Didn't mean to traduction Turc
9,253 traduction parallèle
Oh, I didn't mean for you to come, Bill.
Gelmeni istememiştim, Bill.
Sorry, I didn't mean to bring up a sore spot.
Özür dilerim, kanayan yaraya parmak basmak istemedim.
I didn't mean to upset you.
Seni üzmek istememiştim.
I didn't mean to hurt your feelings.
Duygularını incitmek istememiştim.
- I didn't mean to- -
- Şey demek istememiştim...
Look, I didn't mean to cause any panic.
Bak, herhangi bir panik yaratmak istemedim.
I didn't mean to kill you.
Seni öldürmek gibi bir niyetim yoktu.
I didn't mean to pry.
- Burnumu sokmak istememiştim.
I didn't mean to scare you.
Sizi korkutmak istememiştim.
I didn't mean to alarm you, but I thought you should know that during the RM therapy, when you were under, I saw something.
Sizi endişelendirmek istemedim ama bunu bilmeniz gerektiğini düşündüm, RM terapisi altındayken bir şey gördüm.
I don't... I mean, I didn't ask him to.
Yani, ben öyle bir şey istemedim.
I didn't mean to.
Ben bunu istemedim.
I mean, I didn't say what I said to hurt you.
Yani, seni incitecek bir şey söylemedim.
I didn't mean to make it worse.
Daha kötüye sürüklemek istememiştim.
I didn't mean to defile...
Öyle bir niyetim...
Didn't mean to ruin your breakfast.
Kahvaltını mahvetmek istememiştim.
I didn't mean to offend you. I'm just debating.
Sizi gücendirmek istemedim, tartışıyordum sadece.
I sure didn't mean to make you uncomfortable.
Seni üzmek için söylemediğimi bilmeni isterim.
I didn't mean to hurt anyone.
Kimseyi incitmek istememiştim.
I didn't mean to say "cool".
- İsterim.
She did? Mm-hmm. Well, maybe I came off that way, but I didn't mean to.
Bunu mu söyledi? Şey, belki arada yoldan çıkmışımdır ama asla bunu isteyerek yapmadım.
I didn't mean to spill it.
Dökmek istemedim.
I didn't mean to frighten you.
Seni korkutmak istememiştim.
Of course. I didn't mean to suggest...
- Elbette, sıkıntıyı kastetmemiştim...
Connie, I didn't mean to...
Connie, ben öyle...
I didn't mean to...
Connie, ben öyle...
- and made me look like an idiot. - No, no, no. Well, I didn't mean to make you look like an idiot.
Vay canına, önce Lisa, şimdi de sen.
If your father didn't mean to kill Thorvin, that would really help his case.
Eğer babanız Thorvin'in öldürmek niyetinde değildi ise bunun ona epey faydası olur.
We didn't mean to hurt you. It was an accident.
Bir kazaydı, yemin ederim.
I didn't mean to hurt him.
Ona zarar vermek istemedim.
Believe me... I didn't mean to say that.
Sizi temin ederim ki öyle demek istememiştim.
I didn't mean to weird you out.
Tiksindirmek istememiştim.
I mean, if he's that good, and he wanted to kill me, why didn't he?
Yani, bu konuda iyiyse ve beni öldürmek istediyse neden yapmadı?
You didn't mean to be.
Bilerek yapmıyordun.
Sorry, didn't mean to startle you.
- Pardon, seni ürkütmek istememiştim.
Sorry, I didn't mean to wake you.
- Affedersin, seni uyandırmak istememiştim.
I didn't mean to kill those men.
O adamları öldürmek istememiştim.
Wait a second. I didn't mean to give you that impression, because things have actually been great, right?
Öyle düşünmenizi istemedim çünkü her şey harika gidiyor.
I'm sorry, I didn't mean to...
Özür dilerim. Rahatsız etmek istemedim.
I know you didn't mean for any of this to happen.
Bunların hiçbirini isteyerek yapmadığını da biliyorum.
Neither of us owned a car, and I didn't want to buy one because that would mean admitting that I cared for Kevin.
İkimizin de arabası yoktu ona araba almak istemedim çünkü bunu yapmak demek onu önemsediğimi kabul etmek anlamına gelecekti.
Mmm-hmm. We didn't mean to leave him behind.
Onu bilerek geride bırakmadık ki.
I didn't mean for anything bad to happen, Faye.
Kötü bir şey olmasını istemedim, Faye.
I didn't mean to use that word!
Bunu söylemek istememiştim.
I'm sorry. I didn't mean to disturb.
- Özür dilerim.
I didn't mean to do that.
Bunu yapmak istememiştim.
And by that, I mean, do you want me to hold him while you ask him why he didn't call?
Acıdan kastım, ben onu tutarken sen, beni niye aramadın, diye soracaksın.
I swear I didn't mean to...
Yemin ederim ki isteyerek yapmadım.
Didn't mean to?
İsteyerek yapmadın mı?
I'm sorry, we didn't mean to scare you.
Kusura bakmayın, sizi korkutmak istemedik.
No, I didn't know. I was just too focused on exposing the corruption from 14 years ago that I didn't even stop to realize that I was getting inside information and I didn't even think about what that would mean to you.
Hayır, bilmiyorum. 14 yıl önce olan olayları açıklamaya o kadar odaklanmıştım ki senin bilgi sızdırmanın sana nelere mal olacağını düşünmedim.
didn't mean to interrupt 28
didn't mean to scare you 24
didn't mean to startle you 23
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
didn't mean to scare you 24
didn't mean to startle you 23
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54