English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ E ] / Each day

Each day traduction Turc

2,310 traduction parallèle
Each day his crew and his chances will diminish until Odysseus finds himself alone.
Her geçen gün adamları ve mücadeleleri azalacaktır ta ki Odesa tek başına kalana dek.
Live each day doing what feels right.
Her günü içinden geldiği gibi yaşamak.
You get scripts through the door each day, and it can be a bit overwhelming so they sit down and go through the episode and map through all the character thoughts and things, which is great.
Hergün kapıya senaryo gelecek ve bu zorlu geçecek ve tüm karakter ve düşünceleri üzerinde oturup, düşünmen gerekir, harika olabilir.
I got you a pill box that has a compartment for each day's pills.
Sana her gün için ayrı bölümü olan bir hap kutusu aldım.
The flies not only drive them to distraction, but they can drain a pint of blood each day.
Sinekler sadece onların dikkatini dağıtmakla kalmayıp,... ayrıca her gün yarım litre kanlarını da boşaltıyorlar.
We should live each day like it is a year.
Her günü bir yılmış gibi yaşamalıyız.
I'M FALLING IN LOVE WITH YOU MORE EACH DAY.
Her geçen gün sana daha çok aşık oluyorum.
Each day is more gray than the one before.
Her geçen gün bir öncekinden daha da solgun.
Dearest Emma, I think it best for you to know how each day passes.
Çok değerli Emma, sanırım günlerin nasıl geçtiğini bilmek senin için en iyisi.
Maybe you should only eat things beginning with the letter of each day. On Mondays you could only eat milkshakes, marshmallows and... mustard.
Belki de bu mektuptan başlayarak her gün şu gibi şeyler yiyebilirsin Pazartesileri, sadece milkshake marşmelov ve hardal yiyebilirsin.
Each day, with strength and shame, Mary trudged to the letterbox in hope, only to swivel, shrivel and slink back inside.
Zorluk ve utançla geçen her gün Mary bir umutla posta kutusuna zar zor yürüdü sadece özüne dönmek, günah çıkarmak ve tekrar içeri sıvışmak için.
More than 1000 catties are burnt each day.
Her gün 500 kg'dan fazla demir eritildi.
She doesn't know each day what she's gonna find When she looks in the mirror.
Gün geçtikçe aynaya baktığında ne göreceğini bilmiyor.
Since each day is important in regard to the child, we urgently request that you still come in today.
Çocuk için her günün önemli olması nedeniyle bugünkü randevunuza gelmenizi önemle hatırlatıyoruz.
You'll get a grand for each day you keep him.
Onu tuttuğun her gün için bir binlik alacaksın.
Actually, it's just a single word each day.
Aslında, her gün sadece bir kelime.
And it's just one word each day?
Her gün sadece bir kelime mi?
The more I know you each day... I see a bright new side of you...
Her geçen gün parlaklığını biraz daha hissediyorum.
Each day without you is like a lifetime.
Sensiz her günüm bir ömür gibiydi.
- Three, four hours, each day.
- Günde üç, dört saat.
Each day when I go home, I see everyone in my family.
Her gün eve gidince, evdekilerle yüz yüze geliyorum.
You've seen how many women have abortions each day.
Kaç kadının kürtaj yaptırdığını kendin gördün.
And I'm getting stronger each day
Her geçen gün daha da güçleniyorum.
I am mentally prepared each day
Her gün zihnen hazırlandım.
Each package was delivered the day before the murder.
Her paket cinayet gününden bir gün önce teslim edilmiş.
She promises she will marry one of them as soon as she finishes weaving a burial shroud for Odysseus'father. But each night she unweaves what she has woven during the day.
Odesa'nın babası için ördüğü kefeni bitirir bitirmez onlardan biriyle evleneceğine dair sözler vermekte ve her gece gün boyunca ördüğü kısmı geri sökmektedir.
So we won't be seeing each other every day anymore?
Yani artık birbirimizi her gün görmeyecek miyiz?
Because people are talking. Every day I gotta hear at work that you're running around with these girls, that you guys are... you're doing things with each other.
