English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Look for him

Look for him traduction Turc

1,931 traduction parallèle
Come with me to France to look for him.
Onu aramak için benimle Fransa'ya gel.
What will happen if I go to Pakistan to look for him?
Onu aramak için Pakistan'a gidersem ne olur?
You want to come look for him with me?
Onu aramaya benimle gelmek ister misin?
Aren't we even going to look for him?
Onu aramaya bile gitmeyecek miyiz?
I can't believe you're not even going to look for him.
Aramaya bile gitmemene inanamıyorum.
- You're damn right I want to look for him.
- Herhâlde isteyeceğim.
When I woke up, I went outside to look for him.
Uyandığımda dışarıda onu aramaya çıktım.
I'm going to look for him tomorrow.
Yarın onu arayacağım.
Send me so I can look for him, and kill him.
Gönder beni. Onu bulup, öldürebilirim.
I'm just asking to give me a few more men to help look for him.
Sadece aramamda yardımcı olması için birkaç kişi daha vermeni istiyorum, hepsi bu.
Do you wanna go look for him?
Gidip bakmak ister misiniz?
... Both my parents tried to protect it from someone who stole it out there... and look for him, Have I missed something?
Bu, dün gece bizim depodaki kişi olabilir.
Mr. Monk, why don't you go look for him and I'll wait here?
Bay Monk neden gidip onu aramıyorsunuz? Ben burada beklerim.
We're gonna find the girl first, then we'll look for him.
İlk önce kızı bulacağız, sonra onu ararız.
- We have time to look for him.
- Onu arayacak vaktimiz var.
We'll look for him.
Şimdi etrafa bakacağım.
Then look for him in every room.
O halde her odada onu ara.
No, no.. I'll look for him.
Hayır, hayır... ona ben bakacağım.
Look for him,
Ona bak.
I'm gonna go look for him.
Ben şuna bir bakayım.
Uncle Jack went to go look for him.
Jack amcam ona bakınacaktı.
If Caramel's lost, won't we look for him?
Karamel kaybolduysa onu aramaya çıkar mıyız?
We should look for him.
Okuldan sonra gidip onu arayayım.
If I don't find my darling, I look for him in all the lanes.
Eğer sevgilimi bulamazsam her sokakta onu ararım.
It'll be easier to look for him that way.
O şekilde aramak daha kolay olur.
All right, I'm gonna go out and look for him.
Pekala gidip ona bakacağım.
Well, I know he was meeting a... a team out there... and... that they were going to help him look for Mohammed.
Orada bir takımla buluşacağını ve ona Mohammed'i bulmada yardım edeceklerini biliyorum.
Look, let him bring you in for the exchange.
Seni rehine değişimi için içeri yollamasını sağla.
- Mohsen, look out for him.
- Mohsen, ona dikkat et.
Look, man, I used to work for him, all right?
Bak, adamım, onun için çalışıyordum, tamam mı?
We'll have to look our best for him, won't we, Mrs. Frank?
Ona en iyi şekilde görünmeliyiz, değil mi, Bayan Frank?
- Look, you're trying to make this case about a guy who was found innocent, who's already serving a life sentence, and whatever shit you think you have on him, he can't be tried for it again anyway.
Bak, bu dosyayı elde edebilmek için çok uğraştın. Her ne yaptığını düşünüyorsan düşün, ölüm cezası almış bir adamın sonradan masum bulunmasını kabullenmelisin artık. Tekrar yargılanmasını isteyemezsin.
He thinks it makes him look innocent, the way O.J. was looking for "the real killers."
Gerçek katili bulmaya çalışıp kendini masum göstermeye çalışıyor.
I'll go look for him.
Onu arayacağım.
Look, the person who lives here it's just very important for me to see him.
Bakın burada yaşayan kişi onu görmem gerekiyor. Çok önemli.
If this gets out, Kyle's daddy won't let him be with her, because a killer in the family doesn't look very good when you're running for Senate.
Eğer ortaya çıkarsa, Kyle'ın babası onunla olmasına izin vermez, çünkü aile içinde bir katil çok hoş görünmez... Senatör için çalışıyorken.
Look out for him.
Ona göz kulak ol.
I went to the fields to look for my husband and found him hanging from a tree.
Kocamı bulmak için tarlaya gittim onu ağaca asılı halde buldum.
We told him to look for an apartment.
Ona bir daire aramasını söyledik.
Or maybe it was perfect... if you were trying to choose a therapist in the same way that you choose the men in your life, look for someone who's likely to let you down, do everything you can to drive him away, and when he fails you, which he must inevitably, then you get to rage against him.
Ya da, eğer hayatındaki erkekleri seçtiğin gibi, seni hayal kırıklığına uğratacak onu uzaklaştırmak için elinden geleni yapacağın ve sonunda karşındaki başarısız olduğunda ki bu kaçınılmaz bir şey ona karşı öfkeleneceğin şekilde terapist seçiyorsan belki de mükemmel bir seçimdi.
I can't look for him in each room.
Onun için her odaya bakılmaz.
Look, I didn't like Roger for the way he treated Amy, but I didn't kill him.
Amy'ye davranışları yüzünden Roger'ı sevmezdim, ama onu ben öldürmedim.
Why do you look out for him?
Neden onu koruyorsun?
Sure, he got his ego bruised, But he knew I'd look out for him.
Elbette, yaralı bir egosu var, ama onu kolladığımı biliyor.
Look, I just see you feeling sorry for this guy, defending him, and I just can't make any sense out of it.
Bak, bu adam için üzülmeni, onu savunmanı anlıyorum sadece bir anlam veremiyorum.
Look! It's Nicolas! He has heaps of money and even pays for the cinema for his parents... even though they don't much care for him!
Pıtırcık zengin olmuş ailesi ona hiç iyi davranmadı ama o onları sinemaya götürüyor diyecekti.
Sheriff Suttey came in... wants him to look for his missing daughter.
Şerif Suttey dükkâna geldi ve Darwin ondan kayıp kızını aramasını istemiş.
Look out for him..
Ona dikkat edin.
Look, just keep an eye on him for us, will ya?
Ona göz kulak ol, tamam mı?
- All right? We love our little boy, so will you look after him for us?
Küçük oğlumuzu seviyoruz, ona bizim için göz kulak olur musun?
Look, I don't care if she's into him for his money, as long as she is up front about it from the beginning.
Bak, başından beri bununla ilgili dürüst olduğu sürece onunla parası için ilgilenip ilgilenmediği umurumda değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]