Each other traduction Turc
50,981 traduction parallèle
Are you going to set all their nukes to target each other?
Nükleer füzelerini birbirlerine mi yollayacaksin?
Just each other, - and I'll never let you go.
Sadece birbirimiz ve seni hiç birakmayacagim.
But you two were perfect for each other.
ama birbirinize çok yakışıyordunuz.
We loved each other!
Ama biz birbirimizi sevdik!
Ugh, you're... You're probably confused because we barely knew each other, but you really stuck your neck out when you gave me props for my awesome jokes in the briefing room.
M-muhtemelen kafan karıştı çünkü birbirimizi pek tanımıyorduk bile ama brifing odasında kendini gerçekten tehlikeye attın mükemmel esprilerime katılarak.
In the days leading up to Trivia Night, it just seemed more and more people wanted to kill each other.
Trivia gecesi yaklaştıkça, sanki herkes birbirini öldürmek istiyor gibiydi.
Got to have each other's backs, right?
Birbirimizi kollamamız gerek değil mi?
- And none of us killing each other. - Yeah, right.
- Birbirimizi öldürmemeye.
- Boo. - No need to ask for a bigger family since everybody seems to be marrying each other.
- Herkes birbiriyle evlendiğine göre büyük bir aileyi sorgulamaya gerek yok.
So, this is the last time we're ever gonna see each other?
O zaman bu gece birbirimizi son görüşümüz mü?
We know each other.
Biz tanışıyoruz.
He'd pop faster from the back, if I'm being honest, but I think it's important to look each other in the eyes when it comes to making babies.
Doğrusu, o biraz arkadan hızlıca işi bitirme derdinde ama bence iş bebek yapmaya gelince birbirinin gözlerinin içine bakmak önemli.
Mars and earth may be busy pointing guns at each other, But those quarantine beacons. Won't keep people away from eros forever.
Mars ve Dünya silahları birbirlerine yöneltmekle meşgul olsalar da o karantina işaretleri insanları Eros'tan sonsuza dek uzak tutamaz.
I spent a lifetime watching. All the evil shit people did to each other.
Hayatımı insanların birbirlerine yaptıkları kötülükleri izleyerek geçirdim.
Or we'd be already glassing each other's cities.
Yoksa birbirimizin şehirlerini kırıp döküyor olurduk.
If we go this way, we're going to be watching. Each other's ships fall from the skies...
Böyle devam edersek birbirimizin gemilerini gökyüzünden düşerken izliyor oluruz.
We look out for each other.
Birbirimize sahip çıkarız.
'Cause I'm really liking us. Not threatening to kill each other anymore.
Çünkü birbirimizi öldürmekle tehdit etmekten hoşlanmıyorum artık.
I mean, somebody's gotta keep these idiots. From shooting each other.
Yani birileri o ahmakları birbirini vurmaktan alıkoyması gerek.
We went out on some limbs for each other,
Birbirimiz için çok risk aldık.
- Couple days, or until we murder each other, whichever comes first.
- Birkaç gün ya da birbirimizi öldürene kadar.
One of the first concepts I learned in Islam is that of brotherhood, that each Muslim woman is my sister, each man my brother, and that together, we are one large body who must protect each other.
İslam'da ilk öğrendiğim şeylerden biri de kardeşlik. Her müslüman kadın benim kardeşim. Her erkek, kardeşim..... ve birlikte birbirini koruması gereken bir bütünüz.
We don't hold each other for ransom... or ask what we cannot give.
Birbirimizden fidye almıyoruz ya da veremeyeceğimiz bir şey istemiyoruz.
Establishing trust, getting to know your prisoner is 10 times more effective than torture. But, since we know each other already, what choice do I have?
Güven ortamı yaratmak ve mahkûmunu tanımak işkenceye oranla 10 kat daha etkilidir ama biz birbirimizi tanıdığımıza göre, başka ne seçeneğim var?
We fucked each other because we were lonely.
Birbirimizi becerdik, çünkü yalnızdık.
All my parents ever did was yell at each other and turn the TV up real loud.
