As you please traduction Turc
1,728 traduction parallèle
In Spain, you can't do as you please.
Şu aralar İspanya'da, istediğin her şeyi yapamıyorsun.
You can't just come and go as you please!
İstediğin zaman girip çıkamazsın.
Do as you please.
Nasıl istiyorsan öyle yap.
Darling, listen to me, after you can do as you please.
Hayatım, beni dinle, sonra istediğini yapabilirsin.
I have never committed violence against you, so how is it that my faith would allow you to live and worship as you please, and yours would take my life and snuff it out?
Sana karşı hiç şiddet kullanmadım... Nasıl oluyor da ; benim inancım, senin dilediğin gibi tapınmana ve yaşamana müsaade ederken senin inancın benim canımı almanı gerektiriyor?
feel free to do as you please.
Daha sonra ne istiyorsan onu yap.
Just do as you please, and live happily every after.
Ne istiyorsan yap, ve sonsuza kadar mutlu yaşa.
My life is yours to use as you please, whenever you want.
Hayatımı nerede ve nasıl istiyorsan öyle kullanabilirsin.
Going everywhere as you please, like usual, eh?
Her zamanki gibi istediğin her yere gidiyorsun, ha?
Okay, do as you please.
Eh... Öyle olsun bakalım.
Do as you please.
Nasıl istersen öyle yap.
Manly combining isn't like some tawdry love affair where you come and go as you please!
Gerçek bir adamın birleşmesi biraz incelik ister. Bugünkü kötü birleşmeniz size sadece dert getirdi!
What we're saying is that you and your boys, you go do as you please, just so long as you stay clear of Riddle County.
Biz diyoruz ki, siz ve adamlarınız gidin istediğinizi yapın... Yeter ki Muamma'dan uzak durun.
The rest is for you guys to split as you please.
Gerisini de siz keyfinize göre paylaşın.
You're not welcome to come and go as you please... and then vanish without a word.
Buraya keyfine göre gelip gitmeni ve tek kelime etmeden kaybolmanı hoş karşılayamam.
How do you come and go as you please... when you're considered by my father to be an enemy of the king?
Babam seni kralın düşmanı olarak görürken sen nasıl keyfine göre gelip gidersin?
Please call me as soon as you get this.
Lütfen mesajımı alır almaz beni ara. - Geldi mi?
Police detectives only do the catching, you don't know what dumb cops would do if you let them do as they please.
Polis dedektifleri sadece yakalarlar, Eğer onlara izin verirsen o aptal polislerin neler yapabildiklerini bilmiyorsun.
Please be advised that everything spoken here can be used against you as an evidence.
Lütfen burada söyleyeceğiniz her kelimenin aleyhinize delil olarak kullanabileceğini unutmayın.
Please, don't be offended as I express my surprise that Landry would send you on a mission like this.
Lütfen Landry'nin seni böyle bir göreve gönderdiğine şaşırdığım için alınma.
Please accept it as our way of saying thank you. "
"Bunu sana teşekkürümüz olarak kabul et."
Can you call me as soon as you get the message, please? Ok.
Mesajımı alır almaz beni arar mısın lütfen?
Now chief Johnson, you have been called as a character witness, so would you please, in your own words, describe Mr. Pope as a man and as a father.
Buraya kişilik tanığı olarak çağırıldınız. Lütfen Bay Pope'u bir adam ve baba yönleriyle ve de tanıdığınız şekliyle anlatır mısınız?
Please, can you start seeing the glass as half full? Well, you mean one-third full.
- Artık bardağın yarısının dolu olduğunu görebilir misin?
- I need you to sit as still as you can, please.
- Oturmanız gerek hareket etmeyin, lütfen.
Anyway, look, if you've got it, please call me back as soon as you can.
Neyse, bakın, eğer sizdeyse lütfen beni bir an önce arayın. Teşekkürler.
Okay, look. Please, I'm begging you, as a friend.
Bakın, lütfen, size bir arkadaş olarak yalvarıyorum.
They said because they heard you were nice now, they could do as they please.
Dediler ki, senin iyi biri olduğunu duyduklarından onlar ne derse o olurmuş.
Please do as you wish with them.
Onlarla ne istersen yapabilirsin.
Please just look to the front and stay as you are.
Tamam, tamam. Sorun değil.
Please do as you must, if you can.
Lütfen çekinmeyin, yapabilirseniz.
I am asking you as a friend. please?
Bunu, senden bir dost olarak istiyorum, lütfen?
She did say please, Which, as you may know, is not a word she uses that frequently, so...
Lütfen dedi, biliyorsun ki bu kelimeyi pek sik kullanmaz, o yüzden...
- please you stay as long as...
- lütfen siz istediğiniz kadar kalın...
Please, as if you have a self-editing bone in your body.
Hadi ama, kimi kandırıyorsun.
As soon as you get home, if you can please call me.
Eve gelir gelmez lütfen beni arayın.
I see you as a friend. { \ alphaHFF } Please don't say something as cold as that.
Seni arkadaş olarak görüyorum.
Now i'd like you to please leave, as owning kittens is not a crime.
Şimdi sizden gitmenizi isteyeceğim lütfen, yavru kedi sahibi olmak suç değil.
I cat believe I'm asking this, but... please, tell me, what made messieurs tom and jerry so "great in the sack," as you say?
Bunu sorduğuma inanamıyorum ama... lütfen Tom ve Jerry'nin, yatakta neden iyi olduklarını söyler misin?
Would you please be so kind as to investigate who's staying in there?
En azından orada kimin kaldığını araştıramaz mısın?
Please, I figure I might as well say it, that's what you've all been guessing anyway, right?
Yapma, anlatmam iyi olur diye düşündüm. Zaten hepiniz tahmin ediyordunuz, değil mi?
- Min, please, just do as you're told.
- Min, lütfen, sana söylendiği gibi yap.
So if you have anything you want to ask me, as long as we're in the privacy of our own home, please, ask away.
Eğer bana sormak istediğin herhangi birşey varsa, kendi evimizde bulunduğumuz sürece sorabilirsin.
So please leave a message, and I'll get back to you as soon as I can.
Lütfen mesaj bırakın. Böylece en kısa zamanda size dönebilirim.
-... that you please shouldn't come here... - Did I say... you should play and lose? Pay us back as much as you have.
Ben mi dedim sana oyna ve kaybet diye?
Please tell me that your other nannies are as good with children as you are.
Lütfen diğer dadılarınızın sizin kadar iyi olduğunu söyleyin.
oh, please tell me you are not actually trying to figure out the definition of "Truth."
Şimdi de "gerçek" kelimesinin asıl tanımını bulmaya çalıştığını söyleme.
pass me the peas AND I am dropping out COLLEGE. " you know, as SHE SAID," pass the peas PLEASE. "
Ne dedin anlayamadım? "Bezelye istemiyorum ve okulu bırakıyorum" mu dedin?
If you have any information as to his whereabouts, please contact the number on your screen.
Nerede olduğuna dair herhangi bir bilginiz varsa lütfen ekranda gördüğünüz numarayı arayın.
Please delay as long as you can.
Lütfen olabildiğince geciktirmeye çalış.
Please understand, it's not you as much as me.
Lütfen anla, mesele benim olduğu kadar, seninle de alâkasız.
as you wish 846
as you know 1680
as you requested 56
as you can see 1468
as you can imagine 154
as you were 223
as you want 26
as you may know 70
as you like 91
as you say 390
as you know 1680
as you requested 56
as you can see 1468
as you can imagine 154
as you were 223
as you want 26
as you may know 70
as you like 91
as you say 390