In that order traduction Turc
3,244 traduction parallèle
- - not necessarily in that order.
– bu sırada olması şart değil.
Okay, people. I need a clean shirt and a clean baby, not necessarily in that order.
Temiz bir penyeye ve temiz bir bebeğe ihtiyacım var, bu sırada olması gerekmez.
In that order. I'll get us out of here.
Bizi buradan çıkartacağım.
In that order.
Aynen bu sırayla.
In order for the standard of wrongful death to apply, the plaintiff has to prove that you leaked her personal information with malice.
İhmal sonucu ölüme sebebiyet verme suçunun... ... ileri sürülebilmesi için davacının onun kişisel bilgilerini... kasıtlı biçimde ifşa ettiğini kanıtlaması lazım.
I'll need more clarity in order to answer that question.
- Bu soruyu cevaplamam için daha açık olmanızı istiyorum. - Özür dilerim.
I have a hard time finding the book that I need because nothing's in alphabetical order.
Aradığım kitabı bulmakta zorlanıyorum. - Çünkü alfabetik sırada değiller.
You believed, with courage and resolution, that your task should be carried out in order to honor freedom.
Cesaret ve azimle, görevinin özgürlüğü onurlandırmak uğruna yapılması gerektiğine inandın.
In other words, he discovered that in order to be an expert at ethics, you had to transcend the legal and sanctioned religious, appropriate truths of the day, in order to access the meta-truth, of both legality and righteousness.
Başka bir deyişle ahlaki konularda uzman olmak için yasal olan ve dinen uygun görülen şeylerle bugünün gerçeklerini ayırmak zorunda olduğunu, böylece tam gerçeğe ve yasal doğruluğa ulaşacağını keşfetti.
Timo can buy his way out of this arranged marriage, but in order to do that, he'll end up doing something really illegal and dangerous.
Timo, parasını öderse bu nişanı bozabilir ama düzene göre bunu, yasadışı ve çok tehlikeli bir şey ile sonlandıracak.
Look at the parts of you that you've hidden in order to protect yourself.
En parçalar, bak Eğer gizli ettik kendini korumak için.
In order to prove his guilt, we need to catch that dog.
Suçunu kanıtlamak için o köpeği yakalamalıyız.
Your Highness, have you ever thought that the Queen Dowager was the real mastermind behind the former King's murder in order to conceal her crime?
Majesteleri, Kraliçe Dowager'in işlediği suçu gizleyebilmek için eski kralın ölümünü planlamış olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Yeah, I'll put that order in with Bull.
Tamam, Bull'a söyleyeyim.
Special agent in charge Barkley has determined that the source of his tip regarding you and Boyd Crowder is something he'd rather not divulge, and AUSA Vasquez said that in order for him to pursue an indictment, he would need to do so.
Yetkili özel ajan Barkley, sen ve Boyd Crowder ile ilgili tüyonun kaynağını ifşa etmek istemediğine karar verdi. Federal savcı Vasquez de bir iddianame hazırlanması için ifşa etmek zorunda olduğunu söyledi.
In order to reconcile the beautiful equations with the not quite as beautiful observations, we need to find out what that piece is and its properties and see if it really fits into a nice pattern and completes the Standard Model.
Güzel gözlemlerle, onlar kadar güzel olmayan denklemleri uzlaştırmak için ; parçanın ne olduğunu, özelliklerini, gerçekten güzel bir şablona oturup oturmadığını ve Standart Modeli tamamlayıp tamamlamadığını bulmamız gerekiyor.
And assuming that this group is, for Abed, said support system, I think I've heard everything I need to hear in order to make a decision.
Ve bu grubun, Abed için bir destek sistemi olduğunu varsayarak sanırım bir karar vermek için yeteri kadar şey duydum.
Do you honestly think that if there was anything that would help me to communicate with Daphne the way that we used to, that I wouldn't move heaven and earth or grovel to you for the money in order to make that happen?
Sen gerçekten, eskisi gibi Daphne ile iletişim kurmamıza yardımı olacak bir şey olsa bunun için elimden geleni yapmayacağıma veya para için sana bile avuç açmayacağımı mı düşünüyorsun?
Tomorrow morning, ten clients from Japan are flying in, and in order for me to win their giant account, I have to wow them with a PowerPoint presentation that I have not even started yet.