Ailem sürekli birbirine bağırıp yüksek sesle TV açardı.
And, like, you and I can get to know each other better, and...
Birbirimizi daha iyi tanırız ve...
But we try and see each other every couple of weeks when I'm off.
İzinli olduğum her hafta birbirimizi görmeye çalışıyoruz.
Some people, you put them together, and no matter how much they love each other, they just don't work.
Bazı insanlar birlikte olduklarında birbirlerini ne kadar severlerse sevsinler işe yaramaz.
We all know each other.
Biz hemen hepimizi tanırız.
All you care about is fucking each other and Frasier!
Tek umursadığın ya sikişmek ya da Fraiser!
That's what we're supposed to do for each other.
Birbirimiz için de böyle olmalıyız.
We don't know each other really well.
Birbirimizi çok iyi tanımıyoruz.
So, you know, here we are in the middle of nowhere bumping into each other, and I'm only here for the night, and I figured, uh, you know, if I didn't ask you to dance tonight...
Burada bilinmezliğin ortasında birbirimizle konuşuyoruz ve ben sadece bu geceliğine burada düşünüyordum ki...
We got our divorces on the same day and ran into each other.
Boşanma davalarımızı aynı gün gerçekleştirdik ve birbirimize kaçtık.
What you said in the hotel, the last time we saw each other.
Birbirimizi otel de son kez gördüğümüzdeki söylediklerinde...
In a world full of orphans, they still had each other.
Yetimlerle dolu bir dünyada,... hala beraberlerdi.
When you and I last saw each other... you had every reason to see me killed.
Son görüşmemizde beni öldürtmek için bir araba dolusu gerekçen vardı.
But the reason I asked you to meet me here, in this very public place with many witnesses, is because I don't think we should see each other- -
Ama benimle burada, bu halka açık yerde, birçok tanığın önünde buluşmanı istememin sebebi, artık görüşmeyi kesmemiz gerektiğini düşünüyor olmam...
Everyone just vapes each other now.
Artık herkes birbirine duman üflüyor.
They could be covering for each other.
Birbirlerini kolluyor olabilirler.
Nilaa, we've known each other a long time.
Nilaa birbirimizi uzun zamandır tanırız.
- No. and to each other.
Birbirimizi korumaya da.
I remember when you were all family, when there wasn't anything you wouldn't do for each other before everything was just business.
Hepinizin aile olduğunu hatırlıyorum her şey iş olarak bakmadan önce birbiriniz için yapamayacağınız. hiçbir şeyin olmadığı zamanları.
When there wasn't anything you wouldn't do for each other.
İhtiyacınız olduğunda birbiriniz için yapamayacağınız şey yoktu.
That way we could always locate each other if we ever got separated.
Bu şekilde birbirimizi her zaman bulabildik Eğer şimdiye kadar ayrılmış olsaydık.
I think we've said everything that we need to say to each other.
Bence her şeyi söyledik Birbirimize söylememiz lazım.
that we're honest with each other.
Biz birbirimize karşı dürüst olduğumuzu.
No one's at each other's throats yet here?
Şimdilik kimse kimseyi boğazlamadı mı?
I am... which is why I believe you and I may be able to help each other.
Evet. Birbirimize yardımcı olabileceğimizi düşünüyorum.
They each think the other has it better.
İkisi de diğerinin hayatına özeniyor.
other 127
otherwise 2890
others 288
other than me 25
other than that 315
other than you 19
other guys 25
other stuff 32
other things 54
other hand 20
otherwise 2890
others 288
other than me 25
other than that 315
other than you 19
other guys 25
other stuff 32
other things 54
other hand 20
other way 57
other people 123
other than 30
other guy 20
other one 18
other times 64
otherwise known as 24
other girls 16
other side 97
each time 67
other people 123
other than 30
other guy 20
other one 18
other times 64
otherwise known as 24
other girls 16
other side 97
each time 67
each one 17
each day 41
each year 51
each and every one of you 23
each week 17
each night 17
each of you 23
each day 41
each year 51
each and every one of you 23
each week 17
each night 17
each of you 23