English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ M ] / My boss

My boss traduction Turc

5,854 traduction parallèle
Yeah, I'm forbidden from talking about my boss...
Patronum hakkında konuşmam yasak.
Okay, well, you know what? The thing is, um, I told my boss that I would take a look at all the empty offices.
Aslına bakarsanız, patronuma boş ofislere bakacağımı söyledim.
But you're my boss and I have to respect that.
Fakat sen benim patronumsun ve buna saygı duyuyorum.
I wouldn't list the last one, though, because I got fired for assaulting my boss.
Sonuncusunu saymazdım ama çünkü patronuma hakaret ettiğim için kovuldum.
She's my boss.
Bu benim patronum.
Can you just not be my boss right now and just be my friend?
Şuanda benim patronum degil sadece arkadaşım olabilir misin?
I have my boss on my cell. She really needs to talk to you.
Patronum telefonda ve sizinle konuşmak istiyor.
Don't tell my boss.
Patronuma söylemeyin.
My boss called us into work last minute, and I'll take you to dinner this weekend instead.
Patronun son dakika görevi verdi. Bunun yerine seni haftasonu yemeğe götüreceğim.
You're not my boss, you're one of my hobbies. Come on.
- Sen benim patronum değilsin, sen benim hobilerimden birisin.
Pops, my boss.
Babam, benim patronum.
The coroner says so. My boss says so.
Adlî tıpçı da öyle diyor, patronum da.
I get the feeling my boss doesn't like me.
Patronum beni sevmiyormuş gibi hissediyorum.
You got anything I could feed my boss on Milo's condition?
Milo'nun durumu hakkında patronuma ne diyeyim?
N... normally, you may be my boss, but you aren't right now.
Normalde patronum olabilirsin ama şu an değilsin.
Yeah, but you told me he was fine, and then I told my boss he was fine, and now the guy is dead.
İyi olduğunu söylediniz, ben de amirime iyi dedim ama adam öldü.
I don't go in, I'm calling my boss.
Eğer girmezsem partonumu ararım.
I told my boss, the leader of the free world, that I would keep a lid on that.
Patronuma, özgür dünyanın liderine, bu konudan söz etmeyeceğimi söyledim.
I remember all sorts of things, Jake, birthdays, every Top Chef winner... I even remember yesterday, when you weren't my boss.
Her türlü şeyi hatırlıyorum, Jake doğum günlerini, her Top Chef kazananını daha dün patronum olmadığını bile hatırlıyorum.
Now, what happens when those parents call my boss And say, "hey, they promised to find out who did this"?
"Yapanı bulacaklarına söz vermişlerdi." derlerse ne olacak?
I'm extremely loyal to my boss and would never do anything to put him in jeopardy.
Patronuma son derece bağlıyım ve hayatını tehlikeye atacak hiçbir şey yapmam.
Thank God my boss isn't here.
Tanrı'ya şükür ki patronum burada değil.
Sorry, that's my boss's ringtone.
Üzgünüm, patronum arıyor.
My boss came back early.
Patronum erken dönmüş.
[gunshot] - mm-hmm. - You're not just my boss.
Sen sadece patronum değilsin.
You took my boss's, might as well take mine too..
Patronumun şeyini aldınız. Benimkini de alın bari.
Nikki, it belongs to my boss.
Nikki, patronuma ait o.
I cannot betray my boss.
Patronuma ihanet edemem.
When I don't go back to the pizza parlour, my boss will call the police.
Eğer dükkana geri dönmezsem patronum polisi arar.
So my boss was wondering, since SWAT was first on the scene, if this investigation could be handled by them.
Patronum diyor ki, olay yerine ilk giden özel tim olduğuna göre acaba bu soruşturma onlar tarafından yürütülemez mi?
I'm loyal to my boss.
Patronuma sadığım.
You told my boss about us - - that I was investigating sam. No.
Patronuma Sam hakkındaki araştırmamdan bahsettin.
That's what anthony would say when he'd accuse me Of sleeping with a customer, my boss, a bag boy.
Anthony'nin beni bir müşteriyle, patronumla, serserinin biriyle yatmakla suçladığında söyleyeceği şey budur.
But my boss needs me.
Ama patronumun bana ihtiyacı var.
It's my boss.
Patronum.
My boss beat him for fun.
Patronum ona eğlence için vurdu.
You see, my boss is having trouble with the FBI, doesn't want to attract attention.
Patronumun FBI ile sorunu var. Dikkat çekmek istemiyor.
And the fish stay here until my boss says they can swim away.
Balık patronum yüzmesine izin verene kadar yerinde kalıyor.
My boss who didn't want to hire me and now's a little hug machine.
Beni tutmak istemeyen patronum şimdi kucak makinesi oluvermiş.
That's my boss.
Patronum o benim.
My boss?
- Patronum mu?
Paige, she's my boss. No, how long?
- Ne zamandır?
That man right there, he my boss.
Şuradaki adam patronum.
My boss just called and told me that you did.
- Patronum arayıp aldığını söyledi.
Oh, really, you want to talk to my boss? Ohh!
Patronumla mı görüşmek istiyorsun?
You know, another box I have to check off for my hard-ass boss.
Huysuz patronuma burayı da kontrol ettiğimi söylemem gerekiyor.
It's just my boss.
Sorun patronum.
My old boss, T. Brooks Ellis, the director of the Human Genome Project.
Eski patronum T. Brooks Ellis. İnsan Genomu Projesi'nin yöneticisiydi.
Oh, I'm so excited for her to be my new boss.
Onun yeni patronum olacağı için çok heyecanlıyım.
Well, you know, I'm not my own boss.
Bildiğin gibi, kendi işimin patronu değilim.
I'm my own boss, Mr. Thompson.
Ben kendi işimin patronuyum Bay Thompson.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]