Just one more traduction Turc
3,856 traduction parallèle
Just one more time, hank.
Sadece bir kez daha Hank.
But if you work against me, just one more time, I will make your life over.
Ama bir kere olsa bile bana karsi çalisirsan kiçindan kan getiririm.
Just one more, Ms. Barnes.
Bir tane daha, Bayan Barnes.
Just one more thing, if I may.
Bir şey daha, sakıncası yoksa.
Just one more night, Steve.
- Evet, yapacağım. - Hayır, yapmayacaksın.
Just one more night.
- Bir geceliğine Steve.
Look, man, as far as I'm concerned, this is just one more classified mission.
Ne kadar alakalı olsam da bu bir gizli görev.
There's not just one more thing you need to do before I suspend you?
Seni görevden uzaklaştırmadan önce yapman gereken bir tanecik bile iş yok mu?
One more day just one more day.
Bir gün daha sadece bir gün daha.
Ed... Just one more thing.
Ed, son bir şey daha.
Just one more thing if I may,
Mümkünse bir şey daha.
Just one more question, if I may.
Bir soru daha, mümkünse.
We have just one more witness, Your Honor.
Bir tanığımız daha kaldı, Sayın Yargıç.
Just one more dead one.
Bir tanesi daha öldü işte.
Just one more question.
Son bir soru.
That's just one more than us.
Bizden bir fazla aldılar sadece.
Wait, there is just one more question.
Bekle, sadece bir soru daha var.
Just one more push should do it.
sadece bir kez daha itmen lazım.
Drinking only one cup doesn't seem enough, please have just one more cup.
Bir kadeh yeterli değil. Lütfen bir tane daha iç.
Okay, drink just one more cup.
Tamam, bir kadeh daha.
If you drink just one more cup, I will tell you why I asked you to come here.
Bir kadeh daha içersen,... seni neden buraya çağırdığımı söyleyeceğim.
I call it just one more day in this damn hellhole and respectfully request that you leave.
Bu lanet olası cehennem çukurunda sıradan bir gün diyorum ve sizden tüm saygımla gitmenizi rica ediyorum.
Just give me one more day, please, please, please. Clyde :
Bana bir gün daha ver, lütfen, lütfen, lütfen.
Bella, if I could just hold you one more time.
Bella, keşke seni bir kerecik daha kollarıma alabilseydim.
I just want her to see one more thing.
Bir şeyi daha görmesini istiyorum.
Can you just explain this plea deal to me one more time?
Bu savunma işini bir kez daha açıklar mısın?
And keep in mind that your insurance won't reimburse you for a missed appointment, so I'm just going to ask you one more time... are you canceling?
Ayrıca şunu da belirteyim, sigortan kaçırdığın randevunun parasını ödemez. Son kez soruyorum, iptal ediyor musun?
It costs just as much to restore it as what's used to destroy it, so we've got to put in more than we can ever get out in a load with such a squirrely circuit and that's the only kind of circuit we've used in power systems since day one.
Onu yok etmek için harcanan enerji, onarmak için harcanan kadar. Bu yüzden bu tuhaf devre ile, tek yüklemede ondan... alabileceğimizden daha fazlasını koymalıyız. Ve bu ilk günden beri enerji sistemlerinde kullandığımız tek devre.
Okay, all I need to do is just shoot one more person down and then I can buy some time and convince Ann to wait for her own Ben-level soul mate.
Pekala, tek yapmam gereken bir kişiyi daha alaşağı etmek ve sonra biraz zaman kazanıp Ann'i, Ben'in seviyesindeki kendi ruh eşini beklemeye ikna edebilirim.
I'm just looking for one more to put in 2,300, and we're whole.
Ben 2,300 $ koyuoyrum, hemde oranın konumu çok iyi.
I just need one more bag.
- Sadece bir poşet alacağım.
See, the thing is it just seems like there's more than one person living here.
- Bak, mesele şu ki sanki burada birden fazla kişi yaşıyor gibi.
Saving just one individual requires huge effort, and of course, saving a species requires even more.
Bir bireyi kurtarmak için muazzam çaba gerekiyor... ve elbette, bir tür için de çok daha fazlası.
Just one more thing for this to work.
Ve birşey daha.
Could you just check one more time? Are you sure there's no other rooms?
- Bir kere daha kontrol edebilir misiniz?
But we have a more serious problem here - one of our listeners has written to us, and, well let me just read her letter to you, shes looking for a man, and she starts her letter with these words :
Ama burda daha ciddi bir sorun var - dinleyicilerden biri yazmış k i sana okumama izin ver birini arıyormuş bu bayan ve şöyle başlamış yazısına
I just have one more question.
Bir sorum daha olacak.
I just need her to hear that one more time.
Onun bunu son bir kere duymasını istiyorum.
Pretty got promoted, gossip counted more than achievement, and one day I just broke down because... High school never ended.
Güzel olan terfiiyi aldı, dedikodu ise başarıdan daha önemli sayıldı ve günün birinde ben beş parasız kaldım, çünkü lise yılları hiç bitmedi.
Yes, I have it all ready to go, but I just need you to go through it with me all one more time.
Evet, her şey hazır ama bir kez daha benimle tahlil sonuçlarının üzerinden geçmeni istiyorum.
And I bet if you stay, you'll have a whole bunch more days just like this one.
Ve eminim kalacak olursan bunun gibi birsürü günün olacak.
Can you do that exactly like you just did it, one more time?
Az önceki yaptığının aynısını yapar mısın?
You know what, why don't we just try one more compatibility test?
Neden başka bir uyum testini denemiyoruz?
Come on, I know you've got more Just one more
- Bir şeyler daha söyle.
Even if it's just for one more day.
Sadece bir tek gün fazladan bile olsa.
You might want to pop one more button, just in case.
Bir düğme daha açmak isteyebilirsin, n'olur n'olmaz.
You just have to ask yourself one question... who do you love more?
Kendine tek bir soru sormalısın. Kimi daha çok seviyorsun?
Why don't you guys just do it... run through it one more time by yourselves?
Bensiz bir kere daha tekrar etseniz olmaz mı?
Actually, Lily's boys were just learning there was only one more flight out to New York with one seat left, and it was all the way across the airport.
Aslında Lily'nin erkekleri o an, New York'a tek bir uçuş olduğunu sadece tek kişilik yer kaldığını ve uçağın, havaalanının öteki ucunda olduğunu öğrenmişti.
You saved more than just one life last night by calling.
Akşam arayarak bir candan fazlasını kurtarmış oldun.
I just wanna say one more thing before I go.
Gitmeden son bir şey daha söylemek istiyorum.
just one more thing 124
just one more time 65
just one more minute 27
just one more question 50
just one 795
just one last thing 27
just one kiss 20
just one day 24
just one time 35
just one night 42
just one more time 65
just one more minute 27
just one more question 50
just one 795
just one last thing 27
just one kiss 20
just one day 24
just one time 35
just one night 42
just one word 29
just one thing 169
just one sec 53
just one minute 99
just one drink 31
just one question 94
just one moment 102
just one second 248
just one problem 23
just one of those things 19
just one thing 169
just one sec 53
just one minute 99
just one drink 31
just one question 94
just one moment 102
just one second 248
just one problem 23
just one of those things 19
one more time 797
one more 931
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one more minute 37
one more thing 865
one more round 22
one more drink 18
one more 931
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one more minute 37
one more thing 865
one more round 22
one more drink 18