English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ D ] / Deeply in love

Deeply in love traduction Turc

175 traduction parallèle
Before that, he was a fine, solid citizen kind with his children, deeply in love with his wife.
Ondan önce, iyi ve güçlü bir vatandaş çocuklarına karşı nazik ve karısına karşı sevgi doluymuş.
It happened in Tokyo a naval ensign in the big city... fell deeply in love with an army general's daughter
Büyük şehir Tokyo, Bahriye Sancağı oldu Ordudaki askerler General'in kızına sırılsıklam âşık oldular
Hiroshi, you're deeply in love with my sister.
Hiroshi-san, ablama âşıksın.
And they're deeply in love with each other.
Ve birbirlerini çok seviyorlar.
Look, Caterina, you're a woman who's deeply in love and tries to fight this conspiracy no matter what...
Bak, Caterina, sen aşık bir kadınsın ve bu komplo ile boğuşup duruyorsun...
That she is deeply in love with him and that she would marry him at any cost, were she even to give him all her money by the marriage contract.
Size sırılsıklam aşık ve karınız olmayı diliyor, evlilik sözleşmesi karşılığında bütün varlığını size devredecek.
We were deeply in love
Birbirimizi delicesine seviyorduk.
You're hopelessly, deeply in love with me, aren't you?
Umutsuzca, çaresizce aşıksın bana, değil mi?
Don't worry, I'm deeply in love.
Merak etme, deli gibi aşığım.
To make the journey and not fall deeply in love, well, you haven't lived a life at all.
Aşka yolculuk yapmadan, sırılsıklam aşık olmadan. Tabi, henüz hayatını yaşamadın.
Your husband and I are more than intimate friends and have been deeply in love for over two years now.
Kocanızla iki yılı aşkın süredir bir ilişkimiz var.
I'm so deeply in love with you.
Her şeyi seni sevdiğim için yaptım!
Well, of course, they fell deeply in love, and she became pregnant.
Tabii ki, birbirlerine aşık oldular ve kız kamile kaldı.
Miss Tita, I'd like to take this opportunity to say... that I am deeply in love with you.
Bayan Tita, bu fırsatı yakalamışken size bir şey itiraf etmek istiyorum... Size derinden aşığım.
Only a couple deeply in love can carry it out.
Sadece birbirine derin bir bağla bağlı 2 kişi öğrenebilir bu tekniği
When you turned 1 4... you fell deeply in love... with a girl called Milda Kosewort.
15'ine bastığında... Milda Kosewort adında bir kıza... sırılsıklam aşık oldun.
You know, I am deeply in love with a certain beautiful girl.
Güzeller güzeli bir kıza âşığım.
- Deeply in love.
- Aşığım.
"Deeply in love."
"Aşığım."
He's deeply in love.
O, çok aşık.
These two should fall deeply in love.
O ikisi âşık olmalı.
- I am deeply in love.
- Çok fena aşık oldum hemde.
- He's deeply in love.
- Fena halde âşık.
So there you have it your leader on a date with his wife, deeply in love.
Yani liderinizin, karısıyla beraber aşk dolu bir buluşma yaşadığına şahit oldunuz.
He's very deeply in love with you.
Sana çok derinden bir aşk duyuyor.
- Young and deeply in love.
Gençtim, sırılsıklam aşıktım.
Speaking for myself, I am deeply in love with the woman I'm about to marry, and I am very much looking forward to raising a family and being a positive member of society.
Kendi adıma konuşuyorum, evlenmek üzere olduğum kadına her şeyimle aşığım ve bir aile kurup, toplumun yararlı bir ferdi olmayı amaçlıyorum.
Too much time has passed by to lament that we were deeply in love.
Aşkımıza ağladığımız günden beri çok zaman geçti.
Aishiteta to nageku niwa... Too much time has passed by amarinimo toki wa sugite shimatta... to lament that we were deeply in love.
Biz, delicesine aşıkken matem tutmak için hızla akıp gitti zaman...
It sounds stupid, I know. but I'd never have believed I could fall so deeply in love.
Kulağa aptalca geliyor, biliyorum... ama asla bu derece çılgınca... aşık olabileceğimi düşünmemiştim.
They fell deeply in love and swore they'd run away together when the wildflowers fell from the trees.
Birbirlerine delice âşık olmuşlar ve ağaçlar yapraklarını döktüğü zaman birlikte uzaklara gitmeye yemin etmişler.
Johnson's wife was deeply in love with Tesla.
Johnson'un karısı, Tesla'ya sırılsıklam aşıktı.
But while he was in his mid 30s, the Sultan fell deeply in love with a Slavic slave girl named Hürrem.
Fakat O, henüz 30'lu yaşlarındayken Sultan Süleyman, Hürrem isminde Slav asıllı bir kıza derin bir şekilde aşık oldu...
Deeply in love.
Sırıksıklam hem de.
You're deeply, deeply in love.
Birbirinize derin, çok derin bir aşk duyuyorsunuz.
But you can't fall deeply in love at any moment.
Ne mi olmuş? Ama hiçbir zaman derinden aşık olamazsın.
- I'm deeply in love with Nati.
- Ben Nati'ye aşık oldum.
If I had felt that deeply about you... shouldn't I remember at least one moment when I felt crazy in love with you?
O kadar ileri gitmişsem sana böyle baktığımda çılgınca mutlu olduğum bir anı hatırlamam gerekmez mi?
I am deeply in love.
Deli gibi aşığım.
Yes, Sam and I are deeply and passionately in love.
Evet. Sam ve ben birbirimize sırılsıklam ve tutkuyla aşığız.
In the trance state, the personality will be... deeply probed and then restructured. In the conscious state... she will provide love and affection... unconditional positive regard.
Trans halindeyken Zelig'in kişiliği derin bir şekilde... araştırılmakta ve yeniden inşa edilmekte ;..... bilinç halindeykense... kendisi sevgi, şevkat ve sınırsız müsamaha ile desteklenmektedir.
You're falling in love with Angelique... deeply, wildly in love.
Kim olsa bunu fark eder. Angelique'e aşık oluyorsunuz. Çılgınca bir aşk.
Borzage deeply believed in the transcendent power of love.
Borzage, aşkın sınırları aşan gücüne derinden inanıyordu.
I've fallen deeply, madly, completely in love with you! "
Sana delice tutulmuşum! "
And deeply frustrated in love.
Hassas, çalışkan, dürüst hayatımı organize etme konusunda aciz aşkta ise kafası karışmış biri.
Deeply in love?
Gerçek aşkı.
Hello, I, uh, love your planet deeply, and am interested in purchasing one of your electronic autos,
Merhaba, gezegeninizi çok seviyorum ve elektronik arabalarınızdan bir tane almayı düşünüyorum.
What I'm thinking is that if we have complete faith in each other and we love each other deeply enough, that I'm certain that -
Düşündüğüm şey birbirimize tam inancı sağlayabilmek ve birbirimizi yeterince derin sevmek, eminim ki- -
I never realized my daughter is so deeply in love
.. sevginin ne anlama geldiğini.
People will say, look how deeply they are in love!
İnsanlar onların ne kadar derin aşık oldugunu düşünecek.
I once fell deeply, you know, profoundly in love with tropical fish.
Bir zamanlar, kendimi feci bir şekilde tropikal balıklara kaptırmıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]