Explanation traduction Turc
6,014 traduction parallèle
I deserve an explanation.
Bir açıklamayı hak ediyorum.
That is not an explanation that should make anybody want to live here.
Birilerinin burada yaşamayı istemesi için bir açıklama olamaz bu.
I promise you there's an explanation.
- Söz veriyorum ki bir açıklaması var.
I owe him an explanation.
Ona bir açıklama borçluyum.
I came all this way via black smoke, I think I deserve an explanation.
Bütün bu yolu kara dumanla geldim bana bir açıklama borçlusun.
That's the only explanation.
Bunun başka bir açıklaması olamaz.
There's got to be some sort of explanation.
Tüm bunların bir açıklaması olmalı.
What possible explanation could I give that would be satisfactory to you, really?
Seni memnun edecek ne gibi bir açıklama yapabilirim ki?
- Relax. I'm sure there's a logical explanation,
Ben mantıklı bir açıklaması olduğundan eminim
I am sure there's a perfectly reasonable explanation for what you're going through.
Eminim bu olanlar için oldukça mantıklı bir açıklama vardır.
Is that your explanation?
Açıklaman bu mu?
No explanation about last night?
Dün geceyle ilgili bir açıklama var mı?
Now, unlike some members of the Glee Club who come and go for months at a time with no explanation, you two losers are always in that choir room.
Şimdi, ayda bir iki kez sıfır açıklamayla görünüp giden diğer Glee üyelerinden farklı olarak siz iki ezik her zaman o koro odasındasınız.
I don't, however, owe you an explanation as well.
Bilmiyorum, ancak, bir açıklama da borçluyum.
There is no other explanation.
Başka bir açıklaması yok.
If you do not grow, there is an explanation for this shit!
Eğer büyümüyorsa bunun bir açıklaması olması gerek.
I'm sure there's an explanation.
Eminim bir açıklaması vardır.
Oh, yeah. The explanation is that she had a party. Where a lot of people peed.
Evet, açıklaması burada bir sürü insanın işediği bir parti vermiş.
- No explanation necessary.
- Açıklamana gerek yok.
I can't believe that Mike thinks that Dani is gonna have some miraculous explanation for this, some "side" that he needs to hear.
Mike'ın Dani'nin bunun için mucizevi bir açıklaması olacağını düşündüğüne inanamıyorum.
And I'm only here now because I thought I owed you an explanation as to why I wouldn't be returning, as a patient, at least.
Ve şu an buradayım çünkü size bir açıklama borcumun olduğunu düşündüm. En azından neden hasta olarak geri dönmeyeceğime dair.
Well, there are things that Libby and I... Don't discuss, and I... I'm not interested in the explanation,
Libby'le tartışmadığımız şeyler var ve ben bunu açıklamakla ilgilenmiyorum.
It's the only possible explanation.
- Bu tek olası açıklama.
But if what you're saying is true if all of this is real, then it's the only explanation. My twin sister is alive.
Ama söyledikleriniz doğruysa, tüm bunlar gerçekse o zaman tek açıklama, ikiz kardeşimin hala hayatta olmasıdır.
The most logical explanation for all this is that your mother has become obsessed with the notable, public boogieman to the extent that she believes she is Desjardins.
Tüm bunların mantıklı açıklaması Annenizin, yaygın ismiyle Şeytana takıntısı olduğu
It's the only explanation.
Tek açıklaması bu.
Would you like an explanation?
Bir açıklama ister misiniz?
There's no explanation possible.
Mümkün olan hiçbir açıklaması yok.
Before you a woman came here to complain that you forced her to wear gloves... like that... without explanation, without demonstrating their utility, as prescribed by Allah and His Prophet.
Senden önce eldiven giymeye zorladığınız bir kadın şikayete geldi... bunun gibi şeyler... açıklaması olmayan, faydasını göstermeden, Allah ve Peygamber adına bunları yapamazsın.
Excuse me? I think Mrs. Florrick is simply requesting an explanation for the record.
Sanırım Bayan Florrick basitçe kayıt için bir açıklama istiyor.
Here's my explanation.
İşte benim açıklamam.
And what's your explanation for sitting on this?
Buna karışanlar hakkındaki açıklamanız nedir?
Somebody owes somebody an explanation.
Birilerinin birine bir açıklama yapması gerekiyor.
Well, she was my ex-girlfriend, and I believed I was due an explanation about why she was such a whore.
Eski kız arkadaşımdı ve ben neden böyle kaltağın teki olduğu konusuna açıklama getirmesini umuyordum.
I'm sure there's a rational explanation.
Akla yatkın bir açıklaması olduğuna eminim.
What other explanation can there be?
Daha başka nasıl bir açıklaması olabilir?
Seems the most likely explanation.
- En muhtemel açıklama gibi görünüyor.
While I can't completely rule out a supernatural resurrection, I would be more inclined to go for the rational explanation first.
Şahsen doğa üstü bir dirilmeyi tamamen reddedemediğim halde öncelikle daha mantıklı bir açıklama getirme eğilimi göstereceğim.
So I await your convincing explanation as to why you lied as to your whereabouts.
Bulunduğun yer hakkında niye yalan söyledin inandırıcı bir açıklama bekliyorum.
Then, in that case, the only possible explanation is that you... .. can stand unaided.
Öyleyse bu durumda tek olası açıklama senin yardımsız ayakta durabildiğin.
I owe you an explanation, because what I did was crazy.
Sana bir açıklama borçluyum. Çünkü yaptığım şey çılgıncaydı.
Any explanation?
Bir açıklaman var mı?
I cannot think of another explanation.
Başka bir açıklama düşünemiyorum.
Then there is an explanation. Right?
Yani bunun bir açıklaması var, değil mi?
So for you there is no possible explanation.
O halde açıkçası sizin için olası bir açıklaması yok.
Well, I think I can offer an explanation.
Sanırım ben bir açıklama getirebilirim.
You know, there's a logical explanation, okay?
Her şeyin mantıklı bir açıklaması vardır biliyorsun.
You know where we are now... ( Breathes heavily. ) The only explanation... ( Loud noise. ) Captain!
Bunun tek açıklaması... Kaptan!
Quick explanation?
Hızlıca açıklar mısın?
The most likely explanation seems to be that her huge neck helped her reach vast quantities of leaves.
En olası açıklama ;
There's got to be an explanation for this.
Bunun açıklaması olmalı.