English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Let her through

Let her through traduction Turc

337 traduction parallèle
Let her through.
Bırakın geçsin.
- Hey, let her through!
- Bırakın geçsin!
Then tell here she's coming out. They'll let her through
O zaman ona senin dışarı çıkacağını söyle.
Let her through, folks.
Teşekkür ederim. Geçmesine izin verin.
Let her through.
Bırak onu.
- Mal told us to let her through.
- Mal, onu yukarıya bırakmamızı istedi.
Let her through.
Onu alalım.
Let her through, please.
Geçmesine izin verin.
Don't let her through, Dobuzhinsky!
Bırakma onu, Dobujinskiy! Bırakma!
LET HER THROUGH.
Gel. Onu bırak.
Excuse me, Officers, let her through, please.
Affedersiniz, geçmesine izin verin lütfen.
- OK, let her through.
- Tamam, geçmesine izin verin. - Neler oluyor?
Couldn't you just let her through to say goodbye?
Vedalaşmak için geçmesine izin veremez misiniz?
- Let her through! - We got you.
Tuttuk seni.
Let her run through storm and hell.
Bırak fırtınaya ve cehenneme doğru koşsun.
They let me go through the works.
Bana her yeri gösterdiler.
You ain't gonna tell the newspaper reporters, are ya... and let them make up their nasty stories... and drag her name through the mud?
Bunu gazetecilere söyleyip çirkin hikayeler yazmalarına ve adına leke sürmelerine izin vermezsiniz, değil mi?
One of you won't... let her come through.
İçinizden biri onun ortaya çıkmasına müsaade etmiyor.
One of our men at the theater let her slip through his fingers without making a statement.
Tiyatroda bir adamımız ifadesini almadan bırakmış.
Let it go, Tom, let her think about it through tomorrow.
Her neyse, Tom, bunu yarın konuşursunuz.
Let her through!
Gelsin!
- Let her go through what I've been through.
- Benim yaşadıklarımı o da yaşasın.
All of it, anything, don't let them through!
Hepsi, her şey, onlara izin vermeyin!
Yes, I could let you dictate something to her, but I tried to get through to Brisbane myself half an hour ago.
Evet, ona bir şey yazdırmana izin verebilirim. Ancak yarım saat kadar önce Brisbane'e bizzat ulaşmaya çalıştım.
Let us pray beloved Brother, let the goodness of Almighty God providing for the well-being of his church, may bestow upon this Bishop elect, the abundance of his grace through Christ our Lord,
Aziz kardeşimize dua edelim, Her şeye kadir olan ve... kilisesinin selametini sağlayan tanrının... iyilikleri ve ihsanı, bu piskopos seçiminin üzerine olsun. Varlığının bereketi adına...
And don't let her get through to Blake's Tours.
Blake's Tours'a ulaşmasına izin verme.
All right, let her come through this way.
Pekala, bu taraftan geçsin.
- She let me go through her purse.
- Cüzdanına bakmama izin verdi.
You can't let her die through ignorance.
Cahillik yüzünden ölmesine müsade edemezsiniz.
Let me go see how our Caterina slept through the night with her nightingale.
Gidip bakayım Caterina gece boyu bülbülüyle nasıl uyumuş.
The acrobat having a bad day, won't shut up in the midst of her lunacy. - Where are you trying to get... screaming like that in a basement? Let me through!
Cambaz berbat bir gün geçiriyor deliliğin orta yerinde bocalayıp duruyor.
Let her remember it, listen and read about it, as long as she doesn't have to go through it herself.
Unutmamasını sağlasın, dinlesin ve okusun. Bunların peşinden gitmek zorunda olmasın.
Let's read it through from A to Z, so you see that I haven't cheated you.
Şimdi oturup her şeyi A'dan Z'ye okuruz. Böylece seni kandırmadığımı görmüş olursun.
I was singin'in any honky-tonk bar that would let me through the door.
Beni kapısından alan her barda şarkı söylüyordum.
Whatever this process is she's going through, we've to let it run its course... or she could be damaged.
Bu süreç her neyse devam etmesine izin vermeliyiz. yoksa zarar görebilir.
She has been calling through space and time... for you to come and let her rest.
O uzayı ve zamanı aramakta... gelmeniz ve onu istirahat ettirmeniz için.
Let's put chocolate all over the floor and let Chunk eat through it.
Her yere çikolata koyalım ve Dobiş yiyerek ilerlesin.
Let's just say that thousands of dollars of merchandise go through my hands every day.
Elimden her gün binlerce dolarlık mal geçiyor demekle yetinelim.
back in the'60s? Well, girls like you still said, "Come and get it." Let me check through my'60s vocabulary book.
Al, köpeğin evimize daldı ve yatağın altına saklandı her gün akşam yemeği vaktinde bunu yapıyor.
Let us get through to take care of her.
Bırakın da onunla ilgilenelim.
Let's run through this one more time.
Her şeyi bir kez daha gözden geçirelim.
You'll let her slip right through your fingers because you think you don't deserve happiness.
Parmaklarinin arasindan kayip gitmesine izin vereceksin çunku mutlulugu hak etmedigini dusunuyorsun.
Let her pass in safety through the gates of death and dwell with all your saints in the blessed light...
ÖIüm geçidinden güvenle geçmesini ve azizlerinle birlikte ikamet etmesini sağla.
Well, if she's available, I won't let her slip through my fingers this time.
Eğer boştaysa, bu sefer parmaklarımın arasından kayıp gitmesine izin vermeyeceğim.
And even when we were at my grandmother's funeral... when you told most of my relatives... that you could see her nipples through her burial dress, I let it slide.
Ve hatta, büyükannemin cenazesindeyken akrabalarımın çoğuna meme uçları cenaze elbisesinden bile gözüküyor dediğinde, sineye çektim.
I'm going back there to see if I can flush her out. If she comes back through here, let her have it.
Oraya girip onu dışarı çıkmaya zorlayacağım.
Think this thing through here, Wade. You give them what they want, why won't they let her go?
Bunu düşün Wade, istediklerini verirsen, gitmesine neden izin vermesinler?
How long are we going to let her go through this?
Bu şeyi yaşamasına, daha ne kadar izin vereceğiz?
Every once in a while I'll let a little something else slip through.
Her seferinde başka bir şeyin arada kaynamasına göz yumuyorum.
I'VE BEEN THROUGH TOO MUCH TO LET HER LIVE IF YOU DISAPPOINT ME, ROY.
Beni hayal kırıklığına uğratırsan onu yaşatma konusunda çok zorlanırım Roy.
I do not keep any state secrets, but to let you go through the files, this is too much to ask.
Bu her şeyi hallederdi ve ayrılırdık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]