım, tamam mı?
As a matter of fact, I do, man.
Aslında bakarsan var adamım.
Millions of people caught in cycles of anger and violence, and all I can do is watch, powerless, as humanity repeats the same mistakes over and over.
Milyonlarca insan öfke ve şiddet döngüsüne kapılıp gitmiş durumda. Benim tek yapabildiğim ise insanlık aynı hatayı tekrarlarken çaresiz bir şekilde izlemek.
Just as I understand what I must do now.
Şimdi yapmam gereken şeyin ne olduğunu anladığım gibi.
I know about as much as you do.
Ben de sizden fazlasını bilmiyorum.
I think it'll do them as much good as you.
Bu, size iyi gelecektir.
So the only thing I can do now... 'Cause I sure as hell can't sleep anymore... is help you find the monster who did this to us.
Daha fazla uyuyamayacağımdan eminim işte bu yüzden burdayım bunu bize yapan canavarı bulmana yardım etmek için.
I thought I'd do the study and give her the 500 bucks as a symbol of that.
Bunun simgesi olarak da o araştırmaya katılıp 500 doları ona verecektim.
Look, if you're gonna shoot me, you might as well go ahead and do it right here,'cause I'm done marching.
Bak, beni vuracaksan şuracıkta vurabilirsin çünkü benden bu kadar.
Question is, how do I reach her?
Asıl soru şu, ona nasıl ulaşacağım?
I do feel as though I should apologize for what's about to happen.
Ama biraz sonra olacaklar için özür dilemem gerekiyor sanırım.
I deliver the cannon to you, along with Vernon Masters to do with as you please.
Topu sana teslim edeceğim, istediğin yapman için Vernon Masters ile birlikte.
And they do not really see me again as long as they live I promise
yaşarken ve gerçekten tekrar beni görmüyorsun söz veriyorum
I long for the restoration of the monarchy as much as you do.
Monarşinin yeniden düzenlenmesini uzun süredir sizin kadar bekliyorum
as in 815
as if 204
as it was 32
as it is 114
as it happens 259
as it were 352
as it is in heaven 21
as i said 662
as it turns out 330
as i live and breathe 101
as if 204
as it was 32
as it is 114
as it happens 259
as it were 352
as it is in heaven 21
as i said 662
as it turns out 330
as i live and breathe 101