Yarın sabah, Japonya'dan on kişilik misafirim uçakla geliyor, onların bankadaki dev hesaplarını kazanmam için, daha henüz başlamadığım bir PowerPoint sunumuyla... onları hayran bırakmak zorundayım.
Because, Lacey, I want to bring in a newer clientele, and in order to do that, this place needs sexing up.
Çünkü, Lacey, elimden geldiği kadarıyla buraya yeni müşteriler getirmek istiyorum. Buranın güzelleşmesi gerekiyor.
So, we'd like to move you to a safe location stake out your house in order to catch him. Screw that!
Onu yakalamak için sizi güvenli bir yere taşımayı istiyoruz.
I believe that Jones is trying to collapse our universes in order to create a gravitational singularity.
Tahminime göre Jones çekimsel bir özellik oluşturarak iki de evreni yok etmek istiyor.
This contract that she signed in order to get out of prison... says she works for the C. I.A. Whenever we want.
Hapishaneden çıkmak için imzaladığı bu sözleşmeye göre ne zaman istersek CIA için çalışmak zorunda.
In fact, in order to regain the cooperation of the church, the L.A.P.D. has to give it absolute assurance that our official chain of command will be respected.
Aslında, kilisenin işbirliğini tekrar kazanmak için L.A.P.D.'nin emir komuta zincirimize saygı duyulacağını garanti etmesi gerekebilir.
This song is so outside of everybody's comfort zone that we're gonna have to be fearless in order to make it a good performance.
Bu parça herkesin ilgi alanı dışında, dolayısıyla iyi bir iş çıkarmak için korkusuz olmamız gerekiyor.
Florrick refused to address troubling allegations that he abused his office in order to protect his powerful friends.
Florrick güçlü arkadaşlarını korumak için, görevini kötüye kullanmasıyla ilgili kendisine yöneltilen suçlamalar hakkında konuşmayı reddediyor.
In order to make them in China, they had to tell the authorities that they were building buses.
Çin'de bu aracı üretebilmek için yetkili makamlara otobüs inşa ettiklerini söylemeleri gerekti.
You know, on a day like today, it is so important to remember that you must love yourself in order to truly love another.
Bilirsiniz ya, bunun gibi bir günde bir başkasını içtenlikle sevmek için kendini sevmen gerektiğini hatırlamak çok önemlidir.
So I have decided that in order to honour my late husband's name, I am going to take on the mantle of this company.
O yüzden usulen son kocamın isminin onuruna bu şirketin gömleğini sırtıma geçireceğim.
I was the new girl here myself until recently and, I'm not saying I agree with everything that goes on in this place but I found that in order to gain respect, you have to earn respect.
Yakına dek ben de burada yeni biriyimdim ve bu yerde olup bitenlerin hiçbirine katıldığımı söyleyemem ama saygı görmenin yolunun onu kazanmak olduğunu anladım.
We're about to interview the victim's coach in order to do just that.
Onun için birazdan koçu sorgulayacağız.
I didn't have to kill Anthony in order to do that.
Bunun için Anthony'i öldürmem gerekmiyordu.
Go ahead and put that order in now. Please and thank you. Your campaign hit a snag of sorts with the revelation that you and your boss, Ben Wyatt, were having une affaire de coeur.
Kampanyanın önünde bir çok engel var çünkü patronun Ben Wyatt ile aranızda "une affaire de coeur" yani bir gönül ilişkisi olduğu açığa çıktı.
A city that needs a leader who still believes in order and justice.
Bu şehrin tüm ihtiyacı düzen ve adalete hala inanan bir lider.
Now, in order to do that, we need to collect DNA samples from all of you.
Bunu öğrenebilmek için de sizden DNA örneği almamız gerekiyor.
And let every corporation know, whether it wishes us well or ill, that we shall pay any price in order to assure the survival and the success of liberty.
Bütün şirketlerin haberi olsun ki, iyi veya kötü yaşama özgürlüğü ve barışı sağlamak için gereken her bedeli ödemeye hazırız.
But in order for us to provide you that, we're gonna need your cooperation.
Sizi koruyabilmemiz için de bizimle işbirliği yapmanız gerekiyor.
You can put them in any order you like. That's the way.
Onları istediğin gibi sıralayabilirsin.İşte bu!
You've created different versions of everything in order to protect yourself from the discovery that this is reality.
