In your place traduction Turc
3,426 traduction parallèle
I could do readings for you in your place, when you're feeling sick or you're hung over or something.
Hasta olduğunuzda ya da akşamdan kalma olduğunuzda size okuma yapabilirim.
You need to do as you're told and sit in your place.
Sana söyleneni yapacak ve kendi yerine oturacaksın.
In your place El Beto, would line-up 11-0.
Beto eğer senin yerinde olsaydım 11-0 oynardım.
Everybody stay in your place.
- Herkes yerinde kalsın.
Miss Jaymes, you've gotta find your place in a new market.
Bayan Jaymes, yeni pazarda kendinize bir yer edinmek zorundasınız.
If you abdicate your place as the Crown Princess, Father will no longer be in the position to be able to take the Crown Prince's life.
Sen Veliaht Prenseslikten vazgeçersen babam da görevinden alınır ve Veliaht Prensin hayatına kast edemez.
I looked at you stood on that street selling neck-ties without complaint when I know you're the best at your job in that place.
İşinde en iyisi olduğunu bilmeme rağmen kaldırımda şikayet etmeden boyunbağı satmanı izledim.
I've been here a week now and I've discovered that the best place for me to meditate is in your study.
Bir haftadır buradayım ve meditasyon yapmam için en iyi yerin senin çalışma odan olduğunu fark ettim.
This is why I signed up for your class in the first place.
Bu yüzden dersiniz için kayıt oldum.
If you took good care of your phone in the first place.
Asıl sen telefonuna dikkat etseydin...
If you can get through the weekend with your hams unscathed, hen you will have the foundations in place for an everlasting partnership.
Eğer bu jambonlara zarar vermeden bu haftasonunu geçirirseniz Dünya Evi'nin kapılarını aralayacaksınız.
Why rent in Gangnam with your place in the country?
Niye koskoca ülkede Gangnam'da oturuyorsun ki?
Mom. you're in a great place with your practice.
Anne, senin eğitimin harika gidiyor.
Place looks pretty good considering your hybrid got blown up in it.
Melezinin içeride havaya uçtuğu göz önüne alınırsa mekân güzel görünüyor.
And as you bow your heads and ask for God's mercy, rest assured, I am in place in the White House and in charge of this situation.
Başınızı eğip Tanrı'dan merhamet dilerken içiniz rahat olsun. Ben Beyaz Saray'da görev başındayım ve durum kontrolüm altında.
Uhh... Maura seems to think that... your spinal injury is in a place that's hard to repair.
Maura omuriliğindeki hasarın tedavisi zor bir bölgede olduğunu düşünüyor.
And maybe your heart's in the right place, but finally, you're no better than the French when they took this island and raided it for anything of value.
Belki de kalbin doğru yerdedir ama değerli şeyler için bu adaya baskın yapan Fransız'dan bir farkın yoktur.
I'm gonna have to ask you both to place your hands on the desk in front of you where I can see them.
Ellerinizi masanın üstüne koymanızı rica edeceğim.
I know your heart's in the right place, but...
Kalbin doğru yerdeymiş gibi hissettiğini biliyorum ama...
It's your fault we're down here in the first fucking place!
Buraya gelmemiz ta en baştan senin suçundu!
And putting your sister in her place whenever anyone came to visit.
Ve ne zaman bir ziyarete gelse yerine kız kardeşini geçirdiğini de.
And didn't you go over to his place and try to sleep with him in your purple-and - black underwear?
Sonra ona gidip mor-siyah iç çamaşırlarınla onunla yatmaya çalışmadın mı?
Wait until Robin inevitably breaks into your place to find the playbook... and show it to Patrice... which you'll monitor via the hidden cameras you have in your apartment.
Robin'in beklenildiği üzere evine gizlice girip Taktik Kitabı'nı bulmasını ve Patrice'e göstermesini bekle. Sen de bunları evine yerleştirdiğin gizli kameradan izleyeceksin.
wait until Robin inevitably breaks into your place to find the Playbook and show it to Patrice, which you'll monitor via the hidden cameras you have in your apartment.
Robin'in beklenildiği üzere evine gizlice girip Taktik Kitabı'nı bulmasını ve Patrice'e göstermesini bekle. Sen de bunları evine yerleştirdiğin gizli kameradan izleyeceksin.
I'm not gonna stand by while you wreck the place in the name of some crazy PR stunt for your movie.
