In your case traduction Turc
3,273 traduction parallèle
In your case, I find that very hard to believe.
Senin durumuna baktığımda, bence bu inanması güç.
In your case, WNBA.
Senin için WNBA demem lazımdı.
Well, if the push-up bra fits, or in your case, doesn't...
Göğüs kaldıran sutyenler giyip, davanızda...
And in your case, it's bullshit.
Senin durumunda ise, saçmalık.
In your case,'cause Crenshaw is a scumbag and he wanted something more than just your life, but, but Katie- - Kimball didn't just see a hostage.
Çünkü Crenshaw şerefsizin tekiydi ve senin üzerinde başka emelleri vardı ama Katie'ye gelince, Kimball onu bir rehine olarak görmedi.
Or in your case, the lying king.
Ya da senin durumun için, Yalancı Kral
In your case, that's a compliment.
Bu hususta, bir iltifat olabilir.
♪ and even in your case ♪
* Biliyorum nedenini de *
In your case this meeting is not happening
Sizin durumuzda bu buluşma olmuyor.
But I knew I had to say something, so I said it was kind of an expression for a good cop who helps people which, in your case, is what you really do.
Ama bir şey söylemem lazımdı. O yüzden insanlara yardım eden iyi polis demek dedim. Ki senin yaptığın da bu zaten.
It's paying for your portion of the fantasy-league buy-in, in case you forgot.
Senin fantezi futbol ligine girmen için para da buradan gelecek.
We should use your skills to solve the case of Pete's missing booze.
Pete'in kayıp içkisi davasını çözmek için senin yeteneklerini kullanmalıyız.
So, you begin working on one case here in reality, and suddenly, you begin working another case there, in your dream.
Yani burada, gerçeklikte, bir olay üzerinde çalışmaya başladınız ve aniden orada, rüyanızda da, başka bir olayda çalışmaya başladınız.
I mean, I don't know what's in there, but on the off chance it might have made you think of him, in case it put a smile on your face...
İçinde ne var bilmiyorum ama sana onu hatırlatacak yüzünde küçük bir tebessüm oluşmasını sağlayacak bir şey olabilir.
I packed your favorite blankie in case you get chilly - on the way home.
Eve dönerken üşürsün diye en sevdiğin battaniyeni de koydum.
Now, Bobo is here in case you feel the need to physicalize your anger, you can punch him in the face.
Şimdi, Bobo, olurda öfkeni göstermek ihtiyacı hissedersen diye burada, yani onun yüzüne yumruk atabilirsin.
I mean, I know you have a special interest in this case because y-your family member is involved.
Bu davayla özel olarak ilgilendiğinizi biliyorum. Ne de olsa aile üyelerinizden biri olaya karıştı.
So you begin working on one case here in reality, and then suddenly you begin working another case there in your dream.
Yani burada, gerçeklikte, bir olay üzerinde çalışmaya başladınız ve aniden orada, rüyanızda da, başka bir olayda çalışmaya başladınız.
I-I-in addition to this urgent case, you and your wife are having a grandchild.
Tüm bunlara ek olarak siz ve karınız torun sahibi olacaksınız.
Gonna need your name and number, just in case we need confirmation on the I.D.
İsminiz ve numaranız gerekiyor. Kimlik tespiti için ihtiyacımız olabilir.
I'm sure you froze some of your own, but in case you didn't, good luck.
Eminim birazını da dondurtmuşsundur. Ama eğer dondurtmadıysan, iyi şanslar.
In that case, what's your stance on chaps?
O zaman çepsleri nasıl bulursun?
Well, because your ex-husband is very important in music circles, and Mr. Bata wants you to think he actually cares, you know, just in case.
... Çünkü eski kocan cok önemli. birisi müzik sektöründe... Bay Bata aslında aslında seni düşünmek istiyor.
Put your seat belt on just in case or it will draw attention.
- Ne olur ne olmaz dikkat çekmemek için emniyet kemerini tak.
This case really isn't in your wheelhouse and I'd rather not take you away from your investigation of gang activity.
Bu olay seni doğrudan ilgilendirmiyor ve bu olayın seni çetenin aktivitelerini araştırmandan alıkoymasını istemem doğrusu.
No, just limbering up in case I want to have sex with one of your roommates.
Ev arkadaşlarına bakarsın seks yaparım diye biraz yumuşuyorum işte.
Okay, give me your names for the report, in case Chang wants to know why his birthday party turned into The Poseidon Adventure.
Peki, o halde siz iki aptal bana rapor için isimlerinizi verin de Chang doğum günü partisinin niye Posedion macerasına döndüğünü öğrenmek isterse ona vereyim. Peki, tamam.
Just run. You know what? Let's flip your handles up just in case.
Her ihtimale karşı kolçakları yukarı kaldıralım.
Frosh dogs, get in here and help me Polish off this case, seeing as that I'm not even your R.A. Anymore.
Birinci sınıflar, buraya gelin ve bana bu durumdan kurtulmamda yardımcı olun, artık oda danışmanınız olmasam bile.
Look, I cannot fight your case in this condition.. .. but if the lawyers refuse to take up your case.. .. then according to the law you can defend your own case.
Bak, bu durumda ben seni savunamam ama diğer avukatlar seni reddettiyse o zaman kendi davanda sen kendini savunacaksın.
The judge will dismiss your case in the first hearing.
Yargıç daha ilk duruşmada senin davanı kapatacaktır.
My mom's got your number in case of emergency.
Acil durumlar için numaranı anneme verdim.
But in my case, it's for your own good and for the good of all.
Ama benim durumumda, böylesi hem senin, hem de herkesin iyiliği için.
Just in case you decide you love your big brother after all.
Tüm bu yaşananlardan sonra hala kardeşini sevmeye devam edersin diye yaptın bunları.
In which case, press pound five on your phone and I'll be here.
Eğer ayrılacaksan telefonundan beşe bas gelirim.
You'd be overseeing every case in the office so you'd need to reassign all your day-to-days, Fring included.
Bürodaki her vakayı yönetmen gerekecek. Günlük işlerini devretmen gerekecek, Fring dahil.
That's... that's covering your ass in case there's a rapture.
Bu, olur da kıyamet koparsa kendi kurtarmaya çalışmak.
In this case, your loss is my gain.
Bu durumda da, senin kaybın benim kazancım.
Considering that your clients have the habit of showing up robbed, tied up, and in one case, not breathing.
Müşterilerinizin bağIanıp soyulduğu, bir tanesinin ise öldürüldüğü düşünüldüğünde.
I'm actually surprised at your interest in this case, mother.
Açıkçası bu olaya olan ilgine şaşırdım, anne.
Is there anything you want to tell your family in case you don't make it?
Başaramazsan ailene söylemek istediğin herhangi bir şey var mı?
A case of wine to any customer in this room... I'm your girl.
Aradığınız kişi benim.
I'm gonna put the car seat in your car in case you and Nora want to go someplace.
Araba koltuğunu senin arabana koyacağım şimdi Nora'yla bir yere gitmek istersin diye.
What's your interest in the case,
Bu soruşturmayla niye ilgileniyorsunuz...
And I'm the widow of one of your guys, in case you forgot.
Unuttun mu bilmiyorum ama ben adamlarından birinin duluyum.
In that case, all she has to do is walk up to a television camera, and everything we've done in the last few days, everything your husband's done in the last 50 years is for nothing.
Kameraların karşısına geçip konuşursa son birkaç gündür yaptığımız kocanın elli yıldır yaptığı her şey boşa gidecek.
We placed the perp in Iris's car at the time of impact thanks to DNA material, which you asked Evan to test, even though it wasn't your case.
Failin, olay sırasında Iris'in arabasında olduğu kanıtlandı. Sizin davanız olmasa bile Evan'dan istediğiniz DNA materyaline şükredin.
You had him break in to Roy Montgomery's house and steal your cousin's case files, and then you shot him.
Roy Montgomery'nin evine girmesini sağladın kuzeninin dosyalarını çalması için sonra da vurdun onu.
Obviously, you bought this at another time, presumably from the liquor store on Atlantic where you purchased the case of Prosecco you have in your pantry.
Belli ki bu şarabı başka zaman aldınız tahminen kilerinizdeki bir kasa şarabı aldığınız Atlantic'deki tekel bayiinden.
I can't tour until after your election, unless you win, in which case I can't go out on tour until the second half of your term, unless you're running for re-election, which means that that year my tour dates have to be limited to no more than 15 venues. That's it?
Sen kazanamazsan seçim sonrasında tur yapamayacağım kazanırsan da kazandığın ikinci yıla kadar tura gidemeyeceğim sen bir daha seçime girmezsen, bu da tur tarihlerimin 15'ten fazla konsere izin vermediğini söylüyor.
Oh, my God, that's terrible, unless, of course, they were saving your life, in which case, thank God.
Tanrım, çok kötü. Tabii hayatını kurtarıyorlarsa başka. Öyleyse çok şükür.
in your mouth 17
in your dreams 215
in your hands 23
in your 51
in your heart 60
in your face 181
in your own time 47
in your house 29
in your own words 44
in your absence 21
in your dreams 215
in your hands 23
in your 51
in your heart 60
in your face 181
in your own time 47
in your house 29
in your own words 44
in your absence 21