Completely different traduction Turc
1,595 traduction parallèle
Look, the army would be a completely different kettle of fish.
Bak, ordu tamamen farklı bir dünya evlat.
In practice we're completely different.
Ama uygulamada tamamen farklıyız.
I don't know about all that. Sometimes it's great when people are completely different.
Onu bilmem ama bazen bambaşka insanlar olması da harika.
This should be the place But it looks completely different
Yer burası olmalı ama çok farklı görünüyor.
That was completely different.
O tamamen farklı bir durumdu.
They are two completely different things.
İkisi de tamamiyle ayrı şeyler.
You're like two completely different people.
Birbirinden tamamen farklı iki kişi gibisin.
And letting go and forgetting are two completely different things.
Onu unutmanla, artık kendi hayatını yaşaman tamamen farklı iki şey
But... It's just completely different with you.
Ama seninki daha farklı.
'Cause it's a completely different thing.
Çünkü ikisi çok farklı şeyler.
Well, Jens, a completely different thing...
Peki Jens, başka bir şey soracağım.
I had been envisioning Compromising photos Of a completely Different sort.
Her zaman için böyle resimli kitaplara ilgi duymuşumdur.
A chance for you to reassess your life, start over, do something completely different.
Hayatında değişiklik yapmak farklı birşeylere, başlamak için bir şans olabilir.
Ooh... He's a completely different type of Shinigami from Rem, isn't he?
ÖIüm Meleği Rem'den tamamen farklıymışsın.
It's completely different.
Bu tamamen farklı.
Risking my life and doing something that'll easily get me killed are completely different things.
Hayatını bir amaç uğruna riske atmak farklı, ölüme giden yolda amaçsızca koşmak farklı...
- Olle, it's completely different from last year.
- Olle, geçen seneye göre epey değiştirmişsin.
That's a completely different situation.
O çok farklı bir durum.
God, those pills made me a completely different person.
Tanrım, bu haplar beni tamamen başka biri haline dönüştürdü.
How can they say one thing one day and then something completely different the next?
Bir gün bir şey söyleyip sonrasında tamamen farklı bir şeyi nasıI söyleyebilirler?
The light in our prewar apartment looked completely different postwar.
Kavga öncesi dairemizde yanan ışık kavga sonrası tamamen farklı bir görünüme bürünmüştü.
The problem was really that this misinterpretation made up the foundation of a completely different movement of, you know,
Problem, bu yanlış anlamaının bu hareketi tamamen farklı temelli bir harekete dönüşmesini sağladı
I was a completely different person.
O, dikilen yeniden. Artik ayniydi.
I have an excellent father, I guess. That he decided to try a completely different method...
Tamamen farklı yöntemler denemek isteyen harika bir babam var sanırım.
This exercise has completely different purpose.
Bu hareketlerin başka bir amacı daha var.
He's completely different from others.
O çok farklı birisi.
Golfiero is completely different.
Golfiero tamamen farklı.
When I took lessons, it was completely different.
Ben okuluna gittiğimde, çok farklı şeyler öğrenmiştik.
But if he dies it's a completely different story.
Eğer ölürse bu tamamen farklı bir hikaye.
They would be extremely light... so you search for them in a completely different way... than what we're doing, but there would be...
Öyle hafifler ki... onları bizim şu anda yaptığımızdan... tamamen farklı bir yöntemle ararsınız.
Maybe it uses a completely different type of molecule to store information.
Belki de bilgi depolamak için tamamen farklı bir molekül çeşidi kullanıyordur.
Turning it into a twisted stunt is completely different.
Bunu karışık bir numaraya dönüştürmekse tamamen faklı bir şey.
Tonight was great, but we live completely different lives.
Bu gece harikaydı, ama biz tamamen farklı hayatlar yaşıyoruz.
Caleb, salt and pepper are completely different.
Caleb, tuz ve karabiber de birbirlerinden çok farklıdır.
On a completely different note.
Tamamen farklı bir not ile.
Dave Shepard's internal audit showed a completely different set of numbers than those reported to corporate headquarters.
Dave Shepard'in teftişi şirket merkezine rapor edilenden tamamen farklı sayılar, gösteriyor.
I was talking about something completely different.
Tamamen farklı birşeyden bahsediyordum.
But that's a completely different situation.
Ama bu tamamen farklı bir durum.
It's a completely different thing, and you know damn well it is.
Sende çok iyi biliyorsun ki, tamamen farklı bir şey.
In California at that time, had he not been who he was, in other words, a famous controversial director with the legacy of his wife's murder behind him, the whole thing would have been completely different.
O dönemin California'sında eğer öyle biri olmasaydı yani eşinin cinayetinin mirasına sahip ünlü ve tartışılan bir yönetmen olmasaydı her şey çok farklı olurdu.
- Completely different makes.
- Birbirlerinden tamamen farklı.
It was completely different.
O tamamen farklıydı.
so that some people who had lived were never even born, and other people grew up with completely different lives.
Önceden yaşayan bazı insanlar doğmadı bile, ve bazıları tamamen farklı şekilde büyüdü.
Uh, being somebody's first can mean something completely different.
Uh, ilk olmak tamamen farklı manalara gelebilir.
Uh, being somebody's first can mean something completely different.
Uh, birinin ilki olmak bambaşka anlamlara gelebilir.
But the DNA on his body says something completely different.
Ama üzerinde bulunan DNA, tamamen başka bir şey söylüyor.
It's going to be completely different.
Her şey daha farklı olacak.
In all visible ways she's the same woman. And yet she's completely different.
Dış görünüşü aynı. ama şimdi tamamen farklı.
You know, fan can mean one thing to you and then, you know, something completely different to, like, say, Judge Harriet Waxman of the Third District Court.
Bilirsiniz "fanatik hayran" deyince aklınıza bir tek şey gelir ama sonra bazı şeyler kesinlikle değişir. Üçüncü bölge mahkemesi yargıcı... Harriet Waxman'ın söylediği gibi, bilirsiniz?
So this case with this TV host, this was a completely different case.
- Doğru, doğru. Yani spikerin olduğu bu dava tamamıyla farklı bir davaydı.
But he and I are different I expect his immortality jutsu is completely perfect.
Eminim ki şimdiye kadar, başka yeniden doğuş teknikleri de bulmuştur.
different 542
different languages 16
different countries 18
different things 17
different how 78
different places 26
different circumstances 18
different people 26
different ways 32
different day 28
different languages 16
different countries 18
different things 17
different how 78
different places 26
different circumstances 18
different people 26
different ways 32
different day 28
different times 24
differently 29
different story 22
complete 94
complex 46
complain 24
completely 450
complicated 268
complications 49
compliments 18
differently 29
different story 22
complete 94
complex 46
complain 24
completely 450
complicated 268
complications 49
compliments 18