More than a few traduction Turc
927 traduction parallèle
You've hardly known her more than a few days, and still you act as if she were of your own flesh and blood.
Onu sadece bir kaç gündür tanıyorsunuz ve buna rağmen ona bir akrabanızmış gibi davranıyorsunuz.
Now I come to think of it, after I wake, it never stays in my memory for more than a few seconds.
Uyandıktan sonra, birkaç saniyeden fazlası kesinlikle aklımda kalmıyor.
I have work to finish, but it shouldn't take more than a few minutes.
Tamamlamam gereken bazı işler var ancak birkaç dakikadan uzun sürmez.
That the breach in our security was no more than a few irresponsible remarks at one of Anna Staviska's dinner parties?
Güvenliğimizdeki açığın, Kontes Staviska'nın yemekli partilerinde ağızdan sorumsuzca kaçan sözlerden başkaca bir şey olmadığı mı?
I heard them say this prophet brings sight to the blind, heals the sick, that he fed thousands of the poor with no more than a few loaves of bread to divide.
Bu peygamberin körlerin gözünü açtığı, hastaları iyileştirdiği söyleniyordu. Sadece birkaç somun ekmeği bölerek binlerce yoksulu doyurmuştu.
Up to not more than a few hours.
Birkaç saatten fazla olması imkânsız.
But I must tell you, more than a few people thought, that it should be called off.
Ama söylemeliyim ki, bir çok insan iptal edilmesini istedi.
And more than a few people dance over there only because they asked the same question.
Bir çok insan dans ediyor, çünkü onlar da kendilerine aynı soruyu sordukları için.
He's ain't got more than a few minutes left to live, johnny rob.
Birkaç dakikalık ömrü kaldı, Johnny Rob.
No one who rented Hill House ever stayed for more than a few days.
Tepedeki Ev'i kiralayanlardan hiçbiri orada birkaç günden fazla kalamadı.
Won't take more than a few moments to change wheels.
Tekerleği değiştirmek bir kaç dakikadan fazla sürmez.
Oh, sure, they stink a little, but no more than a few alive ones that I know.
Tabii biraz kokarlar ama tanıdığım birkaç canlıdan daha çok değil.
I don't know if the evidence is as damning as it seems. I do know it's sufficiently damning to proceed as if there were more than a few grains of truth in it.
Deliller göründüğü kadar mahkum edici mi, bilmiyorum ama... sanki bir şey varmış gibi ilerlemek için... birkaç parça bilgi kırıntısından daha fazlaymış gibi görünüyorlar.
Not more than a few hours ago.
Bir kaç saatden de daha önce değil.
It shouldn't be more than a few hours.
Bir kaç saatten fazla sürmez.
Takes more than a few props to turn 007 into a herald.
007'yi armacı yapmak için birkaç aksesuar yetmez.
Well, all of us won't be staying here together for more than a few days.
Belki çok fazla. Burada hepimiz birlikte bir kaç günden fazla kalmayacağız.
Yeah. But these can't be more than a few molecules in depth.
Ama bu birkaç molekülden başka bir şey olamaz.
The blockade cannot be more than a few days off.
Birkaç gün içinde karantina ilan edilir.
Not more than a few hours ago.
Birkaç saatten fazla değil.
She's been with the Kid more than a few times.
Birkaç kez Kid'le birlikte oldu.
It takes more than a few drops to turn a mill!
Bir damla su asla bir değirmeni döndürmez!
We found a few rocky planets with hard surfaces, but they're many times more massive than Earth and contain the most hostile environments you could ever imagine.
Az miktarda sert yüzeyli kayalık Gezegenler bulduk, Fakat dünyadan kat kat ağırdılar Ve hayal edebileceğiniz en Düşmanca çevreye sahiptiler.
We bought this quiet, elegant little bank... which will be more profitable than finding a few puny safes... - To rifle.
Bu sessiz, zevkli, küçük bankayı satın aldık ve bize daha çok kar sağlayacak, zavallı kasaları bulup da soymaktan.
But if I may say so, by rather more than one copper, by a few coppers.
- Evet, aynen öyle. Ama deyim yerindeyse tek bir kaplamadan ziyade kaplamalarla.
You're no more to blame because yours can be faithful only a few weeks than I am because mine will be faithful as long as I live.
Sen suçlu değilsin, çünkü seninki sadece birkaç hafta sadık kalabiliyor. Ama benimki ömür boyu sadık kalacak.
A few days at your mother's house will do more good than staying at home.
Annenin evinde birkaç gün kalman burada kalmandan çok daha iyi olacak.
While you men figure it out scientifically, I'll go and set a few traps. We may not find anything more than a diseased mind, but even that may be interesting. I'll help.
Siz beyler bu işi bilimsel olarak çözerken, ben gidip birkaç tuzak kurayım.
A few who are clever enough to see that there's more to be done than just live small, complacent lives.
Bu az sayıdaki insan basit ve kayıtsız yaşamaktansa yapılacak daha çok şey olduğunu görecek kadar akıllılar.
It would be an extraordinary coincidence wouldn't it if more than one Naval lieutenant in Washington were to become engaged in the last few days to a girl from New York who's aunt was giving them the reception?
