Live or die traduction Turc
638 traduction parallèle
Nobody cares whether you live or die.
Kimse senin öldüğünü kaldığını önemsemiyor.
Then they prescribe brandy and have to sample themselves to see if it's any good, and by the time you're deciding whether to live or die, they're under the bed singing "Sweet Adeline"
Sonra reçeteye konyak yazıp işe yarıyor mu diye denemek ister. Sen ölüp ölmeme arasında karar verirken onlar yatağın altında "Sweet Adeline" i söyler.
Who am I to decide whether a man's to live or die?
Ben bir adamın yaşamasına ya da ölmesine karar verecek kimim ki?
They won't let a man live or die in peace.
İnsanın huzur içinde yaşamasına da, ölmesine de izin vermiyorlar.
You should be thankful she cares whether you live or die.
Senin için endişelenmesine şükretmelisin.
The question is, will she live or die?
Bir ölüm kalım meselesi.
Now I know why you don't care whether you live or die.
Şimdi ölümü neden umursamadığını anlıyorum...
- For me to live or die.
- Ölürüm ölmem sana ne.
You don't care whether I live or die.
Yoksa nasıl olduğum umurunda değildir.
At that moment you daren't either live or die.
Şu durumda ne ölmeye ne de yaşamaya cesaret edemiyorsun.
You don't care if I live or die.
Ölmem ya da yaşamam umurunda değil.
You may live or die, we see.
yaşayacak veya öleceksin, göreceğiz.
Whether we live or die may depend on what happens here.
Yasayıp yasamayacağımız burada olacaklara bağlı olabilir.
And even when old Vince Wesley forced me to fight and his eyeball was hanging down on his cheek after and they didn't know whether he was gonna live or die you knew I had no way out.
Ve hatta yaşlı Vince Wesley beni kavgaya zorlamıştı da sonrasında gözünün yuvarlakları yanaklarından sallanıyordu ve insanlar yaşayıp yaşamayacağına karar verememişlerdi ama biliyorsun başka çarem yoktu.
I am the last person on Earth who cares whether you live or die or rot in jail.
Yaşıyor ya da ölmüş olmanı, ya da hapiste çürümeni umursayacak son insanım.
Whether you're born or not, whether you live or die whether you're good or bad.
Doğup doğmayacağın. Yaşayacağın veya öleceğin, İyi mi olduğun kötü mü?
Don't talk about graves when we don't know if Big Daddy's going to live or die.
Koca Baba yaşayacak mı ölecek mi emin olmadan mezarlardan bahsetme.
Mariquita, the last one will go and see if they live or die, to run away!
* Mariquita, sona kalan... * *... gider bakar... * *... yaşıyor mu, yoksa ölü mü? Ve hemen kaçar! *
Nobody cares about me. Whether I live or die.
Kimsenin beni, hayatta olup, olmamamı umursadığı yok.
See whether you live or die.
- Yaşamak mı, ölmek mi göreceğiz.
We'll live or die as we please.
Nasıl istersek öyle yaşayıp, öyle öleceğiz.
Live or die, the nine of us are together.
Dokuzumuz da yaşamda ve ölümde birlikte değil miyiz?
You don't care if I live or die, as long as I win the race.
Yarışı kazandığım sürece yaşamam ya da ölmem umurunda değil.
It doesn't matter to them whether you live or die.
Yaşaman ya da ölmen onların umurunda değil.
She could live or die or end up paralyzed.
Yaşabilir de, ölebilir de. Ya da felçli kalabilir.
Giulia may live or die or be paralyzed and a burden to us for 30 years.
Giulia yaşayabilir, ya da ölebilir ya da felçli kalıp, 30 yıl bize hayatı zindan eder.
Live or die as you like!
Öl ya da yaşa! Nasıl istersen!
Nobody cares if I live or die, just so long as I write the checks.
Ölsem de kalsam da kimsenin umurunda değil! Onlar maaşlarını alsınlar, mutlu olsunlar yeter.
It ain't for me to say a body's to live or die.
Birine yaşa ya da öl demek bana düşmez.
You're admitting your only importance is collecting men who don't care whether they live or die.
Senin için sadece önemli olanın hayatta kalmayı ya da ölmeyi umursamayan adamları toplamak olduğunu itiraf ediyorsun.
He'll live or die now, Jim.
Ya yaşayacak ya da şimdi ölecek.
This is a forgotten town. The commandant doesn't care if we live or die.
Unutulmuş bir kasaba,... hayatımız ya da ölmemiz komutanın umurunda bile değil.
I'm in big trouble. I don't care if I live or die.
- Başım belada ve ölmek umurumda değil.
What right have you to judge who is to live or to die?
Kimin ölüp kimin yaşayacağına karar vermeye ne hakkınız var?
- I'll make him live, or die with him.
- O'nu yaşatacağım, ya da O'nunla öleceğim.
If I live or I die
Yaşasam da, ölsem de
- An if I live until I be a man... I'll win our ancient rights in France again... or die a soldier, as I lived a king.
- Eğer ömrüm yeter de büyürsem, Fransa tahtındaki tarihi hakkımızı arayacağım.
The only two things that a man should die for or live for are a poem or a woman like Marian.
Bir insanın uğruna öleceği ya da yaşayacağı iki sey şiir ya da Marian gibi bir kadın.
I shouldn't have been able to live without it or "die" either, for that matter.
Onsuz ne yaşayabilir ne de ölebilirdim.
Either you live or we die together.
Ya sen de yaşarsın, ya beraber ölürüz.
Sooner or later, however long I live, I'll fight the town for the right to die here.
Şimdi ya da sonra, hayatımın sonuna kadar burada ölme hakkımı kazanmak için tüm kasabayla savaşacağım.
One will live, one will die, or both will die.
Biri yaşayacak, biri ölecek yoksa ikisi birden ölecek.
To fight and live, or to die without fighting?
Savaşıp yaşamak mı, yoksa savaşmadan ölmek mi?
♪ Must come a time, 70 ♪ When you're old, and it's cold And who cares if you live or you die?
bir gün yetmiş yaşında olacağım... yaşlandığım zaman yaşayıp yaşamadığım kimin umurunda olur?
I must be gone and live, or stay and die.
Ya gidip yaşamalı ya da kalıp ölmeliyim.
To die up here... or to be rich... and live as free men?
Burada ölmek için mi yoksa zengin olup özgür insanlar olarak yaşamak için mi?
Either you surrender and live... or if you attempt to postpone the inevitable... then I shall withdraw my offer... and your two comrades will die tonight.
Teslim de olsanız, hayatta da kalsanız... kaçınılmaz olanı erteleseniz bile... ben teklifimi geri çekeceğim... iki askeriniz de bu akşam ölecek.
- You can live or you can die.
- Yaşayabilirsin veya ölebilirsin.
Would you prefer to die or to live?
Yaşamak mı ölmek mi istiyorsun?
Well... either you live or you die.
İyi... Ölsen de ölmesen de para senin.
Revenge is a sweet thing to live for, or die for.
- İntikam, yaşamak yada ölmek için güzel bir sebep
dietrichson 35
diet coke 34
die young 24
died in 24
die hard 66
live fast 20
live long and prosper 34
live your life 45
live to fight another day 19
live it 17
diet coke 34
die young 24
died in 24
die hard 66
live fast 20
live long and prosper 34
live your life 45
live to fight another day 19
live it 17
live and let live 37
live a little 78
live together 30
live it up 25
live and learn 31
live aboard 36
live here 35
live well 17
live with it 35
live a little 78
live together 30
live it up 25
live and learn 31
live aboard 36
live here 35
live well 17
live with it 35