English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ G ] / Good for her

Good for her traduction Turc

3,080 traduction parallèle
The heat is not good for her ;
Sıcak sağlığı için iyi değil.
- Oh, good for her.
Aferin ona.
No, no, good for her. Yeah.
Onun adına sevindim.
Good for her.
- Ne güzel.
Kind of trashy- - good for her.
Enteresanmış, aferin kıza ha.
My dad said she died a year before this. Good for her.
Babam bundan bir yıl önce öldüğünü söylemişti.
Good for her.
Aferin ona.
I realize it's not tobacco, but it's not going to be good for her lungs.
Orasını anladım ama akciğerleri için pek iyi olmaz yine de.
Tracy and a bunch of her grad student friends went on a white-water rafting trip with a Dr. Blakely, their professor, although it wasn't a good time for him.
Tracy ve bir grup yüksek lisans yapan arkadaşı profesörleri Dr. Blakely ile bir rafting turuna çıkmışlar ama işler adam için iyi gitmemiş.
So we're good for tomorrow?
- Yarın için her şey yolunda mı?
Come on. You've been off the grid and even that wasn't good enough for her.
Hadi ama, her şeyden uzaklaştın ama bu bile ona yetmedi.
Yeah, well, for what it's worth, she says she kept quiet'cause she still thinks that Clancy's a good guy, that he would never hurt Kate.
Evet, sonucu her ne olursa olsun, Clancy'nin iyi bir adam olduğunu ve Kate'e zarar vermeyeceğini düşünerek susmayı yeğledi.
But a weak spot for you, Salome- - And it always has been. - -Is that you're not very good at predicting an adversary's behavior.
Ama senin zayıf yanın ki her zaman böyleydi hasmının hareketlerini tahmin etmekte pek başarılı olmayışın.
Shot of the cheap stuff for every vote, and a shot of the good stuff if they bring a friend.
Her oy için bir kadeh ucuz içki ve getirdikleri her arkadaş için bir kadeh pahalısından.
I'll fly anywhere for some good barbecue.
İyi bir barbekü için her yere giderim.
Oh, good for her.
İyi olmuş.
Well, thank her for me for taking such good care of you.
Aşkın gözü kördür derler...
I did it for her own good.
Onun iyiliği için yaptım.
I think I'm a good way for her to kill an hour after she drops her kids off at school.
Sanırım çocuklarını okuldan aldıktan sonra benimle bir saat geçirmek onun için eğlenceli bir şey.
And as good as I am... you're the right man for the job, Steve.
Ve ben her ne kadar iyi olsam da bu iş için en doğru kişi sensin, Steve.
IT'LL BE GOOD FOR EDDIE HAVING HER HERE.
Burada olması Eddie için iyi olacak.
I don't know. That's just never good enough for her.
Beklentilerini karşılayamadım.
Thought we lost her for good.
Onu temelli kaybettiğimizi sanmıştım.
So how you coming with Amy's Valentine's for her little friends and stuff? Good?
Eee, Amy'nin Sevgililer Günü nasıl gidiyor, küçük arkadaşları ve oyuncaklarıyla?
She doesn't think that I am good enough for her... precious prince-of-the-world son.
Kıymetli prens oğlu için yeterince iyi olmadığımı düşünüyor.
He thinks he's doing all this for the good of the people.
Yaptığı her şeyin insanların iyiliği için olduğunu sanıyormuş.
Anyway, uh, real estate is maybe coming back, which is good because I've got a few properties in orange county that, uh, hopefully I can turn around for a nice chunk of change.
Her neyse, gayrimenkuller tekrar değerlenirse iyi olur Orange County'de birkaç arazim var. Umarım iyi para getirir.
The good news is I've already vetted her for you.
Haberler iyi ama. Senin için onu inceledim bile.
It's always against the law for someone your age which is for your own good, by the way.