Burasının gerçek olduğunu anlamaktan kaçmak için kafanızda her şeyin farklı bir versiyonunu yaratıyorsunuz.
I think in order to develop a character that... even if it's cyndi lauper, and I realize that she doesn't have Elvis moves and Madonna-type things.
- Elvis gibi, Madonna gibi kendine özgü bir karakteri yok bence.
I know it isn't fun to be stuck inside, but sometimes we have to put up with things that we don't like in order to get what we want.
İçeride tıkılıp kalmak güzel değil farkındayım ama bazen yapmak istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalırız.
I think people who willfully, purposefully, and gleefully lie to the American people in order to damage someone's reputation should, like a registered sex offender, be required by law to come with that warning label for the rest of their lives.
Cinsel taciz suçlularına yaptığımız gibi, Amerikan halkına kasten, bir amaç uğruna kendilerini mutlu etmek için yalan söyleyenlerin de itibarını zedelemek için kanuni bir gereklilik olarak diğerlerine karşı uyarmak amacıyla onları etiketlemeli, işaretlemeliyiz.
They would probably use sonar in order to make sense of their surroundings - - organisms that literally feed off the energy from the volcano.
Muhtemelen ses dalgaları kullanırlardı. Çevrelerini saran şeyleri anlayabilmek için. Organizmalar kelimenin tam anlamıyla volkan enerjisiyle besleneceklerdi.
In case you had cubes in our ears. That was an order!
Herhangi bir durum olursa kulaklarınızda küpleriniz var.
Will's gonna go on the air in a few minutes so that we can report that at the order of the President of the United States,
Will birazdan canlı yayına çıkacak ve şunu öğrendik ki : ... Amerikan Başkanı'nın emriyle ABD Özel Kuvvetleri...
They are still in order to ensure that everyone can get.
Diğerlerini de çıkartıyorlar.
Is it worth mentioning this is the same state that offered a bill requiring presidential candidates to show their birth certificates in order to get on the ballot?
Bu eyaletin aynı zamanda başkan adaylarının oy pusulasında yer alması için doğum belgelerini göstermelerini isteyen bir yasa öneren eyalet olduğunu belirtmeye gerek var mı?
In order to arrive at the conclusion that homosexual love is something less than heterosexual love, you have to begin with the premise that a homosexual is something less than a man. That's inescapable.
Sonuç olarak homoseksüel evlilikleri heteroseksüel evliliklerden aşağı görmek homoseksüelleri diğer insanlardan aşağı görmektir.
Let's make sure all the paperwork is in order so that when agent Howard I.D.S our victims, we can serve those search warrants right away.
Tüm evrak işlerinin düzgün yapıldığından emin olalım ki Ajan Howard kurbanların kimliğini bulduğunda hemen arama izni çıkartabilelim.
Okay, so I basically feel like you've been lying to me in order to get painkillers, and that's not really the quality
Anladığım kadarıyla benden ağrı kesici almak için ağzıma bir parmak bal çaldın.
They took all of those degenerates, those bad individuals, and they eradicated them in order to conserve their resources just for those people that they considered to be eugenically pure, good individuals.
Tüm o bozulmuş insanları tüm o kötü bireyleri aldılar ve iyi bireyler, saf ırktan düşündükleri insanlar yararına kaynaklarını korumak için onları yok ettiler.
in that case 1880
in that sense 36
in that time 35
in that way 47
in that 47
in that room 17
in that moment 131
in that respect 17
in that place 16
order 688
in that sense 36
in that time 35
in that way 47
in that 47
in that room 17
in that moment 131
in that respect 17
in that place 16
order 688
orders 163
ordered 48
orderly 54
order in the court 34
orders are orders 26
order up 62
order bride 19
order arms 19
in the real world 60
in the meantime 2026
ordered 48
orderly 54
order in the court 34
orders are orders 26
order up 62
order bride 19
order arms 19
in the real world 60
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the middle of nowhere 42
in the name of the father 223
in there 594
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the ass 21
in the afternoon 211
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the middle of nowhere 42
in the name of the father 223
in there 594
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the ass 21
in the afternoon 211
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the old days 114
in the first place 155
in the beginning 230
in the 715
in the future 338
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the old days 114
in the first place 155
in the beginning 230
in the 715
in the future 338
in the name of jesus 26
in the name of god 118
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the city 96
in the name of god 118
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the city 96