English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / It wouldn't hurt

It wouldn't hurt traduction Turc

433 traduction parallèle
It wouldn't hurt you to try and see if you could.
Bir şeyler yapmayı denesen ne çıkar?
It wouldn't hurt you to take orders from your grasshop your conscience, if you have one.
Eğer varsa, sen de çekirgenden... yani vicdanından emir alsan fena olmaz.
Buck makes it himself. Wouldn't hurt a baby.
Bebeği bile incitmez.
It wouldn't hurt him.
Bir zararı olmaz.
Well, I guess it wouldn't hurt nothing.
Şey, sanırım bu benim canımı acıtmaz.
- It wouldn't hurt to check it.
- Araştırmanın bir zararı olmaz.
It wouldn't hurt anything to hear what the guy has to say, would it?
Adamın söyleyeceklerini dinlemenin bir zararı olmaz, değil mi?
I guess it wouldn't hurt anything to run over there and have a look around
Her zaman bir şeyler uydurduğumu düşünüyorlar. Öyle düşünüyorlar demek?
I told her it wouldn't hurt. It didn't.
Acımayacağını söyledim.
It wouldn't hurt to give him a position.
Bir mevki vermenin zararı olmaz.
It wouldn't hurt.
Acıtmazdı.
And it wouldn't hurt you to help me with the trailer.
Karavanı boşaltmada tek bir yardım bile almadım.
It wouldn't hurt you to learn some manners too.
Sen de nezaket öğrensen iyi olurdu.
It wouldn't have hurt ya to wait a coupla days, Frank.
Bir iki gün daha çalışsan ölmezdin, Frank.
It wouldn't hurt to have the doctor take a look at you.
Bir kramp seni bu kadar kötü yapamaz. Doktor bir baksın.
It wouldn't have hurt to come to his church once in a while.
Bu kiliseye arasıra gelmenin bir mahsuru olmazdı.
It wouldn't hurt you to work inside for once.
Bir kere içerde çalışsan ölmezsin.
It wouldn't have hurt you to come to supper.
Yemeğe gelseydin, bir şeyin mi eksilirdi?
It wouldn't hurt you to take the garbage out and bury it either!
Çöpü dışarı çıkartıp gömsen canın yanmaz.
It wouldn't have hurt her to have had some sort of dreadful, shocking experience... when she was little, something rather nasty she saw in the attic.
Küçükken yaşamış olduğu şok edici deneyim onu incitmez de tavan arasında çok iğrenç bir şey görmesin, tamam!
It wouldn't hurt her to make a decision.
Bu kararı vermekle pek incinmeyeceğini sanıyorum.
It wouldn't hurt you to speak.
Konuşmanın sana bir zararı olmaz.
I guess it's dark enough I can go outside, it wouldn't hurt my eyes none.
Sanırım dışarısı yeterince karanlık, gözlerimi acıtmaz.
Maybe get myself slicked up a smidge and have a drink, it wouldn't hurt me either.
Belki biraz temizlenip bir şeyler içerim, bunun bir zararı olmaz.
It wouldn't hurt anybody.
Bak, baba. Bu kimseyi incitmez. Bak.
It wouldn't hurt, huh?
Hani acımayacaktı?
It wouldn't hurt to stop, have a drink, talk -
Dursak bir şey olmaz, içki içeriz, konuşuruz ve...
Well, it wouldn't hurt to make sure.
Emin olmaktan bir şey çıkmaz.
It wouldn't hurt us if a congressman or a senator saw how effectively we can work when we have to.
Birkaç kongre üyesi ya da senatörün... mecbur kaldığımız zaman ne kadar sıkı çalıştığımızı görmelerinin bize bir zararı olmaz.
_ It wouldn't hurt to ask.
- Zararı olmaz.
_ It wouldn't hurt to hear it.
- Dinlemenin bir zararı yok.
Wouldn't hurt if I took my hat off, would it?
Şapkamı çıkarsam, sorun olmaz, değil mi?
I thought it wouldn't hurt us to wait.
Beklememizde zarar yok diye düsündüm.
And all I want from you is the exclusive global and universal rights to it. But if you took it out, wouldn't it hurt?
Tek istediğim onun evrensel ve küresel hakları.
It wouldn't hurt to ask.
Sormaktan zarar gelmez.
But if it wouldn't hurt your feelings, I'll go to Zack's.
Ama alınmazsan ben Zack'a gideceğim.
- It wouldn't hurt.
- Bir zararı olmaz.
You wouldn't hurt a fly if you could help it.
Sen elinde olsa sineği bile incitmezsin.
Incidentally, this operation is something the British are mounting for our benefit... so it wouldn't hurt to show them courtesy.
Bu arada, bu operasyon İngilizlerin bizim menfaatimiz için oluşturdukları bir şey... bu nedenle onlara nezaket göstermenin bir zararı olmaz.
It wouldn't hurt you, either.
Canınız istemiyorsa siz bilirsiniz.
It wouldn't hurt to be a little quiet and careful.
Biraz sessiz ve dikkatli olmanın zararı dokunmaz.
It wouldn't exactly hurt business either.
IsIere de bir zarar oImazd hani.
- It wouldn't hurt to ask.
- Sormaktan zarar gelmezdi.
I didn't do it, I wouldn't hurt a fly!
Ben yapmadım, bir karıncayı bile incitemem!
It'd be terrible if some innocent people in here got hurt, wouldn't it?
Buradaki bazı masum insanların yaralanması korkunç olur, değil mi?
You know, it wouldn't hurt if you came by to see him every now and then.
Biliyorsun, eğer onu düzenli olarak görmeye gelseydin, bu kadar üzülmezdi.
If it wasn't for you I wouldn't have been hurt.
Sen olmasaydın bana bir şey olmayacaktı.
It wouldn't hurt to try, at least once, before everything turns to shit!
Tabii ki söylenecek şeyler var, en azından bir tek kez. Böylece her şey aptalca sona ermez.
Then it wouldn't hurt me now.
Öyle olsaydı bu kadar acımazdı şimdi.
That's a Ducky, the brunette. ♫ Dance wouldn't hurt ♫ ♫ He takes your hand and it's hot, hot, hot ♫
İşte bir Ducky, kumral olan.
It wouldn't hurt if it got some of that Sidney Bruhl polish and pizzazz.
Biraz Sydney Bruhl tımarından geçse fena olmazdı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]