Is he in traduction Turc
20,572 traduction parallèle
Is he in his room?
- Odasında mı?
Is he in the waiting room?
- Bekleme odasında mı?
And your friend, Ash, he ain't a stranger to weird shit, is he?
Arkadaşın Ash'in tüm bu tuhaflıklardan haberi var, değil mi?
-'Cause there is another option, and he's standing here, looking you in the face, and you're staring back like he don't even exist.
Çünkü başka bir seçenek var. Karşında dikilmiş, yüzüne bakıyor. Sen de ona sanki hiç var olmamış gibi bakıyorsun.
This is he second one in two days!
İki gündür ikincisi bu.
Steve's place is pretty far away from everything, but he's letting me stay on his couch for free, so...
Steve'in yeri her şeyden çok uzak. Ama kanepesinde bedava kalmama izin veriyor.
As the fable teaches us, it may appear that he is losing in his race against his nemesis, the insolent and cocksure hare.
Fablın bize öğrettiği gibi rakibine karşı yarışı kaybediyor gibi gözükebilir. Küstah ve ukala tavşana karşı.
But if this company is a plane, then this is Richard's goddamn plane, and if he wants to fly it in the side of a fucking mountain, that is his prerogative and it is our duty to climb on,
Ama bu şirket bir uçaksa, Richard'ın kendi uçağı. Uçağı dağın yamacında uçurmak istiyorsa bu onun hakkı.
He is in big trouble!
Başı büyük belada!
Neal is in a blue Kia Sportage and he's right around the corner.
Neal mavi Kia Sportage'a atladı bile, birazdan gelir.
Ahead is the high rise where State Senator Wilcox was shot in mid-air, as he plummeted to his death.
Karşınızda yükselen bina Eyalet Senatörü Wilcox'ın havada vurulduğu yer, onun ölüme düştüğü yer yani.
He is an expert in unconventional weapons of mass destruction.
Geleneksel olmayan kitle imha silahları uzmanıdır kendisi.
We put the Sun Gun panels in it, send it off, and Rahal is now decades behind schedule if he wants to make new ones.
Güneş Silahı panellerini içine koyup zeplini salacağız ve yenisini yapacaksa Rahal'ın planları on yıllarca ötelenecek.
I promise you I will do everything in my power To make sure that he is brought to justice.
Elimdeki bütün güçle adaletin yerini bulması için uğraşacağıma söz veriyorum.
There is some, like, loser in traffic and he's the one holding everything up.
Aman Tanrım, çok komik. Trafikte bir beceriksiz var ve her şeyi durduran o.
He's in, the father's in Dallas for a job interview.
O... Babası Dallas'ta iş görüşmesinde.
The thing about Azfal is... he'll chat up anything in a skirt.
Azfal hakkındaki şey... bir etek içindeki herşeyi tavlar.
The thing about Azfal is he'll chat up anything in a skirt.
Azfal'la ilgili şey etek içerisindeki herşeye asılmasıdır.
You break into his apartment one night when you know Valencia is off on one of her yoga retreats, he comes home, you're in bed, naked.
Valencia bir gece yoga derslerinden birindeyken evine gizlice giriyorsun. O eve geliyor sen ise yatakta çırılçıplaksın.
Because he is the head of Sombra Roja, and because the bodies of five murdered Honduran gangsters were destroyed in that blast.
Çünkü o Sombra Roja'nın lideri ve o patlamada Honduraslı beş çete üyesi parçalara ayrıldı.
He'll get time for possession, and for putting a spy camera in Janet's apartment, but when it comes to murder indictments, we are oh for two.
Uyuşturucu bulundurmaktan ve Janet'in dairesine kamera yerleştirmekten içeride yatacak ama iş cinayet suçlamasına gelince, elde var sıfır.
Nor will the fact that one of his co-workers said he went missing at the time Omar Velez was killed in Idlewild Park.
İş arkadaşlarından birisinin Omar Velez'in öldürüldüğü zamanlarda kaybolduğunu söylemesi de iyi olmayacak.
He'll die before they're done, and there is no plan in place.
Basamaklar tamamlanmadan ölecek, ve mevcut bir plan da yok.
Even if he is dead, his children or blood relatives are in danger.
Ölmüş olsa bile çocukları ya da kan bağı olan akrabaları tehlikede.
And at the moment he is blowing in the direction of Bone.
Ve şu anda o Bone yönünde darbeler.
He is in danger, Mr Coates, and one of the men had a knife.
Johnny tehlikede, Bay Coates. Adamlardan birinin bıçağı var.
The only reason he's even civil to us is because he wants to leech off us with a rich allowance to keep that Jezebel divorcee of his in the manner to which she's become accustomed.
Bize iyi davranmasının tek nedeni o boşanıp duran karısının alışık olduğu hayat tarzını kaybetmemesi için bizden koparabildiği kadar maaş koparmak istemesi.
Goosebumps Walkaway is the line that they guy says to the girl in the movie that gives her goosebumps and then he walks away forever.
Tüyleridiken Yürüyüpgiden bir replik kadının tüylerini diken diken ettikten sonra yürüyüp giden adamın kadına söylediği replik.
A guy is driving a car up a hill and he sees a pig in the road.
Bir adam yokuş yukarı araba sürüyormuş ve yolda bir domuz görmüş.
