English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Let him come

Let him come traduction Turc

1,130 traduction parallèle
Listen to me, let him come home with me. Have kicks with someone who won't feel them when you leave.
Bırak benimle eve gelsin sen de ayrıldığın zaman üzülmeyecek biriyle eğlen.
The doctor wouldn't let him come.
Doktor gelmesine izin vermezdi.
I told him about the big turkey party you're having and he's sure his folks will let him come.
Senin verdiğin büyük hindi partisini ona söyledim ve o da ailesinin gelmesine izin vereceğinden emin.
Finally, they would let him come in, you know, and play.
En sonunda onun da çalmasına izin verdiler.
And she has to let him come dangerously close to keep him convinced he can catch her.
Ve onu yakalayabileceğine ikna edebilmesi için, sırtlanın tehlikeli bir şekilde ona yaklaşmasına izin vermek zorundadır.
He wants to know if you'll ask Daisy to your house and let him come over.
Daisy seni evinde ziyaret ederken, onu da çağırmanı istiyor.
- I advise you to let him come along.
- Ona bizimle gelmesine izin vermeni öneriyorum.
- Why doesn't she let him come up?
- Neden onu yukarı çıkarmıyor?
Let him come, Marilyn.
İsterse gelsin, Marilyn.
Let him come forward, And throw a glove in my face!
Gel ve eldiveni çıkar at yüzüme
Let him come in.
Onu içeri al.
Let him come forward if he dares.
Yapan kimse, cesareti varsa öne çıksın.
Let him come
Yukarı çıksın!
Let him come home tired from looking.
Bırak eve iş aramaktan yorgun dönsün.
Let him come. Who must he ask for?
Demek geldiğinde, kimi arayacak?
Don't let him come to any harm... or else I won't spare you
ve sakın ona zarar vermeyin... yoksa intikamını alırım!
If I was in prison, I wonder if they'd let him come and visit me.
Eğer hapse girersem, acaba beni ziyaret etmesine izin verirler mi?
Let him come back to me if he wishes.
tek arzum onun bana geri dönmesi.
You let him come back to Albuquerque to testify.
- Şahitlik etmesi için Albuquerque'ye gitmesine izin vereceksin.
Don't let him come into the Temple!
Tapınağa gelmesine izin vermeyin!
I'm not gonna let him come between you and me.
Neyse boş ver onu biz kendimize bakalım.
Just talk to James and don't let him come in.
James'le konuş ve içeri girmesini engelle işte.
If he's got something to say to me, let him come down and tell me.
- Söyleyecek bir şeyi varsa -... aşağı gelsin ve söylesin..
If you don't let him come with us we'll use force.
Bizimle gelmezse, güç kullanırız!
Let me have a look at him and forbid him to come here again! Nonsense!
Bana doğru söyle... ne işler çeviriyorsun?
well, have him come aboard. Let's have a look at him.
Tamam, tekneye gelsin de bir bakalım kimmiş.
Kuan Cheng-chun is behind Come, let's kill him
Kuan Cheng-chun arkamızda işini bitirelim
I'll let you take another Alka Seltzer up to him. Come along.
Bir Alka Seltzer de sen ver ona.
I'd let him warm her up for a few minutes and I could come in at the end and finish her.
O önce kadını ısıtır sonra da ben gider, işi bitiririm.
Come on, let's greet him!
Hadi karşılayalım.
Then come back and let us out so we can stop him!
Sonra gelip bizi çıkar ki, onu durdurabilelim!
Come on, let him out!
Haydi, bırak çıksın dışarı!
Come on, let him get through!
Geçmesine izin verin millet!
Hey, come on, let him go.
Hadi, bırak gitsin.
Come on, let's go find him!
Hadi! Gidip onu bulalım
If my son should come back and your father isn't here... it might be better if you didn't let him in.
Eğer oğlum, baban burada değilken gelirse içeri almaman daha doğru olur.
Let's keep him busy, give those kids time to get out of here. Come on.
Çocuklara vakit kazandırmak için onu oyalayalım, hadi!
Come, let us take him to the bed
Hadi! onu yatağa götürün
And lucky for him, you didn't have your umbrella. Come on, let's go.
İyi ki şemsiyeniz yanınızda değilmiş.
Come, let's go and find him.
Hadi, gidip bulalım onu.
Come on, let him have it.
Hadi, bırakalım alsın.
Come, let us bury him at sea.
Hadi, onu denize bırakalım.
Let the order come directly from him.
Emir doğrudan ondan gelsin.
Come on, let's get him, guys.
Hadi dönüp onu alalım.
Hit that! Come on, don't let him hit you!
Murphy, haydi bırak, vursun sana!
Come on! Let him break it up.
Bir şeyler yap, haydi!
Come on, let's take him out by the pool.
Haydi onu havuza götürelim.
Come on, let him explain to you what he wants, he's been talking for a half an hour.
Gel, ne istediğini sana anlatsın bir saattir konuşuyor.
Let him go! - Come on!
Bırak gelsin.
Setup a separate interview with you and Mr. Neal. and let him really come the grips with your mag's attitude.
Şu röportajınıza biraz verip kendisini neden biraz derginin dikkatine çekmiyoruz.
Come on, let me get him. - Hey, Barney, wait.
Hadi gösterelim onlara.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]