English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ M ] / My so

My so traduction Turc

70,023 traduction parallèle
My son, you were so brave, and your Guard dines at the Gods'table.
Oğlum çok cesurdun ve muhafızın Tanrıların masasında yemek yiyor.
So, you worry about my soul, and I'll just keep doing my job.
Sen ruhumu dert etmeye devam et. Ben de işimi yapmaya devam edeceğim.
I grew up, I tried to get out of it and my dumb sister gets a divorce so I end up having to help her out.
Büyüdüm ve bunu bırakmaya çalıştım ama aptal kız kardeşim boşandı ve ona yardım etmek zorunda kaldım.
So tomorrow, I'm going to the beach with my parents.
Yarın ebeveynlerimle sahile gidiyorum.
My brother was a stupid fucking idiot, so if he ripped you off,
Kardeşim salak sikkonun tekiydi. Eğer seni soymuşsa
Oh, my God, you're making me so impressive right now.
- Tanrım, çok etkileyici görünüyorum.
And bash my brains in, that is so angry.
Ve beynimi dağıtırdın demek. Bu çok öfkeli.
But there's so much more to my marriage now.
Ama şu anda evliliğimde çok daha fazlası var.
And just so you know, when I put my money where my mouth is, I throw everything I have into it.
Bil diye söylüyorum lafı bırakıp icraata geçtiğimde her şeyimi veririm.
So now instead of not knowing how to fix things with one woman in my life, I don't know how to fix things with the other.
Şimdi bir kadınla olan sorunlarımı nasıl halledeceğimi bilmediğim yetmiyormuş gibi diğeriyle olan sorunları nasıl çözeceğimi de bilmiyorum.
Is there a problem with the settlement? I gave Oliver my word that I'd tell you the truth, so...
Ne oluyor?
So tomorrow morning, I'm gonna go in there with my head held high.
Yarın sabah oraya başım dik gideceğim.
So why don't you cut my client a check for $ 300,000, and I'll withdraw this lawsuit I haven't filed yet.
Müvekkilime üç yüz binlik çekini yaz da, henüz başvurmadığım dava talebimi çekeyim.
Okay, well, my client's issue is you're not honoring his claim so he can't support his children.
O halde müvekkilimin sorunu sigorta parasını vermediğiniz için çocuklarına bakamıyor olması.
So either add my name to your letterhead or take your chips and go home.
Yani ya o duvara ismimi eklersin ya da pullarını toplar dönersin.
So if you want my help...
- Bu yüzden, yardımımı istiyorsanız...
I'm doing it so that pieces of shit like you never try to use my history against my clients again.
Senin gibi pislikler geçmişimi bir daha müvekkillerime karşı kullanamasınlar diye yapıyorum.
So you're my personal Dalai Lama?
Ruhani rehberim olmaya mı karar verdin?
Bitches were screaming so loud, my brain got numb.
Karılar öyle bir bağırıyorlar ki beynim uyuştu.
So you all can do whatever you want, but I just wanna sit here and serve my time.
O yüzden siz ne isterseniz yapın, ben sadece burada oturup cezamı çekmek istiyorum.
So are you sure you want to be getting in my face?
Bana sataşmak istediğinden emin misin?
Now all you bitches quiet down so my Muslim friend here can talk a little bit.
Susun da Müslüman arkadaşım konuşsun biraz.
I've been so lonely since I lost my...
O günden beri çok yalnızım, şeyimi...
It says so on my business cards.
Kartvizitlerimde yazıyor.
So imagine my excitement when one of my fighters told me about Slavers'Moon.
Dövüşçülerimden birinin bana Kölecilerin Ayı'ndan bahsettiğindeki heyecanımı hayal et.
And my parents always relied on me to watch over my sister, so the few times that I've ever did anything for myself, it ended badly.
Ve ailem her zaman kız kardeşime göz kulak olmam için bana güvendiler, bu yüzden birkaç kez kendim için bir şey yaptığımda, kötü son buldu.
I can't go, so you have to fulfill my oath.
Ben gelemem. O yüzden yeminimi sen yerine getirmelisin.
So if you even think about hurting anyone on my team, I will not hesitate to end you.
Takımımdan birine zarar vermeyi aklının ucundan bile geçirirsen işini oracıkta bitiririm.
I saw her almost get eaten by a T. rex, and I thought she was gonna die, and then I saw one of the most epic displays of badassery I've ever seen in my life, so...
Neredeyse bir T. Rex tarafından yendiğini gördüm ve öleceğini sandım ama sonra hayatımda gördüğüm en havalı şeye tanık oldum.
And I've tried so many different ways in my life to help people.
Ve hayatım boyunca insanlara yardım etmek için birçok farklı yol denedim.
I'm so glad you didn't turn yourself in, my love.
Kendini teslim etmediğin için mutlu oldum, hayatım.
I just had this... huge hole in my heart for so long now. I never thought...
Bu kadar uzun süredir kalbimdeki bu kocaman boşluğa sahiptim.
I've been on my own for so long and...
Uzun süredir kendi başımaydım ve...
Uh, he's so dreamy and handsome and funny, so you can imagine how shocked I was when it turned out to be the worst date of my life.
Çok hayalperest ve yakışıklı ve komik, hayatımın en berbat randevusuna döndüğüne ne kadar şok olduğumu hayal edebilirsin. Ne yaptı?
So, my office is overflowing with flowers.
Ofisim çiçeklerle dolup taşıyor.
You're the one who told me not to push my feelings down, so...
Bana duygularımı bastırmamamı söyleyen sendin.
And so on Valentine's Day, I put a card in her locker declaring my feelings, and asking her to the dance. Well...
Sevgililer Günü'nde dolabının üzerine bir kart koyup hislerimi açıkladım ve okul dansına davet ettim.
So I have my job back?
O zaman işimi geri aldım mı?
So, you could, like... You could, like, press a button and it would scan the Earth's orbit for, like, my parents'ship.
O zaman mesela, bir tuşa basıp ailemin gemisi için Dünya'nın yörüngesini tarayabilirsin yani?
Did you rip the seat off the toilet in my loft again and now you're just bringing Chinese food so you don't get in trouble?
Yine klozetin kapağını kırdın da kızmayayım diye Çin yemeği mi getiriyorsun?
So, I booked my passage to the Himalayas and moved into a yurt.
Hemen Himalayalar'a bilet alıp, bir çadıra yerleştim.
And so, in my power as acting regent of the Daxamite Empire, it is my duty and my honor to proclaim you...
Daxam İmparatorluğu'nun geçici hükümdarı olarak sizleri karı-koca ilan etmek benim için...
My wife said what she wanted to say, and... we worked it out, so...
Karımla konuşup düşündük.
So, my entire trust is...
- Yani tüm güven fonum...
So, you leveraged the Attorney General into my appointment.
Yani beni ataması için başsavcıya baskı mı yaptınız?
So, I ran into my sister.
- Yani kız kardeşimle karşılaşınca...
So what do you think of my office?
- Ofisim hakkında ne düşünüyorsun?
You're, like, literally the only person I've ever told about my, uh, fear of horses, so...
Atlardan korktuğumu söylediğim tek insan sensin.
Oh, my goodness! Beth and the kids must be so distraught.
Beth'le çocuklar yıkılmışlardır.
So, uh, what does my tie say about me?
Kravatım benimle ilgili ne anlatıyor?
If we don't get enough venom to make more of the cure, my brothers won't be so fortunate.
Eğer daha fazla tedavi için alabildiğimiz kadar zehir almazsak, kardeşlerim o kadar şanslı olmayabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]