Senin yaşında biri için her yerde kullanmak yasak. Senin iyiliğin için tabii.
I apologized, and we talked, laughed, and I took her out for coffee. Oh, good for you.
Biraz konuştuk, güldük ve sonra onu kahve içmeye götürdüm.
The patient is in good spirits, and we're grateful for the chance to allow her to heal in a way that wasn't positive... pausible... possible before.
Hastanın keyfi gayet yerinde ve daha önce imkân bulamadığı şekilde iyileşmesine olanak sağlayacağımız için çok mecnun... memnu... memnunuz.
Every day at approximately 3 : 45, the mail came, and with it came the hope that I'd get good news about the internship I applied for.
Her gün yaklaşık 15.45'te posta ve bununla beraber başvurduğum staj için iyi haberler alacağım umudu geldi.
He thinks it's ridiculous, but it's important for a woman to look good on her wedding day, right?
Saçmaladığımı düşünüyordu ama bir kadının düğününde güzel görünmesi çok önemlidir.
Loretta Davis- - she's a CIA field agent and a good one who's put her life on the line for the last eight years.
Loretta Davis. İyi bir CIA ajanı. Sekiz yıldır canını tehlikeye atıyor.
God's blessings are always there for good causes.
Tanrı her zaman iyi insanlara hediyeler verir.
Did you, by any chance, tell Sonia it was a good idea for her to start getting cats?
Hani belki gidip de Sonia'ya kedi almanın güzel bir fikir olduğunu söylemiş olabilir misin?
Are you leaving me for Erin? You said she wasn't relationship material, and she wasn't as good as me, but it's her, isn't it?
"O ilişkilere uygun değil ve senin kadar iyi olamaz." demiştin ama öyle, değil mi?
"For every good reason there is to lie, there is a better reason to tell the truth."
"Yalan söylemek için her iyi sebebe karşılık... "... gerçeği söylemek için daha iyi bir sebep vardır. "
You're good at so many things, And I'm always happy for you.
Birçok şeyde iyisin ve ben senin için her zaman seviniyorum.
You thought hard about what would be good for us.
Her zaman bizim iyiliğimizi düşündün.
First of all, I'd like to thank the good folks at Springfield Arts Daily for setting this up.
Her şeyden önce, Sprinfield Arts daily'de bu serginin ayarlanmasında emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum.
In which case, good for us.
Her durumda, bizim için iyi.
Is government an instrument of good or is it every man for himself?
Hükümet insanların hayrı için mi vardır, yoksa her koyun kendi bacağından mı asılır?
That was good enough for the local P.D. to conclude that he'd killed her.
Yerel polisin, kuzenini öldürdüğü sonucuna ulaşması için yeterince iyiydi.
Don't worry. I did it myself. Which is a good thing, because otherwise, there would be about half a dozen U.S. agencies looking for her.
Benim almam iyi olmuş çünkü başkası alsa şu anda bir sürü devlet kurumu onu arıyor olurdu.
I didn't want any men around my mom, it was like nobody was good enough for her.
Annemin etrafında hiçbir adamı istemezdim. Sanki kimse onun için yeterince iyi bir insan değildi.
All in all, a fine day for the good guys.
Her şeye rağmen iyiler için güzel bir gündü.
And after that, Dad was happy to do his volunteer work around the church simply for the good feeling of knowing that he had helped make things better.
Bu olaydan sonra babam, kilise için gönüllü olarak çalışırken her şeyin daha iyi olmasına yardım ettiğini bilerek mutlu oldu.
I ain't buying this humble, "for the good of the club" bullshit.
"Her şeyi kulübün iyiliği için yaptım." martavalına inanmıyorum.
Whatever he is, it's not good - - it's not good for you.
Ona olan her neyse iyi bir şey değil. Senin için iyi olmayacak.
It's not for her sake alone I beg of you for the good of our entire team
Sadece onun için değil takımın hepsinin iyiliği için size yalvarıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]