Eighteen years old traduction Turc

Eighteen years old girl.

18 yaşında bir kız.

Eighteen years old and she never had an unhappy day in any one of those years.

18 yaşında ve bunca yıl hiç mutsuz bir günü olmadı.

- Eighteen years old.

- Onsekiz yaşındayım.

Imagine yourself a Don Quichote of eighteen years old high cheekbones, a sign of craftiness.

18 yaşında bir Don Kişot hayal edin. Uzun suratlı, uzun suratlı, elmacık kemikleri çıkık kurnazlık belirtisi.

I was eighteen years old.

Burada 18 yaşındayım.

Eighteen years old, and I gotta take him back to his family dead.

On sekiz yaşında ve ailesine ölüsünü götürmek zorundayım.

I've had apartments since I was eighteen years old, and this is the first time I've had exactly the woman I want in one of them, the very one.

18 yaşımdan beri bu apartmanda oturuyorum. Buraya ilk kez bir kadın geliyor. O kadının hep burada kalmasını istiyorum.

George Toomey, eighteen years old.

George Toomey. 18 yaşındaydı.

Eighteen years old, from Cuba.

17 yaşında, Kübalı.

Eighteen years old, eh?

On sekiz yaş, oğlum.

Eighteen years old and your first bar fight like every other male Bundy before you.

Senden önceki her Bundy gibi on sekizinde ilk bar kavganı yaptın.

My eighteen years old purity that is like a strawberry.

18 yaşındaki çilek gibi masumiyetim.

Eighteen years old and never known an unhappy day in any one of those years.

18 yaşında ve yıllar boyunca tek bir kez bile mutsuz olmadı.

Eighteen years old, the two of us.

18 yaşındaydık.

Eighteen years old!

Onsekiz yaş!

Then they built a wall around us when I was eighteen years old.

Şu duvarları ördüklerinde 18 yaşındaydım.

He's eighteen years old fix today Meaning it's time for his execution

Çünkü 18 yaşına bastı... ve artık idam edilebilir.

I had an honour to met my father when I was eighteen years old.

18 yaşımda babamla karşılaşmak onuruna eriştim. Tek kelimeyle bir gün görünüverdi.

Eighteen years old!

On sekiz yaşındasın!

When I was eighteen years old

Ben 18 yaşındayken. 18 yaşında...

She has spent several years at a child psychiatric clinic - - And has been under guardianship since she was eighteen years old.

Psikiyatri kliniğinde geçen yılların ardından, 18 yaşında kendisine yasal veli tayin edilerek taburcu edilmiştir.

Eighteen years old, only child of Thomas and Yasmin Booth.

18 yaşında Thomas ve Yasmin Booth'un tek oğlu.

I'm eighteen years old!

On sekiz yaşındayım!

Goddamn asshole thought he was eighteen years old.

Allahın belası göt herif kendini hep 18 yaşında sanıyordu.

When I was eighteen years old. The same year I joined with my master.

18 yaşındayken aynı yıl ustamla yaşamaya başladım.

Eighteen years old and pregnant, and here's this woman telling you how it's gonna be.

On sekiz yaşında ve hamile ve bir kadın sana nasıl olacağını söylüyor.

It seems the child is eighteen years old, isn't it?

Bu çocuk da zaten on sekizini geçmiş gibi görünüyor.

Eighteen years old.

On sekiz yaşında.

I was eighteen years old.

18 yaşındaydım.

Eighteen years old.

18 yaşında.

Eighteen years old, I'm stuck in the suburbs cleaning this pool all day for my cousin.

18 yaşındayım ve bütün gün kuzenimin banliyödeki evinin havuzunu temizliyorum.

I'm eighteen years old, daddy.

Ben on sekiz yaşındayım, baba.

"Eighteen years old."

18 yaşında.

Eighteen or 19 years old.

18, 19 yaşında.

Coleman, you're barely eighteen years old.

Coleman, 18 yaşındasın.

- She caught David in that eighteen-years-old girl named Yvette.

- David'i Yvette isimli on sekiz yaşında bir kızla yakaladı.

I started boxing when I was twelve years old and I lied and said I was eighteen or whatever it was.

Boksa 12 yaşımda başladım. 18 yaşındayım diye yalan söylemiştim.

You see that? Eighteen years old, single malt from a place in Scotland still grows their own barley.

iskoçya'da hâlâ kendi arpasini yetistiren ufak bir çiftlikten geliyor.

Nonsense. It has been calculated beyond a doubt that the Earth is eighteen million years old.

Dünyanın yaşı, şüphesiz bir şekilde 18 milyon yıl olarak hesaplandı.