It never stops traduction Turc
163 traduction parallèle
There is a pulse to a city. And it never stops beating.
Bir şehrin nabzı vardır... ve o nabız hiç durmadan atar.
It never stops.
Hiç durmuyor.
Once the splitting starts, it never stops.
- Bölünmeler birkez başladımı bir daha durmaz.
It never stops.
20 yıldır yakalayamadı.
It never stops!
Hiç durmadan ilerliyor.
I don't think so. It never stops.
Hiç sanmam, o asla burada durmaz.
I think it's exclusively female, but it's easy to find because it's very vain and it never stops whining.
Umumiyetle dişi olur, ve hemen farkedilir çünkü çok mağrurdur ve inleyip durur.
And it never stops.
Ve hiç durmuyor.
I can't make these phone bills. It never stops.
Bu telefon faturalarının altından kalkamıyorum.
And now... for me... it never stops... the voice of Equus... out of the cave.
Ve şimdi... mağaranın dışına taşan... Equus'un sesi... benim için... asla dinmiyor.
- Yes, it never stops. Fill this in.
Şu formu doldurun.
And when I start to pee, it never stops.
Ve işemeye başladığımda, durmak bilmez.
I mean, it's a fucking nightmare, and it never stops.
Sanki lanet bir kabusun içindeyim ve bir türlü sonu gelmiyor.
Me too, but it never stops me from making myself useful.
Ben de aşığım. Ama bu, işimi yapmamı engellemiyor.
And that tapping- - it never stops.
Ve o telefon konuşması- - hiç durmaz.
It never stops.
Asla bitmeyecek.
It never stops, does it?
Asla bitmeyecek, değil mi?
"It never stops." What is it that never stops?
"Asla bitmeyecek" mi? Asla bitmeyecek olan nedir?
It never stops fuckin'raining!
İçine ettiğimin yağmuru hiç durmaz ki!
It never stops.
Hiç bitmez.
Well, I've been called a greasy thug too, and it never stops hurting.
Bana da yağlı cani denmişti, acısı hep içimdedir.
You see It never stops.
Görüyorsun, asla... asla bitmiyor.
It never stops. There are numbers that we can't even begin to comprehend.
Asla sonu gelmez, bizim bile kavramakta zorluk çektiğimiz sayılar vardır.
It never stops!
Hiç bitmeyecek!
I'm telling you, it never stops.
- Ya. - İnan bana, evin işi hiç bitmez.
The French troops in Algeria. It's tough, it never stops...
Örgütlenmeden, kaybettiğimiz zamandan ve kadınlar ve eğitim konusundaki başarısızlığımızdan bahsediyoruz.
It never stops.
Asladurmuyor.
But it never stops.
Ama hiç bitmiyor.
It never stops barking.
Beni deli ediyor.
- What if it never stops?
Ya hiç durmazsa?
That door never stops, does it?
Kapı da hiç durmuyor, değil mi?
It just never stops.
Asla durmuyor.
It is ten o'clock, or perhaps eleven, it's late, it's early, the sun rises, night falls, the sounds never quite cease altogether, time never stops completely, even if it is now reduced to the merely imperceptible : a hairline crack in the wall of silence,
Sat 10 : 00 belki de 11 : 000 çok geç oldu daha erken güneş doğuyor güneş batıyor tüm seslerin kesildiği olmuyor hiç zaman tam anlamıyla durmuyor artık zar zor fark edilse de :
Police work never stops, does it?
Polisler hiç çalışmadan duramazlar, değil mi?
Nothing stops you, does it? I'd never go whoring with Micko.
Rahat durmazsın hiç, değil mi?
It's not like Marlene's a bad person or anything but, my God, we've had three lunches and a movie and she never stops calling.
Marlene kötü biri filan değil.. .. ama Tanrım, üç yemek yedik ve bir filme gittik.. .. ve aramayı kesmiyor.
- The fun never stops here, does it?
- Eğlence burada asla bitmez, öyle değil mi?
It never, ever stops, inside my head.
Kafamın içinde asla ama asla durmuyor.
Boy, that brain never stops working, does it?
Beynin sürekli çalışıyor değil mi?
NEVER STOPS THEM, DOES IT?
- Tanrının kayıplarından biri daha.
It never ever stops.
Bu, şimdiye kadar asla durmaz
Once it stops working, it's very possible I'll never be able to get it going again and we'll have lost an opportunity to study a new technology.
Bir kere duracak olursa, bu yeni teknolojiyi inceleme fırsatını kaybetme ihtimalimiz oldukça yüksek.
Sometimes when I'm sittin'in class..... not thinkin'about class, cos that would never happen..... I think about kissing'you and it's like everything stops.
Bazen sınıfta otururken, dersi düşünmediğimde, düşündüğüm hiç olmaz çünkü seni öptüğümü düşünüyorum. O an sanki her şey duruyor.
It just never stops with your father.
Babanı hiç bir şey durdurmayacak.
It stops there, never comes down.
Burada durur ve aşağı inmez.
Your brain never stops working, does it, Poirot?
Beynin hiç mola vermiyor, değil mi Poirot?
Blood starts it, and until the blood stops flowing, it'll never stop.
Kan başlatır ve kanın akışı durmadan asla bitmez.
No matter how crazy it gets, the party never stops.
Ne kadar çılgınlaşırsa çılgınlaşsın, parti asla durmaz.
The mind that's always a step ahead of me... the person who never stops thinking it through.
Benden her zaman bir adım önde olan aklını düşünmekten bir an sıkılmayan o insanı.
It just never stops.
Umarım kibar olmayı sürdürür.
Oh, god... it's like this never stops.
Tanrım. Asla bitmeyecek gibi. Bir yandan okula giderken hepsinin altından nasıl kalkıyordun?