English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ A ] / As i told you

As i told you traduction Turc

1,569 traduction parallèle
I remember everything exactly as I told you.
Her şeyi, size daha önce anlattığım şekilde hatırlıyorum.
As I told you, in the beginning... she survived on food and water, like any young girl.
Size söyledim, en başta yiyecek ve içecekle her genç kız gibi hayatta kaldı.
As I told you before, what he needed is marriage.
Ben zaten çoktan söylemiştim evermek lazım bu oğlanı diye.
- As I told you before, nothing.
- Önceden de söylediğim gibi, hiçbir şey.
I eliminated it as I told you.
Söylediğiniz gibi yok ettim.
As I told you it's our Spring Special
Ben sana söylerken, O bizim ilkbahar spesyelimiz.
But then, as I told you, she is a very stupid duck.
Ama sonra, dediğim gibi, çok aptal bir ördek.
As I told you, I've never been to China.
Dediğim gibi, Çin'de hiç bulunmadım.
As I told you yesterday, buying sacks is just an excuse.
Yani dün de söyledim ya aslında çuval bahane.
As I told you last year, I knew Caroline professionally.
geçen yılda size söylediğim gibi, Caroline'i iş icabi tanıyordum.
As I told you before, it's going to take time.
Daha önce de söylediğim gibi, zaman alacak.
As I told you before, my goal is not winning a Gold but to graduate.
Sana önceden de söylemiştim hedefim altın kazanmak değil, mezun olmak.
I told you no at Applebee's, no at Malcolm's house, and no all the way home as you jogged alongside my car.
Sana Applebee'de Malcolm'ların evinde ve eve giderken arabamın yanında koştuğun zaman "hayır" demiştim zaten.
If you get on the stand and say anything other than what I told the judge in the first place, he tosses out the gun as evidence.
Eğer sen orada benim hakime söylediğimden farklı bir şey söylersen
I told you to go as a priest, but no, you thought it'd be funny to dress as a nun.
Sana bir rahip gibi giyinmeni söyledim, ama hayır, sen bir rahibe gibi giyinmenin daha eğlenceli olacağını söyledin.
As sure as when I told you she would clean out your bank account when she left.
Karın senden ayrılırken banka hesabını temizler dediğimde olduğum kadar eminim.
I've told him the same as you, and it's up to either you or him to convince me that your branch can incorporate the other.
Sizin bölümün diğeriyle birleşebileceğine beni ikna etmek size kalmış.
I told you before you went out there, the only reason I'd be pissed is if you didn't go.
Buradan gitmeden önce de söylemiştim. Asıl gitmeseydin kızardım.
I knew that if I told you guys, Fez would only hit on me.
Eğer size söyleseydim biliyordum, Fez bana asılan tek kişi olurdu.
Detective, as I've told you, I was taking Dr. Burrell's body... down to the security crypt.
Dedektif, söylediğim gibi, Dr. Burrell'in cesedini güvenli mahzene götürüyordum.
You know, I would love to but as Charlie told you, I'm not here.
Çok isterdim. Ama Charlie dedi ya, burada değilim.
As I have told you now three times, this is the friendly officer of the law who is going to overlook your underage public drunkenness.
Sana daha önce 3 defa söylediğim gibi bu polis arkadaş bizim dostumuz. Sana 18 yaşın altında sarhoş olduğun için göz kulak olacak.
So, as you remember, last week I told you to write down any difficult questions you had and put them in this box anonymously so we could discuss in class, m'kay?
Hatırladığınız gibi, geçen hafta sormaya çekindiğiniz zor bir soruyu bir kağıda yazıp bu kutuya atmanızı istemiştim, böylece, bunları sınıfta tartışabileceğiz, m'kay?
A clue as to the strength of McCloy's opposition to the bombing requests comes from this inter-office memo, where his own assistant, Colonel Gerhardt, writes'I know you told me to'kill'this...'
McCloy'un, bombalama taleplerine karşı çıktığına dair en güçlü ipucu yardımcısı Albay Gerhardt'ın yazdığı bu hatırlatma notunda geçmektedir "Bu konuyu sümen altı etmemi istediğinizi biliyorum"
The night I left... The night I left, you told me of a villa you own in the Mediterranean..... where we might go for refuge and live as brother and sister.
Ayrılmadan önce... ayrılmadan önce, Akdeniz'de kendinize ait bir villa... olduğunu söylemiştiniz.
- I did tell him, I just got so far as... tell him that Henry wasn't looking too well. - I thought you just said you told him?
- Demin ona söyledim demiştiniz.
Listen, Willy how can I expect Jack to do as he's told if you don't?
Dinle Willy Jack'e yapması gerekeni söylemediysen Jack'den nasıl yapmasını bekleyebilirim?
I told you never to do that again, as long as I live!
Bunu bir daha yapmayacaksın demedim mi? !
