But not me traduction Turc
14,022 traduction parallèle
He lost, but not me.
O üzerine vurdu, ama ben vurmadım.
They blame someone else when their girlfriend jumps ship, but not me.
Kız arkadaşları gemiden atlayınca başkasını suçlarlar, ama ben öyle yapmam.
They've found something wrong with me, but they're not sure what it is.
Bir sorun buldular ama ne olduğundan emin değiller.
Believe me. Listen, I may not always show it, but I...
Dinle, her zaman gösteremeyebilirim ama ben...
I'm not gonna lie, Gideon got to me, but now is when I need the regimen the most.
Yalan söylemeyeceğim. Gideon'un hakkı var. Ama şimdi en çok disiplin altında olmam gereken zaman.
No offense Eva, but it's not for me.
Yanlış anlama Eva, ama hiç bana göre değil.
Not you, but Tatjana didn't even invite me to her stupid party.
Sen sıkılmadın belki ama Tatjana beni o boktan partisine bile davet etmedi.
You know, not that I was expecting a, uh, parade or anything, but why is everyone so eager for me to go?
Biliyorsun, bir tören ya da o tarz bir şey beklemiyordum ama neden herkes gitmem için bu kadar hevesli?
It's not the sexiest way to spend our final moments together, but... you can make it up to me.
Buradaki son anlarımı geçirebileceğimiz en seksi yol bu değil ama bunu telafi edebilirsin.
I know we are not on the best of terms, but I need you to listen to me, okay?
I biz değiliz biliyoruz. Pek iyi, ama ı tamam, beni dinle gerekiyor?
You want to commiserate with me, Hayley, but our experiences of grief are not the same.
Benimle acını paylaşmak istiyorsun Hayley.. .. ama acı tecrübelerimiz tamamen farklı.
But... all of that anger and fear, that's not me.
Ama.. bütün bu sinir ve korku.. .. bu ben değilim.
Report to me in detail. Not going through Kim Sa-hee, but directly reporting to you?
- Kim Sa Hee'ye değil, size mi rapor edeyim yani?
But you're not gonna come in here and tell me how to run my county.
Ama buraya gelip bana eyaletimi nasıl yöneteceğimi söyleyemezsiniz.
You know, somebody's gettin it here, but it's not me.
Biri olayları buraya getiriyor ama o kişi ben değilim.
But teaching that fiddlehead a lesson, that's not Bren'in of me?
Ama o kalın kafalıya Bren'in'in ben olduğum dersini veremiyorum.
Oh, I'm sorry, but this week is not good for me.
Kusura bakma ama bu hafta benim için uygun değil.
Not to be self-centered, but I think it's me they're after.
Egoistlik gibi olmasın ama peşinde oldukları kişi benim.
Okay, but you can tell me with your mouth and not your hands.
Dokunmadan, ağzınla söyleyebilirsin.
I'm not that man, but come with me.
O kişi değilim ama...
Okay, not to go all tin-foil hat here, but Tower obviously slipped this to me for a reason.
Paranoyak gibi davranmak istemiyorum ama belli ki Tower bunu bir nedenden dolayı bana verdi.
Excuse me, but I believe you answer to me, not the other way around.
Kusura bakma, ama cevapları senin bana vermen gerekiyor. Benim sana değil.
"It was a difficult decision for me not to return..." But I know my husband.
" Geri dönmeme kararı vermek benim için zordu ancak kocamı tanırım.
I do not expect to be liked any of you, but I hope you believe me if I say I know how the hell to do to get them out of here.
Sana hiçbiri bana olması gerektiğini beklemeyin - ama bu Buradan çıkmak için bilmek bana iman bekliyoruz.
But you're definitely not carrying me.
- Ama beni kesinlikle sen taşımayacaksın.
I reckon not a lot because you didn't recognize me, so let me tell you that we did love other men... loved them real and pure, but it never ended well, not ever.
Beni tanımadığına bakılırsa sanırım fazla bir şey bildiğin yok. Başka adamları da saf duygularla sevdiğimizi ama asla sonunun iyi olmadığını söyleyeyim sana.
You may not give a damn about what I've made for myself, but that is what's most important to me.
Kendim için ne yaptığımı umurasmıyor olabilir ama benim için önemli olan bu.
It's really not for me to say... but they clearly loved you.
Bana düşmez ama seni sevdikleri gayet açık.
And you may say you wanna be good for me, but that's not who you really are, is it?
Benim için iyi olduğunu söylüyorsun... -... ama gerçekte böyle biri değilsin, değil mi?
Look, that might not be important to you, but it is important to me.
Bak bu senin için önemli olmayabilir ama benim için öyle.
Not long, I'm afraid, but they have provided me with a timeship.