Filminizin tanıtımı için burayı mahvetmenize izin veremem.
You gathered up your courage with difficulty, but we're getting our start in a place like this...
Sonunda aklını kullandın ve başladığımız yer burası..
Just like the place where the moon sets becomes faded by cold wind, the place where I've stayed ( in your mind ).... will disappear helplessly.
Karanlığın ay ışığını soldurduğu gibi kalbindeki yerim de eninde sonunda yok olacak.
Your house became the main place where we held our meetings in Tel Aviv.
Senin evin, Tel Aviv'deki toplantıları yaptığımız ana mekân oldu.
Well, it was, like, your idea in the first place, and...
Senin fikrin öncelikliydi ve...
The place where you can find it, in your past.
Onu bulabileceğin tek yer, geçmişin.
"Lost In your embrace" "The world seems a better place"
Senin kollarında kaybolunca her şey mükemmel görünüyor.
ut if you can't find a generous place in your heart for your own son, We're not going to make it to thirty-nine!
Ama oğluna kalbini, tüm cömertliğiyle açmazsan 39. yılımıza giremeyeceğiz.
If there is anyone out there... who still doubts that America is a place where... all things are possible... who still wonders... if the dream of our founders is alive in our time... who still questions the power of our democracy... tonight is your answer.
Hala her şeyin mümkün..... olduğu bir yer olan Amerika'dan şüpheleri olan..... kimse varsa orada kim ülkemizi kuranların hayallerini zamanımızda yaşattığımızdan hala endişe ediyorsa kim demokrasimizin gücünü hala sorguluyorsa, .. bu gece cevabını verdiniz..
They're just trying to find a little place in your hearts.
Onlar sadece kalbinizde bir yer bulmaya çalışıyorlar.
Well, your grandfather wouldn't let us mix in what took place yesterday.
Deden dün geceki gibi bir olaya karışmamıza izin vermez.
In booking the whole place first, she forces your hand.
Altın Köşkteki bir kadın kralın akşam partisini mahvedebilir. Sizi meydan okumaya zorlamaya çalışıyor.
Your head is harder than any rock in this place.
Senin kafan burada her taştan daha kalın.
In the opinion of your profession, how long all this will take place?
- Sizce.. ne kadar sürer bu?
I'm wondering why you can't fuck in your own place is all.
Sadece merak ediyorum, neden kendi evinde sevişmiyorsun?
You have your land in only one place.
Senin sadece bir yerde toprağın var.
Stick with me and you will each have a place in the new kingdom. And wealth beyond your wildest dream.
Benimle birlikte kalın ki hem her biriniz yeni krallıkta bir yere hem de en çılgın rüyanızın ötesindeki servete sahip olun!
Take care. You dice with your place in talking thus.
Dikkat et, bu konuda konuşarak yerini unutuyorsun
Long as your heart's in the right place, we don't care what you put in your mouth.
Kalbin doğru yerde olduğu sürece neler yaptığın umurumuzda değil.
Me? What kind of whacko town only lets you get your haircut in one place?
Hangi çatlak kasaba tek bir yerde tıraş olmana müsaade eder ki?
Place your left hand on the bible.
Lütfen elinizi İncil'in üzerine koyun.
And after your experience of here, there will be a place in your consciousness completely different from any you have been to before.
Buradaki deneyimlerinden sonra, zihninde, daha önce hiç olmadığın tamamen bambaşka bir yerde olacaksın.
Why can't you pick up your things and put them in the right place!
Neden eşyalarını alıp ait oldukları yere koyamıyorsun!
A place whose image is in your mind.
Yakında bir yer net olarak canlandırabildiğin bir yer.
But do you wish you never tested your friends, in the first place?
Arkadaşlarını hiç sınamamış olmayı diler misin?
You know, but for a few mistakes along the way, I did the best I could to earn my place in all of your lives.
Tüm bu yolda birkaç hata dışında hayatınızda yer edinmek için yapabildiğimin en iyisini yaptım.
It's still not acceptable to place you and your family here in jeopardy.
Yine de, seni ve buradaki aileni riske atmayı kabul edemem.
in your mouth 17
in your dreams 215
in your 51
in your hands 23
in your heart 60
in your own time 47
in your house 29
in your face 181
in your own words 44
in your absence 21
in your dreams 215
in your 51
in your hands 23
in your heart 60
in your own time 47
in your house 29
in your face 181
in your own words 44
in your absence 21