I spoke with Calista, and she told me all you do for her, as would be in bed all day if you were not you, and I think it's fantastic what to do for her.
Dinle. Geçen gün Calista'yla konuşuyorduk. Bana onun için yaptıklarından bahsetti.
I sensed. And I told you that as my wife in confidence.
Ve bunu sana eşim olmana güvenip de söyledim.
As soon as Pablito told me about you, I come to fly out to visit you and meet you.
Pablito senden bahseder bahsetmez, sizlerle tanışmak için ilk uçağa atlayıp geldik.
Well, we're a family of academics, as I'm sure Nelson has told you.
Pekala, biz akademik bir aileyiz, eminim Nelson sana söylemiştir.
As I've told you, I'm...
Söylediğim gibi, ben...
Yes, and as I've told you 100 times, he got his MD at Yale.
Evet. Yüz kere söyledim ya, Yale mezunu.
As I kept badmouthing you, your aunt defended you and told me everything.
Ben senin hakkında kötü şeyler söylemeye devam ettikçe teyzen seni savunmaya başladı ve bana herşeyi anlattı.
I told you before, the Invid fled because they recognized the Neutron-S missiles as weapons used by their old foes an alien race called the Children of the Shadow.
Size daha önce de anlattım, Invidler kaçtı, çünkü Neutron-S füzelerinin, eski düşmanları tarafından yapılan silahlar olduğun anlamışlardı... "Gölge'nin Çocukları" denen bir ırk tarafından.
When I told you not to get your hopes up, didn't mean that I wasn't. Okay?
Sana fazla umuda kapılma derken... asıl umutlanan bendim... tamam mı?
I told you on the plane nothing is ever as it seems in Istanbul.
Sana uçakta İstanbul'da hiçbirşeyin göründüğü gibi olmadığını söylemiştim.
Just so you know, everything you told me when I was a guy just made me like you so much more as a girl.
Şunu bil, ben erkekken bana söylediğin her şey senden daha çok hoşlanmama neden oldu.
Sorry, but like I told you before... I'm old as hell... and I don't need any selfish revenge bullshit in my life.
Üzgünüm ama daha önce de belirttiğim gibi çok yaşlı bir adamım ve hayatımda alınacak bencilce bir intikama yer yok.
As you have been told, I cannot sell the house until the death duties are signed off. And that shall be soon, but in the meantime...
O da yakında olacak.
I'm sorry, Steve, but I've told you as much as I can.
Özür dilerim, Steve. Söyleyebileceğim kadarını söyledim.
I told you I'd call you as soon as I have everything.
Her şeyi alır almaz, seni arayacağımı söylemiştim.
And you know as well as I do, one of these days he's gonna open up a bottle of white wine for you when you really prefer red, except you never told him that ; and you wanna know why?
Sen de benim kadar iyi biliyorsun ki, bir gün, senin tercihin kırmızı şarap olduğu halde, bir şişe beyaz şarap açacak ; çünkü bunu ona hiç söylememişsindir, neden biliyor musun?
Told him you gave us money for whatever we needed. I was trying to sell you as a good dad.
Seni iyi bir baba gibi göstermeye çalışıyordum.
And maybe training doesn't look as sexy on the budget as high-tech hardware, or whatever... but I guaran-damn-tee you, there is not a wife here... who, if told there is no more money to be had, wouldn't say, " Fine.
Eğitim, yüksek teknolojili donanım kadar cazip görünmeyebilir. Ama sizi temin ederim, burada hiçbir eş yok ki kendisine para yok dendiğinde şöyle demesin : " Peki.
I told you. I'm not interested in any job as a mercenary.
Paralı asker olarak calısmakla ilgilenmiyorum.
As I've been told, you had a great career at Marshall and...
Duyduğuma göre, Marshall'da büyük bir kariyeriniz olmuş ve...
I've told you as much as I can at this point.
Sana söyleyebileceklerimi söyledim. Bayan Raines'i sorguya hazırlayın.
I mean, Derek was my age, and as soon as he came back from the water, you told him to stay away from me.
Yani Derek benim yaşımdaydı, ama sudan çıktıktan sonra, ona benden uzak durmasını söyledin.
I don't see what future the world has, as long as people think like that, and people are going to go on thinking like that, as long as they're brought up from childhood, from the cradle, to think that there's something good about faith. To think that there's something good about believing because you've been told to believe, rather than believing because you've looked at the evidence.
İnsanlar böyle düşünmeye devam ettikçe dünya nasıl bir geleceğe sahip olacak bilemiyorum, insanlar böyle yetiştirilmeye devam ettikçe böyle düşünmeye devam edeceklerdir, çocukluktan, beşikten bu yana böyle yetiştirildikleri sürece,... din hakkında iyi bir şeyler olduğunu düşünecekler, inancın iyi olduğunu sanacaklar,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]