English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / He's got to be

He's got to be traduction Turc

1,085 traduction parallèle
He says, "Yeah, but it's got to be something else than that."
"Doğru" dedi, ama siyahtan farklı birşeymiş.
Fine, I'll be right over My father's had a heart attack He's in the hospital now I've got to rush there
peki hemen geliyorum babam kalp krizi geçirdi şimdi hastanede acilen gitmeliyim
The only thing that's keeping you alive right now is you got to be fit enough to go tell that black punk in Harlem that he's got 24 hours to deal or he's got a dead daughter!
Seni öldürmememin tek bir sebebi var. Sağlam kal ki Harlem'deki o pisliğe gidip söyle. Anlaşmak için 24 saati var, yoksa kızı ölecek!
He's got to be a bleedin'fairy.
Ona tekerlek deniyor.
He's telling the truth, but there's got to be paper money.
Doğru söylüyor. Ama kâğıt para da olmalı.
Now look, he's got this book, and it's got to be translated.
Bu kitabı getirmiş, ve tercüme edilmesi gerekiyor.
He's got to be around here someplace.
Yakınlarda bir yerlerde olmalı.
He's always wanted to be this big star, but I never got a chance... to see him after he made it.
Hep büyük bir yıldız olmak istemişti. Ünlü olduktan sonra... onu görmeyi hiç beceremedim.
He's got to be kidding...
Şaka yapıyor olmalısın...
He's got to be crazy.
Kesinlikle deli.
That's how he got to be president.
Zaten o sayede başkan oldu.
But he's got to be a Libran.
Ama terazi olmak zorunda.
He's a pinball wizard There has to be a twist A pinball wizard Got such a supple wrist
O bir tilt sihirbazı, çoktan burkulması gerek ama sihirbazın bilekleri çok esnek!
He's a pinball wizard There has to be a twist A pinball wizard Got such a supple wrist
O bir tilt sihirbazı çoktan burkulması gerek ama sihirbazın bilekleri çok esnek.
He's got to be tough enough to do it. And he's got to be experienced enough to do it.
Yeterince sert olmalı ve yeterince tecrübeli olmalı
He's got to be dumb enough to do it.
Bunu yapabilecek kadar aptal olmalı.
He's got to be around black people. Otherwise, later he won't be able to live among them.
Siyah insanların etrafında olmalı, yoksa daha sonra onlarla kaynaşamaz.
He's got to be around here somewhere.
O, buralarda bir yerde olmalı.
- He's got orders not to be helpful.
- Hiç yardımcı olmayan talimatlar verdi.
Look, when a reporter tells his Assignment Editor that he thinks he may be onto something that could be really big, the Assignment Editor's suppose to say, 'You got forty-eight hours, kid, and you better come up with something good or it's gonna be your neck.'
Bak bir gazeteci editörüne gidip çok büyük bir şey peşinde olduğunu sandığını söylediğinde editörün şöyle söylemesi gerekir'48 saatin var, evlat sağlam bir şeyler getirsen iyi edersin yoksa kellen gider.'
As for knowing him... you seem like nice people, you want him back so bad, he's got to be all right.
Onu tanımaya gelince iyi insanlara benziyorsunuz onu bu kadar çok istediğinize göre o da iyi biri olmalı.
He's got to be a stud!
Ancak bir damızlık olabilir!
If he's got to be punished, I suggest that Mr. Lee here is quite capable.
Eğer cezalandırılması gerekiyorsa, bence Bay Lee bunu pekâlâ yapabilir.
And he's got to be destroyed.
Ve o yok edilmeli.
He's got to be destroyed.
O yok edilmeli.
He's got to be feeling something.
Bir şeyler hissetmeliydi.
He's got to be destroyed.
Yok edilmeli.
Mr. Brubaker has a prison board meeting tonight he got to be at.
Bay Brubaker'in bu gece Cezaevi Konseyi... toplantısı var.
- He's got to be drunk.
- Herhalde sarhoş.
I think he's got to be a part of this.
Sanırım o da bunun bir parçası.
Maybe you'll be able to find out what he's got going on in his mind.
Belki, aklından neler geçtiğini öğrenebilirsin.
He's got to be here somewhere.
Buralarda bir yerde olmalı.
He's got to be dead. Well, if he ain't, he's gonna be.
Uyumuyorsa ölmüş olmalı.
And we've got a right to be. But he's just a dirty motherfucker.
Ve öyle kalmalıyız ama o pis bir orospu çocuğu
He's got to be told right away.
Hemen bilgi verilmeli.
Now, Warners okayed the money on that wild cat deal... but he's got to be ready on the 16th.
Warners, vahşi kedi anlaşmasında parayı onayladı ama onu 16'sına kadar hazır etmen gerekiyor.
A man's got a wet bar, he expects it to be wet.
İnsanın lavabosu varsa ondan su akmasını bekler.
- He's got to be bummed to the max with me.
- Ama çok kötü terk ettim onu.
He's got to be working with somebody else.
Başka birileriyle çalışıyor olabilir.
I don't know what he wants, but it's got to be settled.
Ne istediğini bilmiyorum ama, bu durumu halletmeliyiz.
Then... he got into bed, and made love to me trying to be gentle so as not to wake me.
Sonra yatağa giriyor ve beni uyandırmadan nazikçe sevişmeye çalışıyor.
Christ's sake, he's got him tied to that fucking knife.
Tanrı aşkına, adamı o bıçakla köşeye sıkıştırmış be!
Now something's got to be going on with T.J. Bryant this afternoon because he just hasn't looked like himself at all.
T.J. Bryant'a bir şeyler oluyor sanırım çünkü kendisi gibi gözükmüyor.
He's got to be getting the reserve fuel.
Yedek yakıt almaya gitmiş olmalı.
It has to be delivered! Your brother - in-law's got a truck, hasn't he?
Bu teslim edilmeli.Kardeşinin bir kamyonu var mıydı?
He's got to learn how to be himself, but on purpose.
Nasıl kendi olacağını öğrenmesi lazım ama bile bile.
You listen to me, you son of a bitch, there's a kid out there using his car to kill people, not that it's such a big deal since it seems to be your gang he's got it in for.
Beni dinle, seni ( küfür )... dışarda ki velet arabasıyla insan gebertiyor... görünüşe göre çetenize kin beslemiş... biri varken böyle bir anlaşma olamaz.
- I came as soon as I heard. - If he's strong enough to live through that and still be here, he's got a chance. - How's he doing?
- Nasıl gidiyor?
He's got to be hiding in the hospital.
Hastanede saklanacaktır.
- He's still got to be inside.
- Hala içeride olmalı.
He's got to be around here somewhere.
Buralarda bir yerde olmalı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]