Nice car traduction Turc
851 traduction parallèle
On a heavy raining day, I got a ride in a very nice car.
Çok yağmurlu bir günde güzel bir arabaya bindim.
Nice car.
Güzel araba.
You know, I always wanted to buy you a nice car, but it seems we always had to use the money for something else.
Biliyorsun, sana her zaman güzel bir araba almak istemiştim ama sanırım parayı hep başka şeyler için kullanmamız gerekti.
It's a nice car, but afraid it's a little more than I can afford.
Güzel bir araba ama biraz pahalı.
Nice car you have, Johnny.
Güzel arabaymış Johnny.
- Nice car you got here, Richard.
- Güzel arabayla getirdin bizi, Richard.
- Working. Nice car!
Güzel araba!
Go and get into the nice car.
Git ve arabaya bin.
Know-all Wiegand! Nice car you've got!
Çok bilmiş Wiegand, arabanız da güzelmiş.
Ni... ni... nice car.
Gü... gü... güzel bir araba.
You have a nice car.
Güzel bir araban var.
Nice car, your father's Mustang.
- Babanın arabası müthiş. Bir, Mustang.
- What a nice car you have.
- Araban güzelmiş.
Hey, sure is a nice car.
Güzel araba.
Isn't this a nice car?
Hoş bir araç, değil mi?
That's a nice car.
Şirin araba
Nice car, Scanziani.
Güzel araba, Scanziani.
- Nice car.
- Güzel araba.
Nice car, isn't it?
Güzel araba, değil mi?
I'll buy a nice car for Viktor and Eva.
Viktor ve Eva'ya güzel bir araba alacağım.
That's a nice car.
Güzel b ¡ r araba.
- It's a nice car.
- Güzel arabaymış.
Looks like you got a nice private car.
Vagonun güzelmiş.
All those nice fingerprints on the car belong to the man it was stolen from.
Arabadaki tüm parmak izleri arabanın gerçek sahibine ait.
And that car of his is really something. " Yeah, it's nice.
"Ve şu arabası bayağı güzel bir şey." - Evet, güzeldir.
I just know on top of all that, you wouldn't take away my nice, warm bed, and let me spend the night out here in a draughty old club car.
Benim için hepsinden önemlisi ise benim güzel, sıcak yatağımı elimden alıp, beni cereyanlı eski bir klüp vagonuna getirme hakkın yoktu.
You've got a nice house, a new car, all the clothes you need.
Güzel bir evin, yeni bir araban, istediğin bütün giysiler var.
A nice new car, too.
Üstelik, güzel yeni bir araba.
Don't she want a fur coat, a new car, a nice house?
Kürk bir manto istemez mi? yeni bir araba, güzel bir ev?
It's very nice this car of yours.
Bu senin araba çok güzel.
I mean, a car like this, you want to keep nice.
Yani böyle bir arabayı güzel korumak istersiniz.
But like I said, it's too nice a day to argue. I'll shoot your car in the garage here.
Tartışılmayacak kadar güzel bir gün, arabanızı garaja yollatıyorum.
As for George, well, George looks good, he drives a beautiful car, takes me to nice places.
George'a gelince, iyi görünümlü, güzel bir arabası var, beni güzel yerlere götürüyor.
- Your new car is really nice.
- Yeni araban oldukça güzel.
It'd be nice to have a car. - I get you.
- Arabamız olsa iyi olurdu.
It's not very nice having a police car parked outside the front door.
Kapıda park etmiş bir polis arabası hiç hoş değil.
First, you find Francis a nice flashy car.
Öncelikle Francis'e gösterişli bir araba bulacaksın.
Look. Those nice policemen are helping them into their squad car.
Bak polis memurları onlara ekip arabasında yardımcı oluyor.
In view of my lack of modesty, allow me to show you my car which I'm still driving in. Do you like it? - Very nice!
Arsızlığımdan dolayı, hala kullanmakta olduğum arabamı size göstermeme izin verin.
- But you said yourself it's a very nice little car.
- Fakat onun çok güzel küçük bir araba olduğunu kendin söyledin.
It's a nice little car.
Küçük şirin bir araba.
That nice friendly character in your car.
Arabandaki şu kibar adam.
Well, I took your nice dead body with me, - in your own car.
Şu senin güzel cesedi yanıma aldım,... hem de senin arabanla.
Nice to meet you, I'm the tsar. Very pleased.
Memnun oldum, ben Çar.
The apartment, the country house, the boat, the car, "the shares and the premium bonds." Isn't that nice? "
Daire, hafta sonu evi, kır evi, gemiler, arabalar, tablolar, hisseler, bonolar.
My buddy's gone for the car warm and cozy... with nice, comfortable seats.
Arkadaşım arabayı getiriyor sıcak ve rahat... güzel, konforlu koltukları var.
- It's very good, old soup tins, broken-down car, dustbins, mattresses, hoovers, and a nice smart collar and tie underneath.
- Çok güzel... eski çorba tenekeleri, kırık dökük araba... çöp kutuları, döşekler, süpürgeler... ve altta da şık bir yaka ve kravat.
Congratulations on the nice job you did on our car, Maloney.
Arabamıza yaptığıkların için tebrikler Maloney.
That's very nice of you but I have a car
Hayır, arabayla geldim zaten.
I've got a little money aside, I'll buy a car, nice things,
Şu yüzen adam mı? Cesaretine hayran kaldım.
Hey, yo! It's a nice car, Rock.
- Güzel araba, Rock.