Korkarım ki çok değil, fakat bana bir Zaman Gemisi verdiler.
You know, I put up with a lot of crap to let you in on my cases, and that's because thus far you've been honest with me, but now, for some reason, you're not telling me the full story.
Davama katılman için bir çok şeye katlanıyorum ve bunlar şu ana kadar bana karşı dürüst olduğundandı ama şimdi, her nedense, bana bütün olayı anlatmıyorsun.
You know, I put up with a lot of crap to let you in on my cases, and that's because thus far you've been honest with me, but now, for some reason, you're not telling me the full story.
Davalarıma dahil olmana izin verdim, birçok saçmalığa katlandım çünkü şimdiye dek bana karşı hep dürüst oldun. Nedense bu kez bütün hikayeyi anlatmıyorsun.
You know, he may have pushed too hard, and-and-and tried to make me something that I'm not, but in the end, it made me the man I am.
Beni çok fazla zorlamış, olmadığım birine dönüştürmeye çalışmış olabilir. Ama nihayetinde beni olduğum kişi yapan oydu.
But not to me.
Benim başıma gelmez.
You told me your dad was in prison but not that he...
Babanın hapishanede olduğunu söylemiştin ama onun...
But I don't know if I can sit and smile and eat potstickers and pretend like it is not killing me.
Ama oturup, gülümseyip, konserve yiyebilir miyim ve bu beni öldürmüyormuş gibi davranabilir miyim bilmiyorum.
I know you said that a clone was impossible, but Alex, she does not just look like me. She is me.
Bir klon olması imkansız demiştin Alex biliyorum ama sadece benim gibi gözükmüyor, her şeyiyle benim aynım.
I know I'm not going to be your assistant for the rest of my life, but I do know whatever I do next will be easier because of everything you taught me.
Hayatım boyunca asistanınız olmayacağımı biliyorum... Ama ileride ne yaparsam yapayım öğrettiğiniz şeylerden dolayı çok daha kolay olacağını biliyorum.
But Sharon Beck has never treated anyone right... not me, not the guy she was with before me or the guy before him, either.
Ama Sharon Beck hiç kimseye iyi davranmamıştır ki ne bana, ne benden önce beraber olduğu adama, ne de ondan önceki adama.
Normally, I'm not an ear girl, but when Vinnie told me that he was putting a tongue saber in there, and he said he was swishing it around, my chair was like a wading pool.
Normalde pek kulaktan tahrik olan biri değilimdir ama Vinnie bana sivri dilini oraya soktuğunu ve her tarafını yaladığını söylediğinde sandalyem seyyar havuza dönmüştü.
Now, of course, I wanted to rescue him, but Chuck Norris begged me not to.
Tabii ki onu kurtarmak istedim ama Chuck Norris bunu yapmamam için yalvardı.
I know it's not about me, but I don't want my dad to die thinking I'm a failure.
Bunun benimle ilgili olmadığını biliyorum Ama babamın bir başarısızlık olduğumu düşünerek ölmesini istemiyorum.
But then it hit me. I'm not 19.
Ama sonra bana çarptı.
He told me not to bother, but I had already run the prints.
Ban kendini yorma demiş ama ben zaten parmak izlerine bakmıştım.
Look, this is me, trying very hard to extend professional courtesy to fellow law enforcement, but I'm not here to ask for permission to arrest Daniel Wolf.
Meslektaşıma meslekı nezaket göstermeye çalışıyorum, ama Danıel Wolf'u tutuklamak ıçın ızın almaya gelmedım.
Yeah, but it's not working, so let me just help you out a little bit.
Evet, ama işe yaramıyor. Bırak biraz yardım edeyim.
I mean, it's not weird to me, but she would be repulsed.
Yani benim için tuhaf değil ama onu soğuturdu.
" Let me not pray to be sheltered from dangers, but to be fearless in facing them.
"Tehlikelerden korunmak için değil, " onlarla korkusuzca yüzleşmek için dua edeyim.
Let me not beg for the stilling of my pain, but for the heart to conquer it. "
"Acılarım azalsın diye değil, " kalbim acıları fethedebilsin diye yalvarayım. "
- Carla, your job is not to tell me what I cannot do, but to help me do the things I need to do.
Carla, senin işin ne yapamayacağımı söylemek değil yapmam gereken şeyleri yapmama yardım etmek.
but not today 139
but not for me 77
but not impossible 44
but not right now 44
but not now 180
but not 178
but not yours 20
but not yet 76
but nothing serious 18
but not too much 51
but not for me 77
but not impossible 44
but not right now 44
but not now 180
but not 178
but not yours 20
but not yet 76
but nothing serious 18
but not too much 51