I missed that traduction Turc
1,290 traduction parallèle
I missed that thing last night because I had to pick up a shift.
Dün gece o şeyi kaçırdım çünkü çalışmam gerekiyordu.
I can't believe I missed that.
Bunu kaçırdığıma inanamıyorum.
Glad I missed that day.
O günü kaçırdığım için mutluyum.
Yeah, well, I missed that boat.
O treni kaçırdım ben.
I think I missed that section of the brochure.
Broşürün o kısmını okumadım sanırım.
- I'm sorry, I missed that again.
- Pardon, duyamadım.
I missed that.
Bunu kaçırmışım.
I missed that party.
Partiyi kaçırdım.
I must've missed that quote in the paper.
Gazetede bu lafın gözümden kaçmış.
What I'm saying is, maybe there's something on the planet that we missed.
Söylediğim şey, belki de biz gezegende bir şeyi gözden kaçırdık.
And I'd stare up at the sky... and I would name each of the stars after someone that I missed.
Gökyüzüne bakıp özlediğim her kişinin ismini bir yıldıza koyardım.
I heard everything and... anything I missed I'll--I'll get from that cat
Size sıradan bir somun ekmeği...
I got hooked up on the first few words that he said, and completely missed the point of his lecture.
Başta söylediği kelimelere öylesine takılmıştım ki, konuşmanın gerisini tamamen kaçırdım.
I almost missed that.
Bunu neredeyse ıskalıyordum.
Oh, I can't believe he missed that shot.
Oh, İnanamıyorum. Atışı kaçırdı.
Don't say we can live on love. That's how I missed breakfast.
Sevgiyle yaşayabileceğimizi söyleme sakın.
I do appreciate the fact that you missed me so much, baby.
Ama beni bu kadar özlemen çok hoşuma gidiyor bebeğim.
And if I'm wrong about that - I mean, if I've completely missed the point here, and somehow puking up... all your own shitty little neuroses all over people's laps is actually art, then you ought to at least realize there's a price to it all.
Ve eğer burada konunun ana temasını tamamıyla kaçırıyorsam - yani eğer onun hakkında yanlışsam, ve bir şekilde uyduruyorsam... insanların küçük kusurları üzerine tüm sana ait o boktan ufak nevrozların aslında sanat, o zaman bunların hepsi için bir bedel olduğunun farkına varmış olman gerekir.
It's a pity that I have missed
Biraz yavaş çalıştık sadece.
And that's when I realized how much I missed you.
Sonra hatırladım ki, seni ne kadar özlediğimi.
I might have missed a lot in the last two years, but the fact that Sark is aligned with an organisation outwardly hostile to the United States and apparently Russia - -
İki yılda çok şey kaçırmış olabilirim ama şu anda Sark'ın ABD'ye düşman olan bir örgütle yandaş olması- -
I wouldn't have missed that.
- Hayır, gözümden kaçmazdı.
I think that may have missed the table.
Galiba bu masayı ıskaladı.
I think that may have missed the table. - Oh, do you?
Özür dilerim, galiba...
I've missed that.
- Bunu özlemişim.
See, I just missed that play.
Gördün mü, kaçırdım.
I must have missed anatomy class the day they covered that.
Bu konuyu işledikleri gün anatomi dersini kaçırmış olmalıyım.
Point being that I missed it because I was here.
Demek istediğim şu : Burada olduğum için bunu kaçırdım.
There's no way I missed a knife that big.
O kadar büyük bir bıçağı asla kaçırmazdım ben.
I can't believe we missed out on that, man.
- Bunu kaçırdığımıza inanamıyorum!
Look, I'm sorry that I missed your shot.
- Atışını kaçırdığım için özür dilerim.
I'm so sorry that we missed each other this morning.
Bu sabah buluşamadığımız için üzgünüm.
I MISSED THAT.
Özlemişim.
That night, I suddenly missed you so much.
O gece birden seni çok özledim.
Uh, about that essay I missed last week, we're still okay with the extension, right?
Geçen haftaki ödev için bana ek süre vereceksiniz değil mi?
Just imagine, she would have missed all of this, so I insisted that she come on the plane from New York with me.
Düşünsene, bunları özleyecektir. New York'tan benimle gelmesi için ısrar ettim.
You missed a great party. - Fortunately, I can provide you... with another normal college experience... in which the roommate kicks you out in the name of... higher education. - Sorry about that.
- Harika bir parti kaçırdın.
And today has made me realize how much I've missed that.
Ve bugün bunu ne kadar özlediğimi fark ettim.
I have to go to a funeral, Lee... unless I missed it because you forgot to tell me... that my mother is dead! Fucking asshole.
Bir cenazeye gitmem gerekiyor, Lee ama kaçırıyorum çünkü sen bana annemin öldüğünü söylemeyi unutuyorsun!
I miss you more than that movie Missed the point
O filmin konudan şaşmasından Daha çok özlüyorum seni
I guess I'll never know what I missed on that first day of health class.
Derste kaçırdıklarımı bilemeyecektim.
I remembered that, and I missed it.
Hatırladım, ve özledim.
Yeah, I'm getting better at that, you know, because that was the most I missed my family ever.
Artık düzeliyorum çünkü ailemi hiç bu kadar özlememiştim.
It is terrible, Mademoiselle, all that I have missed in life.
Çok kötü, bayan. Hayatta çok şey kaçırmışım.
Maybe I've missed out on some "extracurricular" activities. - That doesn't make me a freak, does it?
Belki bazı ekstra şeyleri kaçırmışımdır... ama bu beni ucube yapmaz, değil mi?
I want to be sure that you'll be here long enough to be noticed... but short enough to be missed.
Farkına varılacak kadar uzun ama özlem duyulacak kadar kısa süre yanımda olmanı istiyorum.
But I get the impression from your inaugural lecture that you feel that us atheists - if I can use that term of ourselves - have somehow, A - missed the target, and also, from the title of your lecture,
Kendimi bir ateist olarak adlandırmak konusunda isteksizim. Ancak, senin açılış dersinden "biz ateistlerin", bu kelimeyi kullanmam doğru mu bilmiyorum, bir şekilde hedefi ıskaladığımızı hissettiğin, aynı zamanda dersinin başlığından, ateizmin bir tür başarı ya da birinin iyi olduğu bir şey olduğu ve birinin bunu kötü bir şekilde yaptığı ya da kötü bir şekilde başardığı izlenimine kapılıyorum.
That day I missed you with expectation
O gün, seni çok özledim, ümidimi kesmeden...
Pattern marks on the stock. I don't know how I could've missed that.
Kundaktaki izleri nasıl gözden kaçırmışım?
He was a known user. So that, plus the fact that he missed his last appointment with his parole officer? I put my money on him.
Yani buna şartlı tahliye memuru ile son randevusunu kaçırmış olduğu gerçeği eklenince, ben paramı ona yatırıyorum.
Or that one time I found the glitch in the injector assembly... that everyone else missed.
Veya bir zamanlar hiç kimsenin bulamadığı, benim bulduğum... enjektör montaj hatasından bahset.
i missed you 1169
i missed you so much 297
i missed you too 122
i missed it 139
i missed 81
i missed you guys 31
i missed this 25
i missed her 17
i missed him 30
i missed something once before 20
i missed you so much 297
i missed you too 122
i missed it 139
i missed 81
i missed you guys 31
i missed this 25
i missed her 17
i missed him 30
i missed something once before 20
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that all started with a big bang 89
that's cool 1334
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that all started with a big bang 89
that's cool 1334
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16