Let him be traduction Turc
1,694 traduction parallèle
It would've been wrong to let him be punished for something I did.
Benim yaptığım bir şey için onun cezalandırılması doğru olmaz.
Your boy come up short saying spillage or police or whatever, you let him be, and then he gettin'over on you.
Adamın gelip... "yere döküldü, polis bastı" derse ve.. sen de ses çıkarmazsan.
I couldn't let him be found like that.
Onun bu şekilde bulunmasına izin veremezdim.
Oh, sweetheart, just let him be.
Oh, hayatım, onu rahat bırak.
Sweetheart, just let him be.
Hayatım, onu rahat bırak.
And you just let him be?
Sen de böyle oturup, oluruna mı bırakıyorsun?
I think I'll just let him be.
Sanırım burada kalmasına izin vermeliyim.
Jong-seok Han? Let him be.
Jong Suk Han mı?
- Let him be.
- Bırak konuşsun.
Let him be our Oswald.
Oswald'ımız olsun.
Well, Please Let Him Be Dumb.
Lütfen aptal olsun.
Let him be...
Bırakın olsun...
Let him be.
Zaten bırak orada kalsın.
Let him be. He worked hard today. He's tired.
Bugün çok çalıştı, yorgundur.
Let him go and everything will be okay.
Bırak gitsin, ve her şey yoluna girecek.
You know, anything I give him will just be read as "Hey, let's get back together."
Ona ne verirsem vereyim, Hey hadi tekrar birleşelim diyecek.
... and I'll let him know. I would be immensely appreciative if you would.
Bunu yaptığın takdirde sana korkunç müteşekkir kalacağım.
As long as I can keep an eye on him and not let Jessie out of my sight, we should be ok.
Gözüm onun üstünde olduğu sürece ve Jessie'yi görüş hizamdan çıkarmazsam iyi olmalıyız
I won't let him. I think it'd be in bad taste.
Bence tatsız olur.
If you'd let me go to his office, you wouldn't have to be nice to him.
Bürosuna gitmeme izin verirsen, karşısında kibarmış gibi... -... davranmana gerek kalmaz.
I just think the most important thing for you is going to be let him do the talking. This is hard.
Bu zormuş.
.. won't be able to pee.. Let's leave him here.
Burada daha fazla zaman kaybedemeyiz, daha işemeye bile fırsat bulamadık, onu burada bırakalım
That these two persons present now come to be joined... therefore if any man can show any just cause why they may not lawfully be joined together... let him now speak or else hereafter forever hold his peace.
Bayan Elliot. Kendinizi kötü mü hissediyorsunuz?
He's gonna be a great dad, if you let him.
Seni seviyor. Çok iyi bir baba olacak. İzin verirsen.
And let me be clear, you cannot protect your brother by taking him off the case.
Dürüst olmak gerekirse, davadan alarak kardeşini koruyamazsın.
I'll let him know we're going to be delayed a little bit.
Ona biraz gecikeceğimizi bildiririm.
Let's plant a knife on him just to be safe.
Yanına bıçak bırakalım ki güvende olsun.
Let Adams come back here, be available for whatever nefarious fuckin'carryings-on you assign him,'cause I do not take orders from you.
Adams buraya gelsin. Ona vereceğin aşağılık işlere de hazır olsun. Çünkü ben senden emir alacak değilim.
Oh, don't worry. I'll be sure to let him know.
Oh merak etme, ona bizzat söyleyeceğim.
Because the man who did that is still out there and I'll be damned if we let him get away with it.
- Çünkü bunu yapan adam hala dışarıda. Bu işin yanına kalmasına tahammül edemem.
Look, Andrew asked me not to say anything, but I don't want there to be any secrets between us, so please don't let him know I told you.
Bak, Andrew hiçbirşey söylememi istedi, bu bizim aramızda bir sır olarak kalmalı. Lütfen bunu senle paylaştığımı ona söyleme.
And you don't wanna be the judge to let him walk.
Ve onu serbest bırakan yargıç olmak istememeniz.
Let's see what he says when I tell him Channel 9 might be doing an exposé on the horrors of private schools.
Bakalım Kanal 9'un, özel okullarla ilgili korkunç gerçekleri ortaya çıkaran bir haber yapabileceğini söylediğimde, ne diyecek.