He is big in this town.
Burada çok ünlüdür.
I know he's in there. But what I don't know is why you're protecting him.
İçeride olduğunu biliyorum ama onu niye koruduğunu bilmiyorum.
At some point, every leader must ask himself whether by staying in office, he is giving to the country, or taking from it.
Bir noktada her lider kendisine şunu sormalı. Makamında kalmaya devam ederek ülkesine bir şeyler mi veriyor yoksa ondan alıyor mu?
Seattle's missing district attorney is a zombie, and he's currently hiding out in the crawlspace under his cabin.
Seattle'ın kayıp bölge savcısı zombi ve halen evin bodrumunda saklanıyor.
Now, the only reason his prints are in the system to begin with is because, from 1942 to 1946, he was a prisoner at Honouliuli Internment Camp.
Şimdi, sistemde parmak izinin olmasının tek sebebi 1942-1946 arası Honouliuli Kampı'ndaki mahkumiyeti.
He's... he's gonna do great work in Delaware.
O... O, Delaware'de harika bir iş çıkaracak.
That is why he is also good enough to be my son-in-law.
Damadım olmasını istiyorum.
As a royalty of Abu Dhabi who is third in line for succession, he has been involved in solving disputes and reaching peaceful agreements between political groups and border control.
Abu Dhabi kraliyet ailesinin üçüncü kuşağı. Ayrıca ülkeler ve dinler arasında uzlaşmayı sağlayan barışçıl yetenekli bir politikacı olduğu bilinmekte.
( Bleeding in the abdominal cavity ) He is bleeding into his abdominal cavity.
Karın zarı yırtılmış.
He is still in the middle of surgery.
Hala ameliyatta.
Regarding Captain Yoo Si Jin, whether he is punished or commended, we will respect your judgement.
Yüzbaşı Yoo Shi Jin'in de cezalandırılması ya da serbest bırakılması konusunda sizin kararınıza saygı duyacağız.
So he is famous in Korea, too.
O yüzden Kore'de de meşhur.
In the old days, he'd never taken a cheap job like this, but the gay-wedding business is drying up.
Eskiden olsa, böyle ucuz işleri asla kabul etmezdi. Ama eşcinsel düğün piyasası kan ağlıyor.
Remember? My dad... Is he still in there?
Babam hala orada mı?
This is the declaration of one Alejandro Marquez authenticating that he captured this video footage, and that it's a fair and accurate representation of what happened the night that Ryan Larsen was killed.
Burada Alejandro Marquez ifadesinde kendisi bu videoyu kendisinin çektiğini ve videonun gerçek, üstünde oynanmamış durumda olduğunu, aynı zamanda Ryan Larsen'in öldüğü geceyi dürüstçe gösterdiğini söylüyor.
And this is the affidavit of John Doe, an ex-employee of Borns Tech. He has conducted a preliminary analysis of this debris here, and he's determined that it's plastic shell casing material, material that's used in the weaponry of Borns Tech.
Bu da eski bir Borns Tech çalışanı olan ismini vermek istemeyen bir çalışanın bu enkaz üzerinde ön araştırma yaptığını ve bu plastiklerin bir kovana ait olduğunu ve bu kovanları Borns Tech'in silah yapımında kullandığını belirten ifadesi.
Here he is a few days earlier in the hallway behind Dr. Pineda.
Burada da birkaç gündür koridorda Dr. Pineda'nın arkasında.
Unless Boss is down with donating 100 G's worth of product to the cops on the reg, he's gonna wanna know there's a leak in his crew.
Boss düzenli olarak polislere 100 binlik ürün bağış yapmıyorsa bir köstebek olduğunu bilmek ister. Çekil!
The subject, observed in his natural habitat, has revealed himself for what he is.
Canlı doğal yaşamında gözlendi ve ne olduğu konusunda kendini ele verdi.
And the only reason let him back in tonight is'cause he's, like, famous or something.
Ve bugün tekrar gelmesine izin vermelerinin tek sebebi ünlü falan gibi bir şey olması.
The car he murdered Cassidy in is right there on the other side of that bush.
Cassidy'yi öldürdüğü araba tam olarak şurada çalıların öbür tarafında.
They use the cell phone network to control minds, so, maybe Major Lilywhite is the killer, but I can prove he's merely a patsy in a conspiracy to create the perfect assassin.
Zihinleri kontrol etmek için cep telefonu ağını kullanıyorlar. Major Lilywhite belki katil olabilir ama onun kusursuz suikastçi yaratma projesi kapsamında sadece bir kurban olduğunu kanıtlayabilirim.
is he insane 17
is he in trouble 54
is he in there 57
is he in some kind of trouble 21
is here 159
is he your boyfriend 48
is he 1761
is he around 61
is he alive 166
is he gone 103
is he in trouble 54
is he in there 57
is he in some kind of trouble 21
is here 159
is he your boyfriend 48
is he 1761
is he around 61
is he alive 166
is he gone 103
is he dead 518
is he home 42
is he ok 129
is he okay 663
is he sick 52
is he breathing 52
is he there 104
is he here now 16
is he good 46
is he here 369
is he home 42
is he ok 129
is he okay 663
is he sick 52
is he breathing 52
is he there 104
is he here now 16
is he good 46
is he here 369