Look around traduction Turc
8,350 traduction parallèle
Look around you.
Etrafınıza baksanıza.
We'll look around for a bit if we may, my non-husband and I.
İzninizle biraz etrafa bakınacağız. Kocam olmayan bey ve ben.
Look around.
Etrafına bir bak.
Look around, April.
Etrafına bir baksana April.
You look around.
Sen etrafa bak.
You mind if we come in and take a look around?
Etrafa bakmamızın sakıncası var mı?
I mean, just look around here, Sachin.
Sachin.
Look around.
Etrafına bak.
Well, take a look around.
- Hayır. Etrafınıza bir bakın bakalım.
Now... now take a look around.
Etrafınıza bir bakının bakalım.
Just take a good look around there.
Her yere iyice bak.
I'll take a look around.
Ben biraz ortalığı kolaçan edeyim.
Let me have a look around.
Ben, etrafı bir kolaçan edeyim.
Take a look around you. Chinese,
Etrafına bak, Çinliler,
We-we're just fans of Mr. Lucas's work, and we thought we'd take a shot and see if we could get in and look around.
Bay Lucas'ın çalışmalarının hayranıyız sadece. Şansımızı deneyip içeri girerek etrafa bakabilir miyiz diye merak ettik.
You need to look around.
Etrafına şöyle bir bakmalısın.
Look around you.
Etrafına bir bak.
What I finally realize, now that I'm well into my late thirties... It takes a lot of bravery to look around you, and see the world, not as it is, but as it should be.
Sonunda fark ettim ki otuzlu yaşlarımı bitirmek üzereyim etrafa bakıp dünyayı olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi görmenin ne kadar cesaret gerektirdiğini anladım.
I look around this room and all that I see are threats.
Bu odaya bakınca gördüğüm tek şey tehditler.
Look around, these are your neighbors, your friends.
Etrafınıza bir bakın. Bu insanlar... sizin komşularınız, dostlarınız.
Look around you.
Çevrene bak.
Take a good look around!
İyice bak.
I had a look around the wards and they're full to bursting.
Koğuşlara baktım da, patlayacak kadar dolular.
Take a look around.
Etrafa göz atın.
Just look around.
Ne gördüğünü söyle.
- Look around.
- Etrafa baksana.
Well, look around, kid.
Etrafına bak evlat.
You don't mind if we take a look around, do you?
Etrafa göz atmamızın senin için bir sakıncası yok, değil mi?
People get killed over a wrong look around here.
İnsanlar burada yanlış bakıştan öldürülür.
Why don't you look around, see what you can find.
Neden etrafı aramıyorsun?
Look around yourself.
Etrafına bak.
Sir, I know you're trying to take us to a better place, but look around.
Efendim, bizi daha iyi bir yere götürmek istediğinizi biliyorum, ama bir etrafa bakın.
3,400 square feet, a beautiful view of Puget Sound, and if you look out this window, you can watch them build the new Space Haystack around the Space Needle.
310 metrekare, sahil yolu manzaralı. Camdan bakarsanız Uzay İğnesi'nin yanına inşa edilen Uzay Samanlığı'nı göreceksiniz.
Not the gals I roll around with. - All right. - [Chuckles] Look.
- Benim takıldığım arkadaşlar öyle değil valla.
Look at you- - stay-at-home dad, just sit around on your ass all day while your wife works to support you.
Şu haline bir bak! Karın çalışırken sen bütün gün kıçının üstüne oturup ev babalığpı yapıyorsun.
Look, Jules, not everybody needs to have people around - all the time.
- Bak Jules, herkesin her daim çevresinde insanlara ihtiyacı yoktur.
Okay. Well, please stay here while I look around. All right?
Tamam o zaman biz etrafa bakarken sen burada kal tamam mı?
Look, I'd rather see her running around like a fool than sleeping and drinking all damn day.
Bütün gün yatıp içeceğine aptal gibi sağda solda koşmasını tercih ederim.
Look, sitting around meditating doesn't make you a religion.
Bakın, öyle oturarak meditasyon yapmak sizi bir din yapmaz.
So, once I call the police and the U.S. Marshals, and the DOC investigators start sniffing around, it's going to look a lot worse for the Director of Human Activity here at Litchfield.
Polisi ve federalleri aradığım zaman ve ticaret departmanı araştırmacıları etrafta kol gezdiğinde Litchfield'deki İnsan Faaliyetleri Direktörü için çok daha kötü görünecek.
Look... look, if Aiden doesn't want to marry you, it just means there's someone better around the corner.
Bak, eğer Aiden seninle evlenmek istemezse ondan daha iyi birini bulabilirsin.
Go around, look at them.
Etrafta bir sürü okul var.
Feel free to hang around and look pretty.
Ortalıklarda takılmaya ve hoş görünmeye devam et.
Look, I'll stick around for Maggie, but we're done.
Bak, Maggie için buralarda olacağım ama bizim ilişkimiz bitti.
We have to look for the clues hidden around the room.
Odanın etrafına gizlenmiş ipuçlarını aramalıyız.
Look, Lemon, I-I understand that things are easier when Shelby is not around, but-but it is also emptier and-and a lot less fun.
Lemon, Shelby etrafımızda değilken işlerin daha kolay olduğunu biliyorum. Ama aynı zamanda daha boş ve daha az eğlenceli.
Look, I know that I'm hard to be around.
Uyumsuz biri olduğumu biliyorum. Anladın mı?
I mean, look at you with your doctor boyfriend and your fancy clothes going around judging people.
Doktor sevgiline, pahalı kıyafetlerine, insanları yargılayarak şu gezmene bir bak!
Look at you, flashing that bling around.
Durmadan sağa sola göster onu sen tabii.
But there's still supplies around if you know where to look.
Ama eğer nereye bakacağınızı bilirseniz etrafınızda hâlâ bol malzeme var.
( laughs ) Look, I'd like to stick around today.
Bugün sadece yanında olmak istiyorum.
look around you 337
around 956
around the world 31
around the corner 75
around noon 17
around me 18
around midnight 41
around here 182
around money 20
look at me 7366
around 956
around the world 31
around the corner 75
around noon 17
around me 18
around midnight 41
around here 182
around money 20
look at me 7366
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look on the bright side 174
look at your face 75
look at yourself 268
look at them 596
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look on the bright side 174
look at your face 75
look at yourself 268
look at them 596