Make it hurt traduction Turc
259 traduction parallèle
Make it hurt.
Acıtın. Devam edin.
Make it hurt!
Daha çok acıtın!
Just make it hurt and you're on the right track.
Acıtmaya bak, doğru yoldasın demektir.
- They said make it hurt, so we do.
- Acıtın dediler, biz de öyle yaptık.
Just for that, I'm gonna make it hurt, puta!
Bir tek bu yüzden acı vereceğim, kaltak!
Food will make it hurt less.
Yemek acını hafifletecektir.
And press down but don't make it hurt.
Bastır ama acımasın. - Lindsay, acaba...
Doesn't make it hurt any less.
Daha az acıtması imkansız.
She told me to slap her harder, make it hurt.
Daha sert vurmamı, acıtmamı istedi.
The way you make it hurt in all the wrong places.
Yaparken her yerimde acı duydum.
Do me a favour, make it hurt.
Bana bir iyilik yap, onun canını yak.
I tried so hard not to make it hurt.
Anlamaya çalış.
It's easy to make fun of somebody if you don't care how much you hurt'em.
Birini incittiğinizi umursamazsanız onunla dalga geçmek kolaydır.
It won't hurt you, and we can make the city edition.
Sabah baskısına yetiştirebiliriz.
It would hurt him not to make this gesture.
Bu jesti yapmazsak, onu kırarız.
It wouldn't hurt her to make a decision.
Bu kararı vermekle pek incinmeyeceğini sanıyorum.
Only two things to learn in my business : How to fake it, make it look real... and how to land so you don't hurt yourself.
Benim işimde öğrenilecek iki şey var... numara yapıp inandırıcı olmak... nasıI düşeceğini bilip bir yerini incitmemek.
It's hard to make you understand that what I don't want is for you to be hurt, either by a lie or the truth.
Senin için anlaması zor ama benim tek istediğim yalan da olsa gerçek de olsa sana kötü bir şey olmaması..
Well, it wouldn't hurt to make sure.
Emin olmaktan bir şey çıkmaz.
Do everything you can to make sure it doesn't hurt.
Acı çekmemesi için elinizden ne geliyorsa yapın.
Then, when he sees how few we are, it'll hurt his pride and make him charge the second line.
Bizim bir kaç metre geride olduğumuzu görünce düşünmeden ikinci hatta saldıracak.
AND IT'S GONNA MAKE YOU FEEL BETTER AND TAKE AWAY THE HURT, OK?
- Giysilerinizi kirleteceksiniz, Dr. Wilbur. Hayır, hayır, hayır.
It doesn't hurt in your case to make one more friend
Yardım istemiyorsan kendi yoluma gidiyorum.
He's hurt seriously, even if you don't hit him he won't make it to tomorrow
Zaten çok ağır yaralanmış, bıraksanız bile... yarına kadar yaşayamaz
It must hurt a lot to make that, right.
Bu do? ru, emin olmak için bir çok zarar gerekir.
The second thing he thinks, if she gets hurt, how's it make the department look?
Sonra da kız yaralanırsa, teşkilat ne duruma düşer diye düşünecektir.
Then make a joke out of it So you won't be so hurt when you're rejected.
Sonra da göze batmayıp canın yanmasın diye, başka dilde şakalar yapıyorsun.
He's seriously hurt, don't give him any old rubbish or you'll make it worse.
Ağır yaralı, incinebilir! verdiğin şey onu daha fena yapabilir!
It's enough to make people really wanna go out there and lash out and hurt somebody.
Bunların dışarı çıkıp, sağa sola saldırıp birilerini incitmeleri için yeterli.
It wouldn't hurt you to make a couple, you know.
Tamam mı? Bir çift oluşturmak seni incitmez, biliyorsun.
Let me dance to your beat Make it loud, let it hurt, run it through me
Beni, kendi ritminize uydurun, yüksek ses çıkarın, acıtmasına izin verin ve yol verin
Now, that girl is here under my protection and I swear, if you do anything to hurt her I will make you regret it.
Şimdi, o kız burada benim korumam altında ve onu incitecek bir şey yaparsan seni pişman edeceğime yemin ederim.
Don't hurt her, but it would make you feel better to smack her a bit. Is that the adult thing? No.
Gerçekten canını yak demiyorum, ama birkaç tane yapıştırmak, kendini çok daha iyi hissetmeni sağlayacaktır.
Hurt so much you don't think you're gonna make it.
Düzelemeyeceğini sanacak kadar çok kırıIırsın.
I just said that to make Hope think I hurt it.
Bunu sadece Hope'un onu yaraladığımı düşünmesini sağlamak için söyledim.
And I don't think it would hurt to make sure you're right on this one.
Ve sanmıyorum ki bu, bu konudaki doğruluğunuzdan emin olmanızı sarsmaz.
To make it so no one could ever hurt me like that again.
Kimsenin bir daha beni üzememesi için.
A loved one gets hurt... a child, a mother... we want to make it right.
Sevdiğin biri zarar görüyor. Bir çocuk, bir anne. Hak yerini bulsun istiyoruz.
That man you were going to marry- - if you could have just taken a hypospray to make yourself stop loving him so that it didn't hurt so much when you were away from him, would you have done that?
Şu evleneceğiniz adam- - onu sevmeyi kesebileceğiniz bir ilaç alabildiniz ve bu sayede ondan ayrıyken hiç acı çekmediniz, yaptığınız şey tam olarak bu mu?
I'll make sure it doesn't hurt.
Acıtmayacağım kesinlikle.
Really, I'll make sure it doesn't hurt, I promise.
Gerçekten kesinlikle acıtmayacağım, söz veriyorum.
It wouldn't hurt to make a few acquaintances.
Birkaç arkadaş edinsen fena olmazdı.
- I'm- - it's... I just want to make sure that she's not getting hurt.
Ben sadece onu incinmesini istemem.
But this kind of honesty will only make you feel less guilty... and it's going to hurt Dean very much.
Ama bu dürüstlük, sadece senin vicdan azabını azaltmaya yarar. Oysa Dean'i çok incitir.
- l'll make sure it won't hurt.
- Acımayacağından emin olurum.
P-plus, you're not sure how much it's going to hurt, so the first stroke is gentle but then, if you're going to go through with it you make these cuts.
Artı, ne kadar acıtacağını bilemiyorsun. O yüzden ilkini çok nazikçe kesiyorsun. Ama bunu gerçekten yapmak istiyorsan daha sonra bu kesikler oluyor.
If you hurt her, I'll kill you and make it look like an accident.
Onu incitirsen. Seni öldürürüm ve bir kaza gibi görünmesini sağlarım.
All you gotta do is hit me one time... and I'm telling you, man, it'll make you feel good... and it ain't gonna hurt me none.
Tek yapman gereken bir yumruk atmak. Hadi çok hoşuna gidecek. Merak etme, bana bir şey olmaz.
I've done a bunch of fucked-up shit that I'm not really proud of in my life, but now I'm really trying to make it up to the people I hurt, like my parents.
Ama şimdi incittiğim insanlarla barışmaya çalışıyorum ; örneğin ailem.
Your wife's comment really hurt, huh... no... what happened is that i don't remember... what it is to make love.
Karının yorumu gerçekten çok ağırdı... Hayır olanları hatırlamıyorum. Tek hatırladığım seks.
But make no mistake, if you do anything to hurt Joey I will make you regret it for the rest of your waking days.
Ama sakın yanlış anlama, Joey'i incitecek bir şey yaparsan hayatının sonuna kadar pişman olmanı sağlarım.
make it happen 119
make it rain 28
make it count 38
make it work 61
make it last 17
make it up 16
make it two 94
make it stop 329
make it so 49
make it 257
make it rain 28
make it count 38
make it work 61
make it last 17
make it up 16
make it two 94
make it stop 329
make it so 49
make it 257