Her gün işteyken o kızlarla nasıl takıldığın birbirinize neler yaptığınız ve nasıl Darryl Van Horne'la yattığınız hakkında dedikoduları işitiyorum.
Each of the little beads along these prisms represent one day's growth, because the cells which produce enamel are actually under the influence of a circadian, or daily, clock.
Elektron mikroskobu altında bu çizgiler minik boncuklardan oluşuyor gibi gözüküyor. Bu boncukların her biri bir günlük büyümeyi gösteriyor çünkü diş menisini üreten hücreler günlük bir takvime göre çalışır.
You guys, what if this is our last day at work? What if we never see each other ever again?
Biliyor musunuz bugün eğer işteki son günümüzse bir daha asla birbirimizi göremeyeceğiz değil mi?
They sit and they face each other and they ask each other questions about how their day went. Let's do that.
Karşılıklı oturup birbirlerine gün içinde neler yaptıklarını soruyorlar.
I'm not one to cast aspersions, but Harry and Shirley were at each other's throats night and day.
İspiyonlamak gibi olmasın ama, Harry ve Shirley gece gündüz birbirlerine girerdi.
We learnt that the organisation could make about 400 euros per day from each kid.
Bu örgütlenmenin her bir çocuk başına günde yaklaşık 400 avro kazanabildiğini öğrendik.
Last Valentine's day If this hit me on my head then we wouldn't have met each other.
Son Sevgililer Gününde bu şey başıma düşseydi, muhtemelen karşılaşmazdık.
So I work real hard each and every day
O yüzden her gün çok çalışıyorum
When I'm a human being at least I'll act like one if you do your best each and every day good things are sure to come your way
Ben insan olduğumda en azından ben öyle davranacağım her gününde elinden gelenin en iyisini yaparsanız, iyi şeyler sizin de karşınıza çıkar elbet
And at night we'd tell each other how was our day...
Üstelik, geceleri birbirimize günümüzün nasıl geçtiğini anlatırız.
¶ I need your love each and every day ¶
Her gün, her zaman sevgine ihtiyacım var.
You know, I was remarking only the other day how He has endowed us in all of His blessed generosity with not one but 900 species of intestinal worm, each with its own unique method of infiltrating the mucosa and burrowing through to the bloodstream.
Biliyor musun, bize bahşettiği bütün bu kutsal cömertliğindeki 900 tür bağırsak kurdunun her birinin kendine has mukozanın içine sızma tekniği olduğunu ve kan dolaşımında nasıl oyuklar oluşturduğunu merak ediyorum.
It tells of each and every day since the Beginning.
Başlangıç gününden beri her günü anlatır.
And we are doing 15 stories a day, none more than three minutes each,
- 2 ayda. Ama biz günde 3 dakikayı geçmeyen 15 hikaye hazırlıyoruz belki 3 buçuk dakika, o da Başkansa veya çıplak fotoğraflar varsa...
I'm aware of the hardships each of you is facing every day,
Ne sıkıntılar çektiğinizin farkındayım.
You'll each be given one hour a day to train.
Her birinize günde bir saat antreman süresi verilecek.
Remember, we always said we'd be there for each other on our wedding day.
Hatırladın mı? biz hep düğünlerimizde birbirimizin şahidi olacağımızı söylerdik.
We saw each other almost every day at the same place.
Neredeyse her gün, aynı yerde buluşuyorduk.
Each word is a clue about what can save me every day.
Her kelime her gün beni kurtaracak bir ipucu.
so next february 29th, we should all remember to wish each other a happy bisextile day!
Yani bir sonraki 29 Şubatta birbirinize Mutlu Bisekstil günü dilemelisiniz.
With this compound? About 40 hours, each and every day.
Bu bileşimle her gün yaklaşık 40 saat.
Each grailband only works once a day,
Makina günde sadece bir kez yemek veriyor.
You talk to each one every day.
Her gün ikisiyle de konuşuyorsun.
I know that the next time we see each other, it will be as if not a day has gone by.
Bir dahaki görüşmemizde sanki aradan hiç zaman geçmemiş gibi gelecek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]