Must have been traduction Turc
9,717 traduction parallèle
like Olympia dead..., that must have been really scary. Hmm.
Bu gerçekten korkunç olmuş olmalı.
Must have been my turn to find a sailor.
Denizci bulma sırası bendeydi herhalde.
Have you ever thought about how hard this must have been for Freya, being raised by this woman?
Freya için bu kadın tarafından büyütülmenin ne kadar zor olduğunu hiç düşündün mü?
I guess the strain of losing two family members must have been too much for her to bear.
Ailesinden iki kişiyi kaybetmek ona fazla gelmiş olmalı.
Must have been difficult, if not impossible to hold on to your sanity all those years.
İmkânsız olmasa bile, onca yıl akıl sağlığını korumak çok zor olmuş olmalı.
We must have been detected by the real forum administrator, and he booted us.
Gerçek forum yöneticisi bizi buldu, ve dışarı attı.
It must have been hard seeing her again.
Onu tekrar görmek zor olmuş olmalı.
Must have been the night you dropped me off at the bus.
Beni otobüs durağına bıraktığın gece yapmıştım sanırım.
Must have been very difficult for him.
Onun için çok zor olmalıydı.
It must have been devastating for you both.
İkiniz için de yıkım olmuştur.
Temptation must have been overwhelming.
Baştan çıkarma bunaltmış olmalı.
- It must have been Wilson.
- Wilson almış olmalı.
It must have been activated around the same time mine was.
Onunki de benimkiyle aynı zamanda aktifleşmiş olmalı.
I must have been confused.
- Kafam karışmış olmalı.
You must have been useless.
İşe yaramaz olmalısın.
It must have been the movers.
Nakliyeciler koymuş olmalı.
Look, whatever happened to him before he got here... must have been bad.
Bak, o buraya gelmeden önce ona her ne olduysa kötü olmuş olmalı.
That must have been awful for you.
Senin için berbat olmalı.
Must have been intense.
Çarpıcı olmalı.
Ah, he must have been your father's favorite.
Ah, babanın en çok sevdiği olmalı.
You must have been surprised.
Şaşırmış olmalısın.
She must have been distracted out of her wits.
Aklı başında olmamalı.
Mrs. Waters, the situation you were in, it must have been very difficult to know what to do.
Bayan Waters, sizin durumunuzdayken ne yapacağını düşünmek zor olmuş olmalı.
The house must have been different then because I know we could hear you.
Ev o zamandan beri değişmiş olmalı. Çünkü dinlediğimizi hatırlıyorum.
Well, it must have been something quite wonderful.
Harika birşey olmalı. Zekice.
I've had time to think about the pressure that you've been under all these years, the fear that you've been living with, and I know that must have been so hard.
Ben oldum basıncı hakkında düşünmek için zaman yaşadım Tüm bu yaşın altında, sizinle yaşıyordum korku, ve ben o kadar zor olmalı biliyorum.
That must have been before Sammy turned state's witness.
Sammy tanık programına girmeden önce olmalı.
Must have been pretty awful.
Çok kötüydü herhâlde.
It must have been a very penetrating look.
Epeyce güçlü olmalı.
He must have been falling for five, six seconds.
5,6 saniye boyunca düşmüş olmalı.
You must have been scared to death.
Çok korkmuş olmalısın.
I must have been sloppy suturing in the ambulance. You stopped the bleeding.
Ambulansta dikiş atarken dikkatsiz davranmış olmalıyım.
I mean, you guys must have been tight.
O zaman aranız çok iyi olmalı.
That, uh, must have been very tough on his father.
Bu, babası için çok zor olmuş olmalı.
So Adalind must have been born that way.
- Yani Adalind o şekilde doğmuş olmalı.
- That must have been amazing, Barry.
- Bu harika olmalı Barry.
It must have been serious.
Ciddi bir kabus olmalı.
Well, that must have been...
Bu çok...
And the fake Louise must have been in on the plan.
Sahte Louise plan dahilinde olmalı.
Whatever the captain told you must have been significant.
Yüzbaşı sana mühim şeyler söylemiş olsa gerek.
- He must have been terrified.
- Dehşete kapılmış olmalı.
He must have been carrying a supply, and Sif must have damaged his containment hardware.
Yanında bir alet taşıyor olmalı ve Sif de muhtemelen kapsama donanımına zarar verdi.
I must have been knocked out.
Bayılmış olmalıyım.
Twice. Sorry, my phone must have been buried in my bag.
Affedersin, telefonum çantamın içinde kaybolmuş herhâlde.
Must have been watching us at the scene.
Bizi olay yerinde görmüş olmalı.
The other night must have been scary with those burglars.
O hırsızlarla o geçen gece korkutucu olmalı.
Stayed for, it must have been a week.
Bir hafta orada kaldı.
It must have been upstairs.
Yukarıdan geliyor olmalı.
Hmm. Must have been. He chose to live with you.
Seninle yaşamayı seçtiğine göre kötü durumda olduğu anlaşılıyor.
I must have all this conversation that's just been waiting to get out inside of me.
Çıkmayı bekleyen onca şey vardı ne zamandan beri.
- Must have been hard for you.
- Senin için zor olmuş olmalı.
must have 30
been 112
beene 19
beens 21
been a while 101
been busy 29
been there 278
been a long time 109
been here long 28
been looking for you 27
been 112
beene 19
beens 21
been a while 101
been busy 29
been there 278
been a long time 109
been here long 28
been looking for you 27