Ls that right traduction Turc
141 traduction parallèle
ls that right?
Doğru mu?
- ls that right in Windsor?
- Orası Windsor'da mı?
- ls that right?
- Bu doğru mu?
- ls that right?
- Bu doğru mu? - Diane.
- ls that right?
- Öyle mi?
- ls that right?
- Doğru mu bu?
.ls that right?
- Bu doğru mu?
ls that right?
Bu doğru değil mi?
- ls that right?
- Doğru mu?
I mustn't. That's right. That's right. ls that right?
evet çalmamalımyışım evet.
ls that right?
Demek öyle?
"Leave us alone." ls that right?
"Bizi rahat bırakın." Doğru mu bu?
- ls that right? - This is Raymond.
- Bu Raymond.
- ls that right?
- Gerçekten mi?
- ls that right? - Yes.
Jack?
200 of us are trapped inside some crumbling old mission, surrounded by 2,000 enemy troops. - ls that right?
Aramızdan 200 kişi eski bir görevin ya da her neyse onun içinde sıkışacak ve çevremiz 2.000 düşman askeri tarafından sarılacak.
ls that right, Paul?
Öyle değil mi, Paul?
- ls that right?
- Bu doğru mu? - Bak.
Herr Sauckel, from March, 1942, you were in charge of procuring labor for the war effort. ls that right? Ja.
Yahudi tüccarların özgür mason locası sürekli olarak Alman ekonomisini ve anayurdun milli yapısını alttan mayınlamıştır.
You've lied to these people for a year and now you've put a spell on them. ls that right?
O insanlara bir yıIdır yalan söylüyordun. Şimdi de onlara büyü yaptın. Bu doğru mu?
- The cut-off time- - - ls that right?
- Aranmaz mı - - Emin misin?
- ls that right?
- Doğru değil mi?
I bet you're here just so you can get out of school. ls that right?
Bahse girerim buraya okulu asmak için geldiniz. Doğru mu?
- ls that right, Mr. King?
- Öyle mi Bay King?
S-P-A-C-E-S-H-l-P. ls that right?
U-z-a-y G-e-m-i-s-i Doğru mu?
- ls that right?
Bu doğru mu?
A quarter. ls that right?
Bir çeyrek. Doğru mu?
Yeah, that's right.
- Nasılsın Pete?
You're right about that light sign.
Lşık işareti hakkında haklısın.
ls murder a right reserved for that hated nation that has taken everything else from me - - everything but my secret, the secret of my submarine boat and the energy that propels it?
Cinayet, her şeyimi alan, nefret dolu bir topluma ait bir şey mi sanıyorsunuz? Her şeyimi aldılar, ama sırrımı, denizaltımın ve onu çalıştıran gücün sırrını alamadılar. Denediler.
That's right.
- Nasılsın? Bud. - Selam.
- ls that all right?
- Bu iyi mi?
Come on, will you? ls there anything I could say right now that you wouldn't interpret in your own suspicious way?
Senin şüpheli davranışlarını yorumlamamam için söyleyebileceğim herhangi bir şey var mı?
Now, I say that we call off this meeting and do what we know is right.
O yüzden ben derim ki, toplantıyı hemen bitirip gereken yapılsın.
That's right. Just bite down.
Tamam. lsırın siz.
You were right in saying I despise you but now things are different ls that so?
Hiçde düşündüğün gibi değil... seni ilk gördüğümde küçümsemiştim ama ama şimdi farklı düşünüyorum! öyle mi?
- He's just a "wittle" man? - That's right.
- Sadece "akılsız" bir adam mı?
Check the water under the boiler. I wanna do that today, all right!
Bugün yapılsın istiyorum!
That's right. How you doing?
- Doğru, Nasılsınız?
So, we got a once in a lifetime, top of the line looney-tuney. That's what you're saying, right, Doc?
Yani, nereden bakılırsa bakılsın tam bir çizgi film kahramanı.
That's right.
Sen nasılsın?
Use that wherever you think it'll do the most good, all right?
En iyisinin ne olacağını düşünüyorsan orada kullanılsın, tamam mı?
- $ 300 a week. ls that all right?
Haftada 300 dolar.
They're being sarcastic, Raul. I mean,'cause you know that light is supposed to be warm, right?
Alay ediyor. lşığın sıcak olması gerekiyor, değil mi?
- ls that all right?
- Sakıncası var mı?
That's two Ls, right?
2 L, değil mi?
Is that right? ls it, "You can have everything"?
Yoksa "her şeye sahip olabilirsin" mi deniyordu?
- ls that all right with your mum, Donna?
- Annen için bir sakıncası yok değil mi Donna?
Ooh, I'm just gonna walk right into that lake... until the water's up to my eyeballs... and soak it all in.
Ohh, doğruca gölün içine yürüyeceğim ta ki sular gözlerimin içine girene kadar... ve tümüyle suda kalıp, sırılsıklam olacağım.
Because right now you've gotta walk through that front door and tell your best friend that the only girl in the universe he can't live without- - ls the same one that I can't live without.
Çünkü şu anda o ön kapıdan girip, en iyi arkadaşına onun evrende onsuz yaşayamayacağı tek kızın... Benim onsuz yaşayamayacağım kızla aynı kişi olduğunu söylemeliyim.
- Oh, yeah, right. ls it that time?
- Evet, doğru. O dönemde miyiz?
ls that so 20
ls that you 23
ls that it 29
that right 157
that right there 52
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
ls that you 23
ls that it 29
that right 157
that right there 52
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right back at ya 34
right foot 41
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right back at ya 34
right foot 41
right as rain 57
right in the middle 29
right on schedule 82
right or wrong 91
right away 1349
right back 46
right over there 262
right about now 62
right in there 66
right down there 39
right in the middle 29
right on schedule 82
right or wrong 91
right away 1349
right back 46
right over there 262
right about now 62
right in there 66
right down there 39
right again 53
right this way 810
right over here 142
right or left 32
right behind 17
right back here 20
right this way 810
right over here 142
right or left 32
right behind 17
right back here 20