My good man traduction Turc
894 traduction parallèle
- No, my good man, I've just turned seventy seven.
- Hayır, iyi dostum, ben sadece yetmiş yediyim.
- Hello, my good man.
- Merhaba iyi adam.
Think nothing of it, my good man.
Lafı bile olmaz iyi adam.
See here, my good man.
Buraya bak dostum.
- Now see here, my good man.
- Bana bak dostum.
Now see here, my good man.
Buraya bak dostum.
My good man, I must speak with him.
Sayın arkadaşım, onun konuşmam şart.
You, my good man, come here.
Sen, gel buraya.
Just as you say, my good man.
Söylediği gibi, adamım.
No, my good man, not at all.
Hayır, sevgili dostum, hiç de değil.
You'll pay for this, my good man.
Bunun cezasını ödeyeceksin dostum.
What is it, my good man?
Ne var, dostum?
Run along, my good man.
Uza bakalım iyi adam.
Pardon me, my good man, but we're looking for the residency.
Özür dilerim iyi adam ama biz resmi konutu arıyoruz.
Watch out for chills, my good man
Soğuğa dikkat, can ciğerim.
Come along, my good man
Hadi, can ciğerim.
Now look here, my good man...
Bana bak arkadaşım...
My good man, are you trying to make me out a liar?
Dostum, bana yalancı mı diyorsun?
Thank you, my good man.
Teşekkür ederim dostum.
My good man, statistics prove it costs $ 5 a week to provide for a child.
İstatistiklere göre bir çocuğun haftalık bakım masrafı beş dolar.
You may start over here, my good man, and you may have Thursdays off.
Şuradan başla evladım, perşembeleri izinlisin.
You may wait for us, my good man.
Burada bekle evladım.
Excuse me, my good man...
- Affedersiniz bayım...
Here, my good man.
Al adamım.
You'll see, my good man.
Göreceksin, iyi adamım benim.
Nonsense my good man.
Saçma, dostum.
What are you doing, my good man?
Ne yapıyorsun iyi adam?
I deduce my good man that you are somewhat drunk.
Ben, benim iyi adamım, biraz sarhoş olduğun sonucuna vardım.
- How much, my good man?
- Ne kadar, dostum?
Pardon me, my good man, but would you move over a trifle, please?
Afedersiniz, dostum. Birazcık yana kayabilir misiniz, lütfen?
My good man, think nothing of it.
Tabi, tabi! O mu? Onu hiç dert etme!
Cheerio, my good man.
Neşelen iyi adam.
Come, my good man.
Çabuk ol aziz dostum.
And now, my good man, I choose not to prolong this bickering any further.
Şimdi dostum, bu ağız dalaşını daha fazla sürdürmek niyetinde değilim.
My good man, it is not by my choice that you keep me company.
Azizim, bana refakat etmeniz, benim seçimim değildi.
I'm awfully sorry, my good man. But Mr. Pardo is still on vacation.
Çok özür dilerim dostum, ama Bay Pardo hala tatilde.
Thank you, my good man.
Sağ ol, iyilik meleğim.
But, my good man, the evil humors of the plague spread at the merest touch.
Ama, efendim, veba küçük bir dokunuşla yayılır.
Ah... it's not very likely, my good man, you see,
Ah... büyük olasılıkla değil, adamım,
Tell my brother that if this man is taken hostage... ... it will make it easier for the Cheyenne to make a good peace.
Kardeşime bu adam esir alınırsa Şayenlerin iyi bir barış yapmasını kolaylaştıracağını söyle.
If that blighter was my man, he wouldn't dare to lay a hand on me... not if he knowed what was good for him.
Eğer o adi benim erkeğim olsaydı, kendi iyiliğini düşünüyorsa... bana el kaldırmaya cesaret edemezdi.
Move away, my man, like a good fellow.
Uzaklaş ahbap.
- Good evening, my man.
- İki akşamlar, adamım.
Now wait a minute, my good man...
- Şimdi bir saniye beyefendi.
The man who owns the drug store - my good friend.
Eczanenin sahipleri - çok iyi dostumdur.
You all come asking my assistance... but I wanted to see this man for a very good reason.
Hepiniz benden yardım istemeye geliyorsunuz. Johnny'i görmek istememin iyi bir sebebi var.
My dear young man, as Catherine's father, I hope I have a just appreciation of her many good qualities.
Sevgili delikanlı, Catherine'in babası olarak onun takdir ettiğim pek çok iyi yönü var.
You run your house well, my man, and you keep a good table, too.
Dükkanını iyi işletiyorsun, masayı da güzel donatıyorsun.
Good man, didn't the owner charge you to take my company?
İyi adam, işveren kumpanyamı alman için sana ödeme yapmadı mı?
I'll make good, the wrongs I've done my fellow man.
Hatalarımdan ders alacağım ve iyi biri olacağım.
You're a good man. You are my friend.
İyi bir adamsın ve benim dostumsun.
my goodness 1843
my good 31
my good friend 50
my goodness gracious 17
my goodness me 20
my good god 20
my good sir 17
my good lord 56
good man 515
manda 42
my good 31
my good friend 50
my goodness gracious 17
my goodness me 20
my good god 20
my good sir 17
my good lord 56
good man 515
manda 42
manson 44
mandy 503
manon 43
many 384
manhattan 123
management 67
manning 138
manslaughter 67
manual 26
mange 18
mandy 503
manon 43
many 384
manhattan 123
management 67
manning 138
manslaughter 67
manual 26
mange 18