In your hands traduction Turc
3,906 traduction parallèle
I beg of you, the fate of Earth rests in your hands.
Yalvarıyorum, Dünya'nın kaderi senin ellerinde.
You're losing feeling in your hands!
Eğer elinde duygu kaybediyor!
I'm putting Gino's and my happiness in your hands.
Gino'nun ve benim mutluluğumuz ellerinde.
Make her putty in your hands.
Avucunu macunlasın.
Either way... I'm in your hands.
Her iki şekilde de... elindeyim.
♪ Freedom is in your hands
Özgürlük senin ellerinde.
♪ Freedom is in your hands...
Özgürlük senin ellerinde.
Forgive us our sins, and guard us tonight we confide in you with our body and soul, I place everything in your hands.
Günahlarımızı bağışla, bu akşam bizi koru. Sana, kudretine ve ruhuna itimat ediyoruz. Evrendeki her şey sana ait.
She's in your hands, Lady Mae.
Size emanet, Leydi Mae.
What you've got in your hands is what you get.
Elindekinden fazlasını alamazsın.
Tell'em that me and Freddy did everything, that you had a gun in your hands'cause I put it there.
Onlara her şeyi benim ve Freddy'nin yaptığını söyle. Elinde silah var. Çünkü ben verdim.
The violin is in your hands to the orchestra.
Senin ellerinde keman bir orkestra gibi işliyor.
Look, I've heard pretty much everything there is to hear... and, uh, I've got to say... you're taking it, you're tearing it apart in your hands, man.
Dinlenecek neredeyse her şeyi dinledim ama itiraf etmeliyim sen gitarı ellerinde parçalıyorsun dostum.
♪ If I'm happy in your hands ♪
* Anlamak için mutlu olduğumu yanında *
♪ Sealed, delivered, I'm yours ♪ ♪ You got my future in your hands ♪
♪ Sealed, delivered, I'm yours ♪ ♪ You got my future in your hands ♪
♪ You got my future in your hands ♪ ♪ Sealed, delivered, I'm yours ♪
♪ You got my future in your hands ♪ ♪ Sealed, delivered, I'm yours ♪
♪ Sealed, delivered, I'm yours ♪ ♪ You got my future in your hands, baby ♪
♪ Sealed, delivered, I'm yours ♪ ♪ You got my future in your hands, baby ♪
It's in your hands now.
Senin ellerinde artık.
It's in your hands to put yourself in God's hands.
Kendini Tanrı'nın ellerine bırakmak senin elinde.
That was the deal. Then I am in your hands.
Bu durumda ben sana mahkumum.
Your numbness in your hands, your lack of balance, your loss of hearing.
Sendeki el uyşukluğu, denge sorunu, işitme kaybı.
You think you have seen the Truth with your eyes, you think you have seen Truth with your eyes and touched it with your hands, but we remain in ignorance until we have passed through this journey.
Hakikat'i kendi gözlerinizle gördüğünüzü düşünüyorsunuz. Hakikat'i kendi gözlerinizle gördüğünüzü ve ona ellerinizle dokunduğunuzu düşünüyorsunuz. Fakat bu yolculuğu tamamlamadan cehaletimiz bâki kalacak!
Oh, not unlike you taking matters into your own hands, committing ghost suicide and getting stranded in limbo without a plan and worrying Josh sick.
Senin gibi ipleri elime alıp hayalet olarak intihar ederek Araf'a plansız bir şekilde gidip Josh'ı endişe içinde bırakmıyorum.
But, how can you take the law in your own hands?
Ama hakkınızı kendi ellerinizle nasıl alabilirsiniz?
"Come in on your hands n knees"?
"Emekleyerek yukarı çık!"
SBPD, get your hands in the air.
Polis, ellerinizi havaya kaldırın.
Go and wash your hands and lock yourself in the bathroom.
Git ve ellerini yıka ve kendini banyoya kilitle.
* it's the beetle in the box that shakes in your hands * * and it's formed out of feelings * * that I don't understand * * they're mapped in the gaps * * and the spaces between *
Gwen Ilson'ın amına koyayım.
He pulls out a Makita angle grinder, just like the one in your boyfriend's hands there.
Makita marka bir taşlama makinesi çıkarttı, sevgilinin elinde olan gibi.
I want you, son, up here, on your belly, hands in front.
Evlat, buraya gelip, yüzükoyun uzanmanı istiyorum, ellerin önde olsun.
Out of the car slowly with your hands in clear view.
Ellerinizi havaya kaldırıp araçtan yavaşça inin.
Nothing stays in your head... but your hands seem to work.
Kafanda bir şey kalmıyor..... ama elinden her iş geliyor.
Your wife... has magic in her hands.
Karınız elleriyle harikalar yaratmış.
Now put yöur hands in the pockets.
Şimdi ellerini cebine koy.
But you've got your hands in your fellow students'pockets.
Ama ellerin, öğrenci arkadaşlarının ceplerinde.
Your husband is in excellent hands, Mrs. Sayer.
Kocanız çok iyi ellerde, Mrs. Sayer.
Mr. Nichols, please put your hands in your pockets and avoid touching anything.
Bay Nichols, lütfen ellerinizi cebinizde tutun ve hiçbir şeye dokunmayın.
Yeah, there's a million hackers in China just dying to get their hands on your financials.
Çin'de de senin ekonomik işlerine burun sokmak için ölüp biten milyon tane hacker vardı zaten.
Everyone please stop what you are doing ; put your hands in the air!
Lütfen millet her ne yapıyorsanız durun ve ellerinizi havaya kaldırın!
And don't put your hands in if you like your fingers.
Eğer parmaklarını seviyorsun, elini içine sokma.
If you sign with me, if you put your career into my smooth, elegant hands, you could sleep easy, like a baby, content in the knowledge that your representative understands you from every conceivable angle.
Eğer benimle anlaşırsan kariyerini benim pürüzsüz ve zarif ellerime bırakırsan bebek gibi rahat uyuyabilir ve temsilcinin seni muhtemel her şekilde anladığından emin olabilirsin. Çünkü...
Hey! You in the back, show me your hands.
Hey sen arkadaki, ellerini göreyim.
Now all I got is this dirt, fucking grass and dirt in me hands, and not your sweet face.
Şimdi sahip olduğum şey, ellerimdeki kir ve bu otlar, senin tatlı yüzün yerine.
Get your hands in and get the phone.
Elini sok, telefonu kap.
Get your fucking hands in the air now!
Eller yukarı! Ellerinizi kaldırın!
Put your hands up and tell me where the fuck Larkin is!
Ellerini kaldır ve bana Larkin'in nerede olduğunu söyle!
Put your hands in the air!
- FBI! Ellerini kaldır.
The first time I saw you, you had one of those things in your hands.
Seni ilk gördüğümde eline o aletlerden biri vardı.
I'll give you this money back, I'll take that bag off your hands, come in here, keep you company...
İsterseniz paranızı geri verip o kese kağıdını alır, içeri girip size arkadaşlık ederim...
Get your hands in the air! Get'em up!
Kaldır ellerini!
# If your hands were in mine
# Elin, elimde olsaydı
in your mouth 17
in your dreams 215
in your 51
in your heart 60
in your face 181
in your own time 47
in your house 29
in your own words 44
in your absence 21
in your room 49
in your dreams 215
in your 51
in your heart 60
in your face 181
in your own time 47
in your house 29
in your own words 44
in your absence 21
in your room 49