Washinton'da birden fazla deniz teğmeninin teyzesi resepsiyon verecek olan New York'lu bir kızla son bir kaç gün içinde nişanlanacak olması olağan dışı bir raslantı olurdu, değil mi?
Max Freidank, more dead than alive from wounds was arrested in Frankfurt a few days ago.
Max Freidank, yaralarından dolayı ölüden daha beter bir kaç gün önce Frankfurt'ta tutuklandı.
Now, would you believe it, that was 45 years ago... and every time I get a few dollars ahead... There's always somebody that seems to need it more than you do.
Şimdi, inanır mısın, 45 yıI önceydi o, ne zaman elime biraz para geçse... hep senden daha fazla ihtiyacı olan birileri oluyor.
It's funny how much more you can say with a few bars of music than a basketful of words.
Birkaç müzik notasıyla bir yığın sözden daha çok şey ifade edebilmek çok tuhaf.
He was never again able to do more than drag himself a few paces from this bed.
Bu yataktan dışarı birkaç adım sürüklenmekten başka bir şey yapamadı.
We never say more than a few words to each other.
Bir kaç kelime haricinde birbirimizle konuşmayız.
I can't imagine anything more lovely in the way of scenery than to have a few acres of gold and diamonds cropping up on a piece of land I bought for a song.
Altın ve elmasların yüzeyde göründüğü bir toprak parçasını sudan ucuza satın alarak sahip olmaktan daha hoş bir manzara hayal edemiyorum.
But his wife likes a few more than he suspects.
Fakat karısı kuşkulandığından biraz daha fazlasını sever.
It'd pay a lot more than I've been handing out to you these past few weeks, but...
Geçen bir kaç haftadır sana ödediğimden çok daha fazlasını alacaksın, fakat...
A few more than I have.
Benim yanıldığımdan biraz daha fazla.
She was, in fact, a case of what is called multiple personality... something that all psychiatrists have read about... and very few have ever seen... certainly not Dr. Thigpen and Dr. Cleckley... of the Medical College of Georgia... who one day were confronted with a woman... who had one personality more than Dr. Jekyll.
Aslında, kadın, "çok kişilikli" denilen bir durumdaydı tüm psikiyatrların okuduğu ama çok azının tanık olduğu bir şeydi. Tabii, bir gün, Dr. Jekyll'den bir karakter fazlasına sahip bu bayanla karşılaşan Georgia Tıp Fakültesi'nden Dr. Thigpen ve Dr. Cleckley hariç.
Give or take a few dollars, shouldn't cost you more than 60 bucks.
Üç aşağı beş yukarı, 60 doları geçmez.
This medal means, among other things that for a few minutes Hetherington at Guerrero and the rest of you at the ranch at Ojos Azules did more than duty required.
Bu madalyanın anlamı Hetherington'ın Guerrero'da, diğerlerinizin Ojos Azules'de görevinizden çok daha fazlasını başarmış olmanızdır.
We won't keep you more than just a few moments.
Bu en fazla birkaç dakika için sevgilim.
A few stones have been knocked down but our country's strong, united, determined and more productive than ever.
Birkaç taş yıkıldı ama ülkemiz güçlü, birleşik, kararlı ve hiç olmadığı kadar üretken.
It's more important than a few trucks...
Bu iş birkaç Nazi kamyonunu havaya uçurmaktan çok daha önemli!
Yeah, but... there's a few more that'll add up to more than that, I'm sure.
Evet, ama... birkaç adam daha var ki eminim onlarla birlikte daha fazla eder.
We ask no more of your hospitality than the loan of a few horses and mules which we need, and some food for our journey.
Konukseverliğinizi daha fazla suiistimal etmeyelim, sadece birkaç at... ve katırınızı ödünç alacağız, yolculuk için de yiyecek.
Less than a hundred rifles, a few machetes and not much more.
Yüzden az tüfek, bir kaç süngü ve daha fazlası yok.
You know, Scrooge, there are few things more nauseating to see than a happy family enjoying themselves at Christmas.
Biliyor musun, Scrooge, mutlu bir aileyi Noel'i kutlarken görmekten daha iğrenç şeyler vardır hayatta.
is the question of a few months. Not more than one year.
Bu, ay meselesi, bir yılı bulmaz.
A few more years in the martial arts world... and his fame would have soared higher than yours
Birkaç yıl daha serbest dolaşsaydı.. ... yerinizi alabilirdi. - Yanılıyormuyum?
more than you know 97
more than you think 24
more than you 43
more than ever 118
more than anything else 28
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than you think 24
more than you 43
more than ever 118
more than anything else 28
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than once 124
more than likely 53
more than anything in the world 53
more than that 286
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
a few good men 16
more than likely 53
more than anything in the world 53
more than that 286
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
a few good men 16
a few minutes later 20
a few hours later 28
a few years ago 208
a few years later 32
a few days later 90
a few months ago 226
a few days ago 217
a few minutes 47
a few days 147
a few minutes ago 58
a few hours later 28
a few years ago 208
a few years later 32
a few days later 90
a few months ago 226
a few days ago 217
a few minutes 47
a few days 147
a few minutes ago 58