Why not just let him be?
Neden aramaya devam ediyorsunuz ki?
All right, let's get him down to Conan's hair and make-up and hopefully Kenneth will be back any minute.
Conan'ın makyaj odasına götürelim. Umarım Kenneth hemen gelir.
You know, I can't believe what a creep he turned out to be. You know? And I just let him waltz into my house.
Onun nasıl bir sapığa dönüştüğüne inanamıyorum... yani onun evime girmesine izin verdim.
But if you let him in you'd have to be here before him.
Eğer onu içeri aldıysan, o gelmeden önce burada olman lazım.
Here, I'll be him, you be you. Let's practice.
Şimdi ben o olacağım, sende sen, antreman yapalım.
I agreed to let him skip gym to be my hair model.
Saç modelim olması karşılığında beden eğitiminden kaytarmasına izin verdim.
I told you, be honest, let him down easy, but...
Dürüst ol, üzerine fazla gitme.
But let me tell you, if you didn't, if you couldn't be with the person that you love, I guarantee that hearing him promise to love you and honor you and cherish you, no matter what, it would be pretty much all you could think about.
Ama size şunu söyleyeyim, eğer öyle olmasaydı, eğer sevdiğiniz kişiyle birlikte olamasaydınız, eminim ki ondan, ne olursa olsun sizi seveceğini ve mutlu edeceği sözlerini duymak, neredeyse düşünebildiğiniz tek şey olurdu.
If you want things to be even with us, how about you let Randy move in with you, keep an eye on him for me?
Eğer ödeşmek istiyorsan, neden Randy'nin yanına taşınmasına izin vermiyorsun, benim için ona göz kulak olursun.
Let the man be, leave him alone!
Adamı bırakın, yalnız bırakın!
But he also happens to be on a hot streak right now, which is why I let him talk to me.
Ama şu anda iyi bir seri tutturuyor bu yüzden onunla konuşuyorum.
So let us show him that no need to be too proud.
Hadi ona fazla gurura hacet olmadığını gösterelim.
Let him eat and be on with it.
Bırak da yemeğini yesin.
If we must have a tyrant, let him at least be a gentleman bred to the business, and let us fall by the axe, and not by the butcher's cleaver
Bir tirana mecbursak, en azından işini bilen bir centilmen olsun, ve kasabın satırıyla değil, baltayla ölmemize izin verilsin.
If I let the cops try to find him, he'd be long gone by now.
Polislerin onu aramasına izin verseydim, şu ana kadar uzaklaşmış olurdu.
Would it be okay if I just let him know I was waiting?
Beklediğimi söylesen bir şey olur mu?
Let him finish his interview in peace, and this whole thing will be over before he even hears about it.
O röportajını yapsın tüm bu şeyler de o duymadan bitecek.
It was no less difficult for Chuck to let go of Ned when his father whisked him away to be abandoned at the Longborough school for boys.
Chuck için de Ned'i babasının aceleyle Şehreuzak Erkek Mektebi'ne terk edilmek üzere götürüşüne seyirci kalmak pek kolay olmamıştı.
let him go 1637
let him talk 70
let him in 156
let him sleep 41
let him speak 75
let him wait 26
let him have it 44
let him try 35
let him do it 52
let him down 22
let him talk 70
let him in 156
let him sleep 41
let him speak 75
let him wait 26
let him have it 44
let him try 35
let him do it 52
let him down 22
let him finish 62
let him rest 17
let him go now 17
let him stay 21
let him know 22
let him live 38
let him up 33
let him 173
let him come 53
let him through 73
let him rest 17
let him go now 17
let him stay 21
let him know 22
let him live 38
let him up 33
let him 173
let him come 53
let him through 73
let him alone 35
let him breathe 18
let him pass 25
let him die 45
let him out 46
bebe 93
beyonce 24
bela 54
belle 613
beatrice 271
let him breathe 18
let him pass 25
let him die 45
let him out 46
bebe 93
beyonce 24
bela 54
belle 613
beatrice 271
because 7201
beni 31
berlin 199
besides 7168
benoit 85
bene 37
bella 479
beau 197
best wishes 40
benjamin 725
beni 31
berlin 199
besides 7168
benoit 85
bene 37
bella 479
beau 197
best wishes 40